Corona mı büyük Çiçek mi?

1975'ten önce doğan büyüklerimizin kollarında 25 kuruş büyüklüğünde, kolayca farkedilen çiçek aşısı lekesi vardır.  Dünyanın gündemi konumunda olan Coronavirus'ü şu an için yeterince tanımıyoruz; fakat düşmanımızın bir benzeri olan Çiçek Hastalığı'yla savaşmıştık. Su çiçeğinden bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın. Çiçek bambaşka bir hastalık! 

 Çiçek, çoğunlukla bebeklerde görülen ve bulaştığı her 3 insandan 1'inde ölüme sebebiyet veren virüs kaynaklı bir hastalıktı. Öldürmese bile kalıcı yara izleri bırakıyor, körlüğe sebep oluyordu. Şimdi vereceğim sayılara dikkat etmenizi istiyorum.

18. yy'da Avrupa'da her yıl 400 bin kişi bu hastalıktan hayatını kaybediyordu. 1867'den 1967'ye kadar geçen 100 yılda 500 milyon insanın ölümüne sebep olduğu hesaplanmış. Avrupa'dan ABD'ye giden kaşiflerin bu hastalığı Kızılderililer'e taşıdığı, hatta çiçek virüsü taşıyan battaniyelerin Kızılderililer'e hediye edildiği ve Amerika'daki yerlilerin %90'ının bu gibi hastalıklardan öldüğü de bilgilerimiz arasında. Corona'dan çok daha korkutucu olduğu kesin, değil mi?
 

 Çiçek hastalığı 1715 yılında Avrupa'yı,  perişan ederken, Osmanlı Toprakları'nda nerdeyse hiç yoktu ve İstanbul'daki İngiliz Büyükelçisi'nin eşi, Lady Montagu buna çok şaşırmıştı. Bunun sırrı nedir diye araştırmaya başladı. Anadolu kültüründe “ocak” dediğimiz kadınların, çiçek hastalığı sebebiyle oluşan kurumuş deri döküntülerini toplayıp, toz haline getirdiklerini ve sağlıklı kişinin kolunu kanatıp buraya uyguladıklarını gördü ve bunu ülkesine bildirdi...

 Avrupa'daki hekimler çaresizdi. Çiçek herkesin korkulu rüyası olmuştu. Lakin inek sağanlarda bu hastalık çok daha az görülüyordu. Sonradan anlaşıldı ki bu virüsün bir akrabası ineklerde vardı. İneklerden insanlara bulaşan bu akraba virüs ölümcül değildi, fakat bulaştığı kişilerde çiçek hastalığına karşı da bağışıklık oluşturuyordu. Zaten dünya geneli aşılama da ineklerdeki virüsten istifade edilerek yapıldı.

 Dünya Sağlık  Örgütü 1966-1977 yılları arasında dünya genelinde yoğun bir aşılama ve karantina programının ardından 1980 yılında Çiçek Hastalığı'nın tamamen yok olduğunu ilan etti. Peki bunun Corona ile nasıl bir alakası var? Tarih tekerrürden ibarettir tabi ders almazsak! Çiçek hastalığı yakın tarihli, mücadele yol haritasını çok iyi bildiğimiz viral bir hastalık. Yine Coronavirus gibi temas, öksürük gibi yollarla bulaşabiliyor, böyle bir benzerlik de mevcut.

 Ülkemizde her ne kadar karantina uygulamaları yapılsa, hatta sokağa çıkma yasağı getirilse dahi bu iş tüm dünyada eşzamanlı yapılmadığı müddetçe bu tedbirler ancak yayılmayı yavaşlatır veya geciktirir kanaatindeyim. Şu aşamadan sonra Coronavirus'ün tamamen yok olması ancak etkin bir aşılamayla mümkün. Aksi takdirde yurtdışından gelen bir taşıyıcıyla, karantina koşullarını, sokağa çıkma yasağını ihlal etmiş bir kişiyle dahi bu hastalık tekrar yayılıma geçebilir.

 Peki aşı üretilene dek ne yapacağız? İşte önemli olan soru da bu. Hastalığa karşı ilaç geliştirmek için hekimlerimiz immun plazma, kök hücre gibi tedavileri çalışıyorlar. Yerli firmalar solunum cihazı üretmek için kolları sıvadı. Herkes görevini yapıyor, sorumluluğunu yerine getiriyor. Vatandaş olarak bize düşen sorumluluk ise her gün televizyonlarda gazetelerde ifade ediliyor. Bu konuda virüsler kapıda başlıklı yazımı da okuyabilirsiniz. Orada kişisel hijyen, sosyal mesafe, imkanımız varsa evde kalmak, bağışıklığımızı güçlendirmek gibi konulara da değinmiştim.


 Birkaç hafta sonra ülkemizdeki vaka sayısının 100 bini, vefat edenlerin sayısının 5 bini geçtiğini duymak istemiyorsak tedbirlere uymamız zaruri. Rabbim başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığa bu illetten kurtulmayı nasip etsin. Komşularımızla yeniden cuma namazı kılabildiğimiz, dostlarımıza yeniden sarılabildiğimiz, gönül rahatlığıyla misafirlerimizi ağırlayabildiğimiz ama en önemlisi sağlıklı, mutlu ve huzurlu günlere tez zamanda kavuşmak duasıyla Allah'a emanet.

Not: Özellikle bankaların ve PTT'nin önünde  bulaşma riskini arttıran kuyruklar oluşuyor. Sıramatikler dışarıya çıkarılarak ve sadece görevlinin kullanımına müsaade edilerek, bulaşma kaynaklarından biri ortadan kaldırılabilir.