CHP’NİN EVRİMSEL KIRILMALARI

Tüm Dünya ve hayran olduğumuz Avrupa’da dahil olmak üzere CHP’ye eş değer bir parti bulamayız. Kuruluşu itibariyle militarist bir yapı ile tek partili dönemin sözde demokrasi sembolü iken çok partili hayata geçtikten sonra bir daha iktidar yüzü görememiş bir partiden söz ediyoruz. Uzun yıllar seçim yapılmadan iktidarda kalınca HUBRİS (Genelde siyasetçilerde görülen bir sendrom) sendromuna tutulan bir CHP çıkmış karşımıza. Bu Sendromun CHP’yi taşıdığı en tehlikeli nokta ise kendisini devlet sanma hastalığına evrilmiş olmasıdır. Bugün dahi hala CHP ve CHP’ye oy veren kitlenin bir kısmı kendisini devletin sahibi olarak görmekte ve kendileri dışında ki her dönemin iktidarlarına vatan hainleri gözü ile bakmaktadırlar. Tez zamanda sağlıklarına kavuşmalarını dileyerek gerçekte olanla olması beklenen CHP’yi biraz masaya yatıralım.

Dışarıdan bakıldığında Enternasonal üyesi ama içeride ulusalcı, Demokrat olması gereken ancak halkın iradesine ülke yönetimi bırakılamaz bir avuç elit yönetmeli bu ülkeyi zihniyeti ile hareket eden, Altı okundan biri Halkçılık olan ama halkına en yabancı siyasi parti, inkılapçıyız diyen ancak ülkenin yeniliklere yeni ufuklara açılmasına en çok karşı çıkan en muhafazakar siyasi oluşum. Atatürkçülük ile prim yapmaktan başka siyaset üretemeyen ancak Atatürk’e en çok zarar veren partidir CHP!

                CHP bunca defosuna karşın yine de bu tutarsız çizgisini Kemal Kılıçdaroğluna kadar sürdürmüştü. Ancak Kılıçdaroğlu yönetimi ile değişim ve dönüşüm sancıları CHP’yi bildiğimiz CHP olmaktan da başka bir boyuta taşımaktadır. Aslında Kılıçdaroğlu’ndan beklenen CHP’yi dünyanın ve ülke sosyal demokratlarının görmek istediği noktaya çekmesi idi. Türkiye tarihinde sosyal demokrat diyebileceğimiz tam anlamı ile merkeze yakın herkesi kucaklayabilen bir sol parti hiç olmadı. Ülke siyasi tarihi bu misyonu CHP’nin yüklenmesini yıllarca bekledi ancak elitist yaklaşımdan ve Hubris Sendromundan kurtulamayan CHP sosyal demokratlar için hep hüsran oldu.

                Bugüne gelindiğinde CHP siyasal bir çizgi oluşturmak ilkeli siyaset yapmak yerine nasıl oy devşirebilirim, hangi takiye ile hangi kitleden daha çok oy alabilirim üzerine kafa yormaya başlamış ve kendisini son olarak HDP’nin kolunda bulmuştur. Belediye seçimlerine bakıldığında bu stratejisinin de günü kurtardığını kabul etmeliyiz. Ancak bu birliktelik ATATÜRK’ün partisi olarak andığımız CHP’nin keşke HDP’nin dönüşümüne, bir ülke partisi olmasına vesile olabilse diye umut ederken CHP’nin HDP çizgisine kayışını üzüntüyle seyrediyoruz. HDP maalesef terör örgütü ile arasında sınır koyamayan ve organik bağını koparamayan bir parti olarak yoluna devam ederken iktidara aç CHP için de vazgeçilmez hale gelmekte. Kısaca CHP HDP’ye evrilmektedir. Bunun en somut örneği de İstanbul il Başkanı Canan Kaftancıoğlu’dur. Kaftancıoğlu HDP çizgisinde siyaset yapan CHP ilkelerinin neredeyse tamamı ile kavgalı bir siyasi figürdür. CHP Kürt seçmenden oy alabilmek uğruna sadece HDP ile işbirliği değil kendi içerisindeki yeni nesil kadrolarla da bir nevi HDP’lileşme sürecine girmiş görünüyor.

2016 yılında duvarından ATATÜRK portresini indirdiği için ihraç edilen NAZLIAKA bugün CHP kadın kolları başkanı seçiliyorsa gölgesinde serinledikleri, her dem ismini kendilerine kalkan ettikleri ATATÜRK ile de yolları ayırmanın formülünü aramaya başlamışlar demektir. CHP bildiğiniz CHP değil artık demek isterdim ama CHP zaten hiçbir zaman bildiğimiz bir parti, bizden bir parti olmadı. Olmaya çalışmadı.

                Atatürk’ün partisi sıfatı olmasa idi bugünleri dahi göremeyecek bir partinin artık evrimleşmesini halktan yana haktan yana ve milli menfaatlerden yana yönlendirmesini umutsuzca bekleyeceğiz. CHP içindeki ATATÜRKÇÜ kadrolarda tasfiye edildiklerinin farkında ve son ana kadar mücadele olmuyorsa yeni parti naraları atmaya başladılar. Dileriz CHP’deki değişim ve dönüşüm ülkenin menfaatine olsun. Her ne kadar bu ülke CHP zihniyetinden çok yara almış olsa da yerli ve milli bir ana muhalefet ülkenin  en çok ihtiyaç duyduğu boşluğu dolduracaktır. İktidarlar yerli ve milli bir ana muhalefet ile daha güçlü TÜRKİYE ideallerine koşar adım ilerleyeceklerdir.

Not : CHP iktidar hayali dahi kurmadığı için ana muhalefet olarak ilelebet payidar olacaktır. Bu yüzden en azından yerli ve milli olarak kalsınlar iktidarları daha güçlü kılsınlar.