DOYMUYORUZ

Neyi yersek yiyelim neyi elde edersek edelim bir türlü DOYMUYORUZ.
Ancak gerçekte aç olan bedenler değil, zihinler....

Doymamışlığımızın altında, derinlerde içsel boşluğumuz var.

Ancak kimse içindeki boşlukla , anlamsızlık, değersizlik duygusuyla yüzleşmek istemiyor.

Bunun yerine dışarıda ki şeylere/ nesnelere, makam, mevki, statü, para , elbise, evler, arabalar vb. şeylere ölümüne SAHİP OLMA DUYGUSUYLA tutunuyor, değerli olmaya çalışıyoruz.

Bu da günümüz insanını ( bir şeylere/nesnelere sahip olmak ,sahip olduğuyla da kendini özdeşleştirmek) psikolojik ve fiziksel olarak hastalandırıyor.

Hastalığı kısa yoldan ilaçlara sarılarak iyileştirmeye çalışıyoruz ancak o da bir yere kadar.

Nasıl ki daha fazla yiyerek daha fazla
damak zevki alabilmek için olabildiğince yemek yeyip kendilerini kusturan insanlar, zihinsel açlığını gideremedikçe, gerçekte ihtiyacı olan ve fayda veren gıdalarla, daha dengeli yemek yeyip iyileşemezse ...

Kendi değersizliğini etiketlere makam mevki paraya tutunarak gidereceğini, değerli olacağını zannedenler de bu duygularını anlayıp onunla yüzleşip, gerçekten var olmanın mutluluğunu ve farkındalığını yaşayamadıkça, iyileşmeyecekler.

Böyledir.

Evet, aç olan vücutlar
değil, zihinleridir.

Vesselam