Geçen yazımda faiz indirimi trendinin devam edeceğini ve Merkez Bankası’nın 250-300 baz puana kadar indirimi yapacağını yazımda ifade etmiştim ve beklediğim gibi TCMB 325 baz puan faiz indirimi yaptı. Dünya konjonktürel olarak parasal genişleme evresinden geçtiği için aynı gün Avrupa Merkez Bankası’da 10 baz faiz indirdi.
Geçen hafta Amerikan Merkez Bankası(FED) 25 baz faiz indirimi yaptı. Bu da içeride bizim yılsonuna kadar 2 kere yapılacak Para Politikası Kurulu toplantılarında TCMB'nin faizleri indirmeye devam edeceğini ve bu faizin yüzde 16,50’larda kalmayacağını aşağı yukarı faizleri %12-13 seviyelerine kadar düşürebileceğini tahmin ediyorum.
Tabi bu faiz indirimi trendinin yan etkileri de olmuyor değil. Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduat hesapları son haftada 1,5 milyar dolar artarak 191.427 milyar dolara çıkmış ki bu rakam Türkiye’de döviz mevduat hesaplarının Türkiye’deki toplam mevduatının içinde yüzde 56'lık payı oluşturuyor.
Ülkemizde Türk Lirası dolardan sonra geliyor. Yani aşırı bir dolarizasyon mevcut. Bunun sebebi bizim geleneksel olarak yerleşiklerimizin ekonominin gidişatını dolara bakarak yorumlaması ve altınla birlikte yatırım aracı olarak görmesi ve güvenli bir liman olarak seçmesinden kaynaklanıyor. Tabi yatırımcı gözüyle bakarsak eğer; Türk Lirası'nın faiz getirisi azaldıkça yatırımcı enflasyonu daha düşük ülkelerin para birimlerini seçer ki bu da ülkemizde haliyle Amerikan Doları’nı akıllara getiriyor. Buradaki sıkıntı yerleşiklerin gün geçtikçe dolara olan talepleri…
Bireylerin döviz kredisi alması ülkemizde yasak ve reel sektörde 2018’de yaşadığı farkındalıktan dolayı kur riskini düşünerek döviz kredisi istemiyor. Bu durum öncelerde vatandaştan toplanan mevduatları reel sektöre kredi olarak veren bankaların şuan artan döviz tevdiat hesaplarıyla birlikte mevduatlarında yeterli TL bulunduramadıkları için kredi vermekte güçlük çektiğini ve nefes alamayan reel sektöre yeteri kadar kredi veremediği sonucunu ortaya çıkarıyor.
Bu konuyla ilgili ayrı bir parantez açarsak 35.5 milyar dolar net rezervi olan Merkez Bankası’nın efektif döviz rezervi bankalardaki döviz tevdiat hesaplarında bulunan 191.427 milyar dolar kadar değil. Bu rakamın aşağı yukarı dörtte biri kadar. Buda şu demek oluyor bankalarda bulunan döviz tevdiat hesapları aslında dövize endekslenmiş Türk Lirası. Ama sistemde döviz cinsi olarak kayıtlı oldukları için Türk Lirası olarak kullanılamıyor. Burada çözülmesi gereken şey yerleşiklerin Türk Lirası’na dönmesini sağlayacak dövizden vazgeçirecek adımlar atılıp yabancı ve yerli yatırımcı nezdinde daha fazla güven kazanabilmek. Çünkü bankalar önceden ellerinde bulundurdukları dövizleri Londra piyasasından Swap işlemleriyle Türk Lirası’na çevirerek reel sektöre kredi dağıtabiliyordu ancak yaşanan yakın zamandaki spekülasyonlardan dolayı bankalar bu yolu da tercih edemiyor.
İşte bu sebeplerden dolayı da TCMB 20 Eylül 2019’dan itibaren yürürlüğe giren bir tebliğ yayınladı. Bu tebliğle Döviz cinsi mevduat zorunlu karşılık oranları 100 baz arttırıldı. Kararla birlikte finansal piyasaları desteklemek amacıyla piyasadan 2.1 milyar dolar çekileceği duyuruldu. Ekonomi yönetiminin yerleşiklerin teveccühünü tekrar Türk Lirası'na çevirecek güven ortamını hazırlaması gerekiyor ama tek başına ekonomi yönetimi değil tüm alanlarda yapılacak reformlarla, kalkınma planlarıyla birlikte…
Dünya gündemine ve bizi yakından ilgilendiren bir başka konuya geçersek;
Suudi Arabistan'da geçen hafta başında en güvenilir tesis olarak bilenen petrol tesislerine terör saldırısı gerçekleşti ve risk faktörü dünya genelinde yine ön plana çıktı. Saldırıdan önce 60 dolar olan Brent Petrol fiyatının 70 dolar seviyesine çıktığını gördük. Suudi Arabistan'ın üretiminin yarısı, Dünya üretiminin %5 i kadar bir kayıptan söz ediliyor. Petrol fiyatlarının yükselişi Türkiye'yi makro anlamda dış Ticaret, enflasyon verilerinde olumsuz etkiler benzin, motorin, doğalgaz kalemlerinde fiyat artışına neden olabilir. Petrol fiyatı; altın, dolar ve diğer türev ürünler gibi çok önemli bir yere sahip bizim açımızdan. Ülkemizde bu konuyla ilgili geçmişte acı tecrübelere sahip. İşte bunların ışığında söylenecek olan dünyada ticaret savaşları bu tarzdaki öngörülemeyen terör eylemleri ve jeopolitik riskler sorunlar tam gaz devam ettiği sürece belirsizlik devam edecek ve güven ortamı oluşmayacaktır.
Bir filmi andıran bu öngörülemezlikler yatırımcılar için bir korku filmi gibi oynanmakta ve devam etmekte kaldığı yerden… Japon Yeni ve altına olan talebin artmasıyla anlaşılan güvenli liman arayışları başladı. Dolarda voltalite biraz daha kendini göstermeye başladı. Yarın nasıl bir senaryo ile karşılaşacağız filmin daha devamı gelecek mi hep birlikte göreceğiz.