COVİD-19: KİMLER RİSKLİ?

Bizlerin doktor olarak yapması gereken Covid-19 vakalarına erken tanı koymak. Belirti gösterenler arasındaki hastalardan riskli olanları seçip hemen tedavilerini planlamak. Sağlık Bakanlığımız ve Bilim Kurulumuz sayesinde doktorlarımız tedavi etme noktasında çok başarılı. Bu vaka sayısıyla yoğun bakım yatışları ve solunum cihazına bağlananların sayıları bu seviyelerde tutulabilirse büyük başarı olacak. Sosyal mesafe, izolasyon, el hijyeni ve evden çıkmama gibi tedbirlerimizi artırarak milletçe hassasiyetimizi göstermemiz gerekiyor. Biz bunu başarırız...
 
Ve artık konumuza girelim.
 
Kimler riskli?

 
İlk başta herhangi bir şekilde bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar geliyor. Sonrasında hipertansiyon ve diyabet hastası olanlar için risk yüksek seviyede. Ardından diğer kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, kronik akciğer hastalığı olanlar, kanser ve bağışıklık sistemi bozuk kişilerin çok daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Bununla birlikte, sanıldığının aksine astımlı hastalar için yüksek seviye bir risk tespit edilmedi. Yukarıda sıralanan risk grupları hastalığın pozitif görüldüğü hastalar dikkate alınarak belirlendi. Bu hastalıklardan iki veya daha fazlasına sahip olma oranı yalnızca %10 civarında.
 
Covid-19 kimlerde ağır seyrediyor dersek hipertansiyon yine birinci sırada. Kalp hastaları ve inme hastaları bunu takip ediyor. Hepatit-B enfeksiyonu geçiriyor olmak, kronik akciğer hastası olmak, böbrek ve kanser hastası olmak da koronavirüs hastalığının ciddi geçmesine sebep oluyor.  Bu hastalıklardan iki veya daha fazlasına sahipseniz koronavirüs hastalığı sizi çok yüksek oranda yoğun bakıma yatırıyor.
 
Dünya Sağlık Örgütünün söylediklerinin aksine gençlerde hastaneye yatırdığımız vaka sayımız fazla. Öne çıkan risk faktörünün diğer rahatsızlıklar olduğunu görüyoruz. Hipertansiyon ve diyabet ön planda. Bunun yanında bağışıklık sistemindeki zayıflıklar da önemli bir risk oluşturuyor.
 
Bizde şu ana kadar en genç vefat eden kişinin yaşı 33 idi. Daha küçük yaşta yoğun bakıma giren hastalarımız da var. Başka ülkelerin verilerinde hastalığa yakalananlar arasında on yaştan küçüklerde ölüm neredeyse yok.
 
Kırk yaşına kadar ölüm riski binde iki. 50-60 yaş arası binde dört, 60-70 arası binde onüç, 60-69 yaş arası yüzde altıbuçuk, 80 ve üzerinde ise yüzde onbeş.
 
Koronavirüs hastalığının %80 oranla asemptomatik (belirtisiz, hasta olmadan) ya da çok hafif semptomlarla geçirildiğini biliyoruz. Asıl hastalık başlangıcı virüs akciğerlere indiğinde. Tedavi gerekliliği de bu aşamada başlıyor. Bizim için önemli olan oksijen açlığı. Hastaların kanlarına yeterli oksijeni taşıyamaması. Hastaneye tedavi için yatan (akciğer bulguları olanlar, karantina amacı ile yatanlar değil) hastaların yaklaşık üçte biri yoğun bakıma yatıyor.  Bunların yarısı solunum yardımcı basınçlı oksijen alırken kalan yarısı solunum cihazına bağlanıyor. Yoğun bakıma yatan hastaların büyük çoğunluğunu kaybediyoruz. Ölen hastalar arasında ise en riskli olanları kalp hastası olanlar. Ardından kronik akciğer hastalıkları ve diyabet geliyor.  Tam da burada sigaraya vurgu yapmak gerekiyor. Yoğun bakıma yatan hastaların %90’ı sigara içenler. Yoğun bakımda ölen hastaların %90’ı yine sigara içenler.  
 
Aldığımız tedbir kadar güçlüyüz, güvendeyiz.
 
Umarım faydalı olmuştur.
 
Sağlıcakla kalın.