GÜNDEM

BAŞKAN ACAR, “ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU KONUSUNDAKİ BEKLENTİ KARŞILANMALIDIR”

Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi, Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar “Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır.” dedi.

Eğitim-Bir-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) ve uzman öğretmenlik kararını 81 ilde protesto etti. Bursa’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştiren Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi, Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “Bugün buraya, yüksek sesle; “Öğretmenlik meslek kanunu, ayrıştırıcı değil kapsayıcı olmalı; Eğitimcileri bölmemeli, haklar yarım kalmamalı.” demek için toplanmış bulunuyoruz. Uzun yıllar ihtiyaç haline gelen ve yıllarca talep ettiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu, nihayet bundan iki yıl önce çıkarılmıştı. Ancak ne yazık ki çıkarılan kanun, bütün uyarılarımıza rağmen ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenmemiş, daha ilk uygulamasında yetersizliği ortaya çıkmıştı. Kapsamı dar tutulmuş; şube müdürlerini, İlçe Milli Eğitim Müdürlerini, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılarını, bakanlık ve eğitim müfettişlerini,  şahsa bağlı uzmanları ve araştırmacıları kapsam dışı bırakan mevcut kanunun bir kısım maddeleri ise Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.  Bu günlerde yetersizliği açık ve iptal edilen maddeleri ile uygulama şansı kalmayan kanunun yeniden düzenlenmesi ve bu sefer kapsamı geniş, şiddete yaptırım içeren ve eğitimcilerin tamamını memnun edecek bir kanun tasarısı, TBMM gündemine gelsin istiyoruz.” dedi.

“DÜĞME DAHA BAŞTAN YANLIŞ İLİKLENMİŞ”

Başkan Acar sözlerine şöyle devam etti, “Ülkemizin kamu personel sistemi, kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi ve düzenlenmesi konusunda şef, şube müdürü, daire başkanı, genel müdür şeklinde hiyerarşik sıralanan yönetim hizmetleri kadro grubu şekilde tasarlanmıştır. Nitekim kariyer uzmanlığından şef ve daha üstü kadrolara uzanan bir mesleki kariyer ve görevde yükselme silsilesi kurgulanmıştır. Ancak yönetim hizmetleri kadro grubuna görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayacak şekilde sınırlı özlük hakları ve yetkileri verilmiştir.  Hiyerarşik olarak kendilerine bağlı ve yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok da farklılaştırılmamış bir seviyede özlük haklarının verildiği görülmektedir. Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş; uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanları, eğitim öğretimin içerisinde bilfiil bulunan ve çoğunlukla da öğretmenlik unvanını kazanılmış hak olarak uhdesinde bulunduran şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanlar, fiilen öğretmenlik yapmadıkları ve genel idare hizmetleri sınıfına dahil olmaları gibi gerekçelerle kariyer basamakları sınavına girmelerine dahi imkan tanınmamıştır.”

“EĞİTİM ÇALIŞANLARI ARASINDA AYRIMCI VE DIŞLAYICI BAKIŞ AÇISI DEVAM EDİYOR”

Öğretmen Meslek Konunu tasarısını protesto etmek için toplandıklarını ifade eden Acar, “İşte bugün burada toplanmamızın, hep birlikte ses vermemizin, ortak iradeyle söz söylememizin nedeni; eğitim yönetiminin yükünü omuzlayan, sorunları sırtlayan millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmamasını protesto etmek, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısında bu ve benzeri konulardaki değişiklik talebini ve ihtiyacını haykırmaktır. Anayasa Mahkemesi’nin kısmî iptal kararı sonrası, Bakanlığın girişimiyle yeni bir Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı hazırlandığını, Cumhurbaşkanlığında son şekli verilen tasarının TBMM’ye sevk edileceğini biliyoruz. Ancak taslağın görüşüldüğü süreçte, çeşitli bahanelerle eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının devam ettirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Şube müdürü veya üstü kadrolarda bulunan personelin büyük bir çoğunluğunun diğer bakanlıklardan farklı olarak öğretmen kökenli olduğu, öğretmenlik ünvanlının bu kişiler yönünden kazanılmış bir hak, hak edilmiş bir unvan, yetkinliğe sahip bir meslekî tecrübe olduğu unutulmamalıdır.” diye konuştu.

“STATÜ VE UNVAN FARKI GÖZETİLMEKSİZİN AYNI HAKLARA ERİŞİM İSTİYORUZ”

Acar konuşmasını şu şekilde sürdürdü, “Yine söz konusu kadrolarda bulunanların eğitim-öğretim kamu hizmetinin niteliği gereği eğitim ve öğretimden ayrıştırılması mümkün bulunmayan eğitim yönetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettikleri, bulundukları kurumların sadece bir idarî faaliyet yürütülen yerler değil eğitim kurumlarını tamamlayan yapılar oldukları, kısaca bizatihi eğitim-öğretimin içinde bulundukları göz ardı edilmektedir. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi amacıyla Eğitim-Bir-Sen olarak bir kanun taslağı/önerisi hazırlayarak Millî Eğitim Bakanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Meclis’te grubu bulunan partilerin yöneticilerine sunmuştuk. Söz konusu önerimizde şube müdürü, dengi veya üstü eğitim yönetimi/denetimi kadrolarında bulunanlara da kariyer basamakları sürecinde unvan için başvuruda bulunma hakkı tanınmasını ifade etmiştik. Gelinen noktada, bu kadrolarda bulunan eğitimcilerin, uzman/başöğretmenlik unvanına ve haklarına sahip olmaları yönündeki beklentilerinin meslek kanunu içerisinde olması noktasında artık daha fazla geç kalınmamalıdır. Biz, meslek kanununda, bütün eğitim çalışanlarının statü ve unvan farkı gözetilmeksizin aynı haklara erişimlerinin mümkün hale getirilmesini, özlük haklarının tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz.  Biz, Eğitim-Bir-Sen olarak, hedefler gerçekler bağlamında eğitimciyi ayrıştırmayan bütünleştiren, farklılaştırmayan eşitleyen, engellemeyen destekleyen; eğitimi ve eğitimciyi bütüncül, eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir bakışla ele alan bir meslek kanunu içeriğinin oluşmasının mümkün ve elzem olduğuna inanıyoruz.  Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle bir kez daha temin ve teyit ediyoruz.

Siyasi iradeyi ve TBMM’yi meslek kanununda beklentileri karşılayan, millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınması konusunda adım atmaya çağırıyoruz.”

Başkan Acar Eğitim-Bir-Sen olarak Öğretmen Meslek Kanunuyla beraber gündemlerinde ve takiplerinde olan konuları şu şekilde sıraladı;

•Öğretmenlik Meslek Kanunu ekonomik krize kurban edilmemeli, memnuniyeti arttıracak şekilde kapsamı muhakkak genişletilmelidir.

•Ek ders ücreti mevcut haliyle kabul edilebilir değildir, mutlaka artırılmalıdır.

•Uzman ve başöğretmenlikte sınav olmamalı, kıdem süreleri söz verildiği gibi 5 ve 10 yıl olmalıdır.

•Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası katmerli ceza haline getirilmemeli, kariyer basamaklarında engel olmaktan çıkarılmalıdır.

•Birinci dereceye gelen bütün memurlara 3600 ek gösterge sözü, toplu sözleşme hükümlerinin gereği olarak geciktirilmeden hayata geçirilmelidir.

•Kadroya geçirilen öğretmenler, beklemeye gerek kalmadan kadrolu öğretmenliğin özlük haklarından faydalanmalıdır.

•Anayasal bir hak olan aile bütünlüğü, sözleşmelilik gerekçe gösterilerek ötelenmemeli, bir an önce teminat altına alınmalı, bu durumdaki meslektaşlarımıza tayin hakkı verilmelidir.

•Sözleşmeli öğretmenlik ve öğretmen alımında mülakat kaldırılmalıdır.

•Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılmalı, memurluğa sınavsız geçişin önü açılmalıdır.

•İptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesi de bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır.

•Kamudaki şeflerin maaş dezavantajları giderilmelidir.

•Tabi bütün bu taleplerimizle birlikte çalışırken faydalanıp emekli olunca faydalanamadığımız bütün kazanımlarımızın emekliliğimize yansıtılması da mutlaka sağlanmalıdır.