BOKETDO ve İKİGAİ

Güzel şehrimin BOKETDO’ları ve İKİGAİ’leri öyle güzel bir şehirde yaşıyorum ki; dünyanın en büyük medeniyetinin başkentliğini yapmış, her köşesi tarih ve destanlar dolu. Nereye baksam atalarımdan bir eser karşılıyor beni. Ne güzel söylemiş Evliya Çelebi:  ‘’Üzerinde nur dolaşan ruhaniyetli şehir.’’ Sokaklarında gezerken ürperiyorum, koltuklarımın altı kabarıyor. Daha önce bu topraklara basan büyük liderler aklıma geliyor; sanki karşı sokağın köşesinden tüm heybetiyle atının üzerinde karşıma çıkacak zannediyorum. Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osmangazi,  arkasında dik duruşuyla Orhangazi, yanında Yıdırım Beyazıd ve Çelebi Mehmed. II. Murad ile I. Murad ve yirmi şehzade… Ne büyük bir medeniyet ve bir parçası olmak ne büyük bir onur. Atalarımın yaptığı gibi bende bir şeyler bırakmak, kendimi bu ölümsüz şehirde ölümsüz kılmak istiyorum; fakat yapacaklarımın sınırlı olması beni üzüyor.

Oysa yapacakları benden daha fazla olabilecek ve isterlerse kendilerini ölümsüzleştiren eserler bırakabilecek insanlar var. Onlar geliyor aklıma kıskanıyorum evet hem de çok kıskanıyorum. Yaptıklarına bakıyorum, yapacaklarına bakıyorum. Benim için bir türlü olanlar ve olacaklar bu büyük şehre yetmiyor. Dünya çok hızlı değişiyor; insanlar değişiyor, beklentiler değişiyor, mutlu olduklarımız, mutsuzluklarımız değişiyor. En önemlisi her gün aynada gördüğümüz o insan değişiyor. Bu hıza ayak uydurabilmek için hiç vaktimiz yok. Çok hızlı hareket etmeli ve sürekli gelişerek vizyon projeler üretmeliyiz. Hızlı bir şekilde uygulamaya geçirerek zamanın ve teknolojinin en az iki adım önünde durmalıyız. Fakat tüm bunların olması gerektiği yerde öyle bir profile sahip insanlar var ki; bunlar Japonların geliştirdikleri BOKETDO felsefesine tabi olmuş ve bu felsefenin gereksinimi olan hiç bir şey yapmadan durmayı tercih ediyorlar. Kısaca bahsedeyim BOKETDO felsefesinin ana konusu çok basit hiçbir şey yapmadan durmak! Böyle bir şehirde BOKETDO felsefesine inanan ve gereksinimlerini yerine getiren insanları görüyorum, üzülüyorum…

Tabi ki BOKETDO’cular kadar tam tersi felsefe sahibi olan ve görev aşkı ile bekleyen insanlarda var ben onlara İKİGAİ’ler diyorum. Açılımları şöyle;  ‘İKİ’ hayat, ‘GAİ’ hedef, amaç  yani… ‘’İKİGAİ’’ bir hedefe bir arzuya hiçbir zorlama olmadan içten ve kendiliğinden bağlılık hissetme duygusudur. Bu duygu insanı zinde tutar ve güne başlama sebebi verir bir önceki yazımda bahsettiğim o gerçek kahramanlar var ya ayrıca tam bir İKİGAİ’ler. Bu insanlar aslında BOKETDO’ların içerisinde de var ama şöyle düşünün bir oda dolusu insan sessizce kıpırdamadan oturuyor, ama bir kişi kalkmış bağırıyor ve odada ileri geri koşuyor. Çok tuhaf bir görüntü olur değil mi? Zaten ne bağırmasına izin verirler ne de koşmasına… O da herkes gibi sessizce oturarak bekleyecek, halkın iradesini bekleyecek ve yine maalesef zaman kazanacak biz kaybedeceğiz. Ama umut, umut var ya o yeşerecek.  Ben son sözler olarak şöyle diyorum; şimdi herkes ayağa kalksın ve şöyle bir silkelensin üzerlerinizdeki rehaveti, kibiri, büyüklenme ve istişareden uzaklaşmayı kendinden atsın. Bir amaç yeni bir hedef belirlesin.  Bakın şimdi herkes İKİGAİ.  Hep böyle ve birlikte kalın.