Türkiye’de her şey o kadar hızlı yaşanıyor ki bizim gibi Ankara koridorlarına kulak kabartan kişiler bile bir müddet sonra “ya şöyle bir mesele yaşanmış mıydı, şu mesele nasıl bir meseleydi” diye kara kara düşünmekten kendini alamıyor! İpin ucunu kaçırmamak için ya ilgi alanını iyice sınırlandıracaksın veya sadece belli kişi ve çevrelerle ilgili kulislere kulak kabartacaksın! Yoksa mümkün değil Ankara koridorlarında dile getirilen kulisleri takip edebilmek. Koridorlarda hararetle dile getirilen bir kulis gelip de ta sizin kulağınızı buluyor, ama kulis bilgisi diyelim ki bir başka kulis bilgisinin devamı niteliğinde! Eğer o bir başka kulis bilgisi dediğimiz şey her ne ise işte ondan haberdar değilseniz gelip de ta sizin kulağınızı bulan kulis bilgisinin ne söylediğini, neye işaret ettiğini anlamanız asla mümkün olmayabiliyor! Çünkü o bilgi bir başka bilgiyi tamamlamak üzere kulislere salınıyor. Neye işaret ettiği, mesela kim veya hangi çevreleri hedef aldığını eksik bir halka yüzünden anlayamayabiliyorsunuz!
Ankara koridorlarının özelliğidir ne yazık ki bu hâl. Bir bilginin tüm cepheleri aynı anda koridorlara kulis olarak salınmaz. Tamam, Ankara’da bir bilginin gizli kalma süresi ancak Kızılay’dan Çankaya Köşkü’ne çıkış süresi kadardır. Yaya gidiyor ve ağır yürüyorsanız yarım saattir Çankaya’ya çıkış süreniz. Otobüsle gidiyorsanız trafiğin durumuna göre değişir, ama yine de 15-20 dakikayı geçmez. Eskortlu araçla gidiyorsanız da 5 dakikadır taş çatlasın. İşte bu süre zarfında gizli sanılan bilginin kimler bilmesi gerekiyorsa onlara ulaştığını çok kısa sürede müşahede edebilirsiniz! Çankaya Köşkü’ne tabanvayla giden taifesinden iseniz eğer ve o bilginin size ulaşması gereken çevre içindeyseniz merak etmeyin yarım saat içinde mutlaka o bilgi size ulaşır! Bilginin gizliliği ve değerine göre bilmesi gerekenler üç kişi de olabilir 3 milyon kişi de! Ve gizli sanılan bilgi işte bu süre içinde Ankara’da kimler bilmesi gerekiyorsa işte o bilmesi gerekenlerin hepsi öğrenir o gizli bilgiyi!
Yazının başında dikkat çektiğimiz Ankara koridorlarına parça parça salınan kulis bilgisi eğer takip etmezseniz arada bir halkasını mutlaka kaçırırsınız ve bu kulis bilgisinin kimi veya hangi çevreleri hedef aldığını, dolayısıyla bu kulis bilgileriyle neyin tevlit edilmeye çalışıldığını anlama imkânınız kalmayabilir.
CHP’nin belli güç merkezleriyle veya cihet-i askeriye ile ilgili, diyelim ki yurt dışı bağlantılı bazı güç merkezleriyle ilgili kulis bilgileri de Ankara koridorlarına parça parça salınan bilgilerdendir. Cihet-i askeriye ilgili kulis bilgileri de bu neviden bilgilerdir tahmin edebileceğiniz gibi.
Geçtiğimiz Ocak ayı sonu - şubat ayının ilk yarısında hatırlayanınız var mı bilemem, Amerikan Rand Corporation firmasının hazırladığı bir rapordan çarpıcı bazı kısımlar birden gündemimize girivermişti. Rand’in raporuna göre “Türkiye’de darbe ortamı henüz ortadan kalkmamıştı, her an darbe yapılabilir ve yönetime asker el koyabilir”di!
Bu rapor başta Ankara olmak üzere Türkiye gündemine baskın yapar gibi giriverince “bayram değil, seyran değil” havası hâkim olmuştu birdenbire! Bu raporun durduk yere gündemimize girivermediği belliydi de, nerden icap etmişti? Öpülmemizi gerektiren bir bayram mı yaklaşıyordu yoksa da bizim haberimiz mi yoktu? Bu raporun birden gündemimize gelmesini nasıl yorumlayacak, neye işaret ettiğini nasıl çözecektik? Kocaman bir soru olarak karşımıza çıkmış bu mesele ve cevabını bulamadan birden gündemimiz başka bir alana kayıvermişti!
Ne oluyor demeye kalmadan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açık bir dille anlattığı ve defalarca dile getirdiği gibi “bir Devlet projesi olan Kanal İstanbul” projesine başta İBB Başkanı İmamoğlu olmak üzere CHP’nin direneceği, tabir caizse bu projenin yapılmaması için “kanlarının son damlasına kadar” mücadele edecekleri açıklamaları peş peşe gelmeye başladı.
İşte tam o açıklamaların yapıldığı günlerde Ankara koridorları da Kanal İstanbul Projesi bahane edilerek “gezi benzeri yeni bir kalkışmanın hazırlığı yapıldığı” bilgileri ile çalkalanmaya başlamıştı! Üstelik bu defaki kalkışma gezi tecrübesinden de hareketle çok daha sert ve güvenlik güçlerinin sert davranmasını temin edecek şekilde olacağı kulis bilgileriyle birlikte salınmıştı Ankara koridorlarına. Güvenlik güçleri ne kadar sert müdahale ederse bu kalkışmanın Türkiye çapında yaygınlaşması o kadar kolay olacaktı çünkü yapılan hesaplamalara göre!
Ankara koridorlarının bu kulis bilgileriyle çalkalandığı günlerde TSK’nın bir unsurunun İdlip’te görev yaptığını da unutmayın!
Sonra ne olduysa oldu birden CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hazırlanın iktidara geliyoruz” açıklamaları gündemimizi işgale yelteniverdi! CHP’den her ağzını açan “hazırlanın iktidara geliyoruz” demeye başladılar!
CHP’nin bu açıklamaları yaptığı günlerde Ankara koridorlarını sallayan bir kulis bilgisi salınıverdi ortalığa! Yeni kulis bilgisine göre cihet-i askeriyede, özellikle de hava unsurlarının bulunduğu kışlalarda darbe toplantıları yapılıyordu! Bu da nerden çıktı diyeceksiniz? Ankara koridorlarına salınan kulis bilgilerinin yalancısıyız efendim! Kulis bilgileri Ankara koridorlarında bu minvalde dolaşıyordu!
Bu arada unutmadan ve araya kaynamadan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin darbe söylentisi üzerine “Bu defa tutuklanmazlar, infaz edilirler” tehditlerini de hatırlatmadan geçmeyelim!
Bakan Soylu ve Bahçeli’nin bu tehditleri de gösterdi ki bir kalkışma hazırlığının, bu kalkışmanın getirdiği kargaşalıkta bir darbe ihtimalinin Devletin sinir uçlarında böyle bir hazırlığa karşı ciddi bir önlem alınıyordu ve mesele ciddiydi! Darbeye tevessül edilir miydi, yoksa kargaşa ile yetinilir miydi bu neviden soruların cevabını verebilecek mevkide değiliz! Bu bizim boyumuzu aşar, cevap vermeye kalkışmak da haddi aşmak olur!
Tam “bu badireyi de atlattık çok şükür” derken, kandil gecesi İdlip’te 34 askerimizin şehit edildiği haberleri her şeyi altüst etti. O geceki telefon trafiğimden hatırladığım birkaç tehlikeli cümle hâlen kulaklarımda çınlar durur! İstanbul’da ikamet eden, ama NATO bağlantılı çalışan, daha doğrusu NATO’ya birtakım işler yapan bir tanıdığım var onun söylediği iki cümleyi alayım buraya. Ki o cümleler o geceki telefon trafiğimde sık duyduğum, farklı kesimlerden ve ayrı ayrı dile getirilen cümlelerdi: “Bu insanları evlerinde nasıl tutacaksınız? İnsanlar sokağa çıkarsa ne yapacaksınız? Ben yarın sokaktayım mesela!”
Bereket daha önceden Ankara koridorlarına salınan ve Kanal İstanbul’un bahane edilerek gezi benzeri bir kalkışmanın yapılacağı kulis bilgilerini unutmamıştım! Ertesi gün hemen Ankara koridorlarına diktim kulaklarımı! Tahmin ettiğim gibi 34 askerin şehit edilmesi bahane edilerek insanlar sokağa çıkmaya teşvik edilecekti. İnsanların bir kısmını yeter ki sokağa çıkarabilsinler arkası nasılsa çorap söküğü gibi gelecekti! vs. vs.
Ertesi gün ve sonraki günlerde baktık ki insanlar bu kulis bilgilerindeki gibi sokağa falan çıkmayacak, çıksalar bile Devlet yönetiminin aleyhine değil, Devleti desteklemek için çıkacak gezi benzeri bu kalkışmayı planlayanlar bu konuda da bekledikleri sonucu elde edememiş olarak geri çekildiler!
Böyle mi değerlendirmek gerekiyor bunu ben bilemem! Benim boyumu aşar bunu değerlendirmek!
Sonrasını ise hatırlıyorsunuz: 34 şehidin naaşları toprakla buluşturulmadan TSK bir kâbus gibi çöktü rejim güçlerinin üzerine. Bununla da yetinmedi, Türkiye’nin sınır kapılarını açarak batıya gitmek isteyen düzensiz göçmenlerin önünü açıverdi. İlk günden itibaren yine Bakan Soylu sınır kapılarından batıya geçmek için çıkan göçmen sayılarını belli periyodlarla kamuoyuyla paylaştı.
İlk günlerin ardından yine ne olduysa oldu CHP birden şirazesini kaybetti denilebilecek bir performans sergilemeye başladı. Sanki bir şey olmuş ve CHP birden telaşlanarak bir siyasî partinin, hele bir ana muhalefet partisinin asla yapmaması gereken çıkışları yapmaya başladı!
Şeytan bu ya insanın aklına garip garip sorular, garip garip ihtimaller getiriyor! İşte o ihtimallerden biri:
CHP’ye birtakım taahhütlerde bulunuldu ve bunun üzerine CHP hep birden “hazırlanın iktidara geliyoruz” açıklamaları yapmaya başladılar. Fakat o taahhütler gerçekleşmeyince de şirazeyi kaybettiler telaşla ne yaptıklarını adeta bilmezcesine gariplikler yapmaya başladılar! Bu taahhütlerin ve telaşlı hâlin Rand’in “Türkiye’de darbe olabilir” raporuyla bir bağlantısı olabileceğini siz de düşünüyor musunuz? Yok canım, o kadarı da olmaz, CHP öyle şeyler yapmaz! Değil mi?