AK PARTİ KADROLARINDA DEĞİŞİKLİK ŞART

Medeniyetin beşiği deyince ilk akla gelen neden Avrupa olur ki! Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar sözü medeniyete midir? Yoksa medeniyet deyince ilk akla gelen Avrupa’ya mıdır asıl gönderme?

Gözünü sürekli batıya dikmiş ve önüne çıkan her engeli aşıp Avrupa’nın ortasında kadar yerleşmiş bir ecdadın torunları bugün Avrupa hayranlığı üzerine kurduğu hayalleri ile köklerinden koparılmış amaçsız bir hayatın rüzgarıyla oradan oraya savrulmaktalar. Sömürgeci devletlerin uyguladığı böl parçala yok et stratejisi 19. Yüzyılın en büyük bölünmüşlüklerinin temelidir. Asya ve Afrika yüzyıllar boyunca istila altında ve Avrupalı devletlerin güdümünde yönetildiler. Yıl 1922 olduğunda İngiltere sömürgesinin gölgesi dünyanın 4/1 ine kadar ulaşmıştı. Savaşmaktan sıkılan Avrupalılar artık son yüzyılda kendileri savaşmak yerine böl parçala yönet taktiği ile sahadaydı artık. Avrupa hiçbir zaman medeni olmadı ve hiçbir dönemde de haçlı zihniyetinden dönmediler. Herkesin hayranlıkla gıpta ederek baktığı, belki de yaşamak için hayal kurduğu ülkeler aslında milyonlarca masum insanın cesetleri üzerinde inşa edilmiş kumdan kalelerden ibaret. Afrika’da bir yudum suya muhtaç ölen zavallı bebeklerin coğrafyasının yer altı zenginliğini sömürerek zevk ve sefa içindeler. Hak hukuk deyince sadece kendi toplumunun dinsel ve sınıfsal haklarını göz eten, kendisinden olmayanı modern köle olarak barındıran bu zihniyetin çekindiği bir tek devlet var.

                Tarih boyunca İslam’ın sancaktarlığını yapmış, Türk devletlerine rehber olmuş, mazlumların yanında zalimin karşısında olmuş tek devlet. Haçlı birliği çeşitli adlar altında tarih boyunca hep bir arada oldular ve dünyayı sömürmeye devam ediyorlar. Dün haçlı seferleri deyince bir araya gelmiş haçlı ordusu akla gelirken bugünün haçlı seferlerinin organizasyonunun AB olduğunu görmemek ya kör ya da aptal olmak gerekir. AB kapısında 50 yıldan fazla bekleyen Türkiye resmi dinini Hristiyanlık olarak ilan etmedikçe AB’ye giremeyecektir. AB bir Haçlı organizasyonudur ve Türkiye’yi dizlerinin üzerinde kapısında beklettiği sürece huzurludur. Ancak bugün bir lider çıkmış ve Dünya 5’ten büyüktür diyerek haçlıların son 200 yıldır verdiği bütün emekleri zayi mi edecek endişesi kaplamıştır tüm haçlıları. Erdoğan hatası ile sevabı ile Türkiye’yi bu büyük oyunun figüranı olmaktan kurtarmıştır. Artık Türkiye yaptığı hamleler ile dış siyasette oyun kuran rolüne soyunmuştur. Erdoğan liderliğinde AK Parti, haçlıların darbelerle dizayn ettiği ve vesayet odaklarının yönettiği bir ülkeden bağımsızlığına doğru hızla koşan Türkiye’yi inşa etmeye devam ediyor. Elbette geçiş süreçleri sancılı olacak, Erdoğan’da hatalar yapacak ancak Recep Tayyip Erdoğan geçiş süreci sağlıklı bir şekilde tamamlayamazsa 18 yıllık emek çöp olacak ve haçlıların ilmek ilmek dokuduğu hakimiyeti altındaki eski Türkiye geri gelecek. O yüzden Erdoğan’ın hataları mazur görülmeli ancak hata yaptığında da seni kılıcımızla düzeltiriz diyen sahabeler gibi dostları ve yol arkadaşları yanında olmalıdır. Ekonomiden hukuk sistemine kadar pek çok alanda sancılı bir geçiş süreci yaşanıyor. Başkanlık sistemine entegrasyon kimi zaman artıları kimi zaman eksileri ile yol alıyor. Bu süreçte halktan kopmaya başlayan AK Parti kadrolarını yeniden sahaya indirecek, halkın içinde olacak isimlere teslim etmesi elzemdir. İstişare kültürü ile bugünlere geldiğini hatırlayarak yeniden toparlanacak AK Parti kadroları Recep Tayyip Erdoğan’ın yükünü omuzlayacak en büyük unsur olacaktır. AK Parti kadroları kurumsallaşmalı, kişiler üzerinden değil ilkeler üzerinden yönetilir hale gelmelidir.

 Recep Tayyip Erdoğan’a endeksli olan AK Parti’nin kalıcı olması kurumsallaşması ile mümkün olacaktır. Halkın ta kendisi olan AK Parti’nin uzun yıllar ülke siyasetinde söz sahibi olabilmesi halkın iktidarda kalması anlamına gelecektir. Bu yüzden bunca yılın yükünü çoğu zaman tek başına omuzlayan Cumhurbaşkanımızın belki de en büyük başarısı AK Parti’ye kurumsal bir kimlik kazandırması ile halkı iktidarda tutabilecek olması olacaktır. Ak Parti Kadroları mahalle teşkilatlarından genel merkez yapılanmasına kadar fikir üretmeyen, sahada olmayan, rant peşinde koşan, koltuk sevdalısı, kibirli, tabiri caiz ise İKTİDAR PARTİLİLERDEN ayıklanmalıdır. Cumhurbaşkanımız etrafındaki renkli duvarı yıkmalı yerine halk ile kendisi arasında köprü olacak bir teşkilat yapılanmasını ivedilikle inşa etmelidir. Halkın dün olduğu gibi bugün de koşulsuz güveneceği AK Parti hayali ve umudu hala gönüllerde filizlenmektedir. Güçlü bir AK Parti tüm Türk, İslam ve mazlum coğrafyasının umudu Türkiye’yi ayakta tutmanın en büyük adımı olacaktır. Bugün İslam karşıtlarının, Türk düşmanlarının önünde engel olarak gördükleri Türkiye ve Erdoğan’ı hedef almaları sıradan ve tesadüfi bir durum değildir. Tarihin bu millete yüklediği sorumlulukların farkına varıp bugün var gücümüzle ERDOĞAN’ın yanında olmalı ve haçlı seferlerine artık dur demeliyiz.