ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Ne kadar sık olarak duymaya başladığımız bir cümle değil mi ?  Dikkat ediyorsanız bu cümleyi gerçekten bir düğmeye basarak dünyanın veya istenilen ülkenin kaderini değiştirebilecek dünya liderlerinin ağzından duymak bir o kadar daha ilginç. Acaba ne söylenmek, ne anlatılmak isteniyor? Bizler için ne değişecek bu cümleyi ben söylesem ne anlarsınız? Dünyanın en güçlü ekonomisine ve askeri gücüne sahip ülke liderleri söylese ne anlarsınız? Herkesin ağzında farklı bir anlam taşıyabilecek bu cümle Korona virüs çıktığından bu yana benim en çok dikkatimi çeken ve yakından takip ettiğim bu söylem neleri anlatmak istiyor? İçerisindeki gizem nedir ? Ben hayatımızın içerisindeki boyutları ile bu cümleyi ele almak istiyorum.

EKONOMİK BOYUTLARI

Hepimiz Korona virüsü Dünya Sağlık Örgütü tarafından, pandemi olarak ilan edildiğinden bu yana sanayi devlerinin üretimlerini durdurması ile, evlerimizde oturmakta ve televizyonlarımızı ikinci plana düşüren, internet ve sonrasında görsel medyanın önünde, ciddi zaman geçirmeye başladık. Parayla hiç işimiz olmasa, ya da geçim şartlarından dolayı olamasa bile, birçok ekonomik verilerin değerlendirildiği paranın konuşulduğu çok sayıda programa denk geldik, dinledik veya grafiklere göz gezdirdik. Farkında olmasanız da, virüs öncesi ekonomiden daha çok, bugün ki ekonomiden haberimiz var.

Ekonomik veriler adına, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, denildiğinde bir kere ceplerimize giren bir şey olmadığını ve olmayacağını en başında söyleyeyim. Fakat her zaman olduğu gibi ceplerimizden yine çıkan çok şey olacak; alım gücü, artacak olan enflasyon ile etkilerini, tükettiğimiz ürünler üzerinde maliyet artışı ile gösterecek. Biz bu konuya birçok ülkeden daha çok antrenmanlı olduğumuz için, normal karşılana bilir.

Fakat benim beklentilerim arasında gelişmiş ülkelerin, işçilik maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelere verdikleri, fason işçilikleri geri çekecekleri, veya sadece bir kısım işçiliği, tek ülke değil de, farklı bir çok ülkeye yayacakları kanaatindeyim. Bu kanıya nasıl vardığımı soracak olursanız; dünya devi olan ülkelerin ağızlarına takacak, bez parçasından oluşan, maskeleri bulunmamakta, neden yok ? Neden mi  Paraları var ama onlara yıllardır üretim yapan ülkeler, şimdi kendi dertlerine düştü. Önce biz dediler, ama para yıllardır uğruna mücadele verilen, birçok insani değerin uğruna hiçe sayıldığı paraya ne oldu? Para, yaşam, hayat söz konusu olduğunda, hükmünü yitirdi ve güçlü ülkeler bunu gördü, artık tedarik zincirlerine daha çok dikkat edecekler.

Yıllardır taşeronluk yapan, tedarik zincirinin başında bulunan, dünya üretimin yaklaşık %25 kısmını oluşturan, tekstilde dünya üretiminin %40 kısmını elinde tutan Çin. Biz şöyle diyelim para kazanan ve fasonculuk yaparken teknoloji çalarak kendini geliştiren Çin artık eski üretici gücüne sahip olacak mı ?

Bence yapacağı bir hamleye bağlı, son günlerde yine sıkça duyduğumuz bir terim var. Dijital para Çin elinde bulunan üretim gücünün büyük bir kısmını kaybedeceğini anladı, ve hamlesini yapmak üzere yıllardır üzerinde çalıştığı, hatta kim olduğu hala bilinmeyen biri tarafından Satoshi Nakamoto’nun 2007 yılında ortaya çıkardığı Bitcoin piyasalarda test edildi.

İlk Çin tarafından dijital mülk olarak kabul edilen dijital para sonrasında Fransa, Rusya , İngiltere, Amerika ve bir çok ülke tarafından da kabul gördü. Üzerinden işlemler yapıldı bazı ülkeler Çin’inde bir tık önüne geçerek resmi para birimi olarak kabul ettiler. Bankacılık sistemlerine alındı. Şimdi piyasalarda denemesi yapılan, bankaların maliyetlerini ortadan kaldıran dijital para, yani ticarette masrafsız para. Çin tarafından uygulamaya alınacak böylece yatırımcı dijital paranın verdiği rahatlıkları kullanmak adına Çin’den vazgeçmeyerek belki üretim adına artış bile sağlayacak. Çünkü artık ne kadar zengin olduğu ne kadar para kazandığı devletler ve hükümetlerin kontrolünden çıkmış olacak parası olanların en çok isteği şey de bu değil mi ?

Çin bu gücü eline alırsa üreticiden daha çok dünya genelinde dijital para biriminin sahibi olarak ürettirici konumuna geçecektir ve bu dijital parayı kabul eden ülkelere iş vererek dünyanın yeni patronu konumuna geçer. Tabi bu benim düşüncem büyük resme bakıldığında gördüklerim. Diğer büyük devletler buna ne kadar müsaade eder karşı hamleleri ne olur hep birlikte göreceğiz.

ULUSAL GÜVENLİK BOYUTLARI

Göz ile görülmeyen 125 nanometre büyüklüğündeki virüs, şimdi birde ulusal güvenlik adına sorumuzu soralım, artık ne eskisi gibi olmayacak ?

Güçlendirilmiş çelikten imal edilmiş tanklar, saniyede bilmem kaç tane mermi atabilen otomatik silahlar… Bilmem kaç kilometre öteye gide bilen füzeler uçaklar, toplar, tabancalar ne oldu?

125 nanometre büyüklüğündeki bir virüs karşısında baş eğdi artık benim nazarımda tüm bu silahlar bana mantar tabancasının mantarı gibi görünmeye başladı. Devletler bence bundan sonra ulusal güvenliklerinin başına virüs ile mücadele ve karşı saldırı tekniklerini alacaklar. İnsanın yaradılışından bu güne av amaçlı üretilen birçok şey geliştirilerek savaş ekipmanı olarak karşımıza çıktı insanlık elleri ile avlandı sonrasında odun ve mızrak kullandı , ok ,yay ve kılıç derken yerini tüfek ,top ,tank barut aldı.

Son zamanlarda parayı bile silah olarak kullanan devletler oldu biyolojik silahlar şimdi gündeme gelmekte hatta ufak ufak etkilerini görebilmek için bazı çatışmalarda gazlar kullanılmakta Suriye’de muhalif güçlerin yaşadığı söylenilen şehirlere Sarin sinir gazı ve kimyasal içerikli silahlar atıldı.

Doğu Guta bölgesinde 300 kişi hayatını kaybetti buralarda hem yaş gurupları üzerindeki etkileri hem topluluk üzerindeki etkileri denendi. Unutmayalım bir zamanlar Oktar Babuna denilen bir şahsa bu ülkeden 160 bin kişi iyi niyeti ile sıraya girerek kan ve ilik örneği verdi. Sonrasında ne oldu örneklerin nerede olduğunu bilen yok!  Biyolojik silahların etkili olabilmesi için gerekli olan en önemli şey insan metabolizmasına nasıl zarar verebileceğidir. Etkili bir tahribatın yaratılması için o insan veya  topluluğunun gen haritası gerekmektedir. Artık her şeye ve herkese dikkat etmeliyiz kendimiz ile ilgili olan paylaşımlarımızda daha özenli ve seçici olmalıyız. sosyal medyada ne yaptığımız nereye gittiğimiz hatta ne yediğimiz konusundaki verileri saklı tutmalıyız.