Bu köşeyi takip edenler Abdullah Gül”ün manevî liderliğinde Ali Babacan’ın kuracağı parti ile ilgili gelişmelere aşinadır. Bu ayın sonuna, olmadı Ocak ayının ortalarına doğru kurulması beklenen partinin kurulacağına dair herhangi bir emare gözükmüyor ortalıkta!
Ne oluyor, partiden vaz mı geçildi diye Ankara kulislerini bir iki yoklayınca çok ilginç bir iddia ile karşılaştık!
İddiayı dile getirenler “Ali Babacan’ın partiyi kurabilmesi biraz tehlikeye girmiş vaziyette” cümlesiyle birlikte dile getiriyorlar kulislerdeki iddiaları.
Sebebi diye sorduğunuzda aldığınız cevap üç aşağı beş yukarı şöyle oluyor:
“Abdullah Gül, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 2023 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kuracakları ittifakın Cumhurbaşkanı olarak kendisinin gösterilmesinin garantisini istiyor! Kemal Kılıçdaroğlu ise Abdullah Gül’e bu garantiyi vermiyor!
Niye versin ki? Ekrem İmamoğlu bir rüzgâr yakalamış ve CHP’nin kuracağı ittifakın Cumhurbaşkanı adayı olacağı neredeyse garantilenmiş durumda. Zımnen İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı, istemese bile kendisinin üzerine kalacağına herkes garanti gözüyle bakıyor!
Abdullah Gül ise Cumhurbaşkanlığı adaylığı için garanti verilmezse Ali Babacan’ın kuracağı kararlaştırılmış partide yer almak istemiyor. Ali Babacan ise Abdullah Gül partinin içinde yer almasa bile en azından perde arkasındaki manevî lider görüntüsünü korusun istiyor!
Babacan, Abdullah Gül olmazsa kuracakları partinin Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı partinin çok gerisinde kalacağı endişesi içinde!
Sizin anlayacağınız bu cephede işler sarpa sarmış vaziyette!”
CHP’deki son operasyon da nerden çıktı?
Abdullah Gül destekli Ali Babacan partisinde işler sarpa sarmış vaziyette derken, bir sabah CHP içinde bir operasyonla uyanıverdik!
Ankara kulisleri CHP içindeki operasyonla çalkalanırken birilerinin de kıs kıs güldüğünü görmek insanın işkillenmesi için yeterli gerekçe oluşturuyordu.
Biz de bunun üzerine Ankara kulislerinin farklı yönlerini eşeleyelim istedik! Ortaya çok ilginç bir tablo çıktı!
Ankara kulislerinin kılcal damarlarına varıncaya kadar her ayrıntısını, her girdi çıktısını bilenler dikkati hemen bir büyük holdingin başındaki kişinin soy ismine çektiler ve “Bu CHP’ye …’nın çektiği bir operasyondur!” uyarısını yaptılar.
Sebebini sorduğumuzda aldığımız cevap meseleyi daha da ilginç hale getirdi:
“Kemal Kılıçdaroğlu partinin başından gönderilecekti!”
Kılıçdaroğlu partinin başından gönderilmeyi hakedecek ne yapmış olabilir ki? Yıllardır kendisini o koltuğa oturtan iradenin bir dediğini iki etmemiş birisi olarak nasıl bir suç işlemişti ki aynı güç merkezi ipini çekme ihtiyacı duymuştu?
İşte kulislerdeki iddia:
“Kılıçdaroğlu Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığına neredeyse garanti vermeye doğru ikna olmuştu. Çünkü Gül’ün adaylığını isteyen güç merkezi İmamoğlu’nun adaylığı garantisini veren güç merkezinden farklıydı. Ve CHP içinde Operasyonu başlatan bu güç merkezinin Türkiye’deki en büyük temsilcisiydi! Hem Kılıçdaroğlu cezalandırılıyor, hem Gül ve arkasındaki güç merkezine ‘size ne oluyor, burada bizim borumuz öter’ demiş oluyorlardı. Meseleye dâhil ettikleri isimlerle birlikte İmamoğlu’nun CHP’nin kuracağı ittifakın tek adayı olabilmesi için zemin temizliğini şimdiden başlatmış oldular!”
Peki CHP’deki operasyonun hemen ardından Ali Babacan’ın ilk defa kamera karşısına çıkıp partiyi kuracağının işaretlerini vermesi de nereden çıkmıştı?
“Sebebi basit: CHP’de operasyonu başlatan irade ikinci adım olarak Türkiye’yi erken seçime zorlayacak bir projeyi de devreye alacaklardı! Çünkü İmamoğlu’nun 2023’e nefesinin yeteceğinden emin olamıyorlar! Ali Babacan da gördü ki parti kuracağını dillendirmezse yakın bir dönemde kendisi de devre dışı kalabilir!”
Peki sonuç?
CHP’de başlatılan operasyon başarılı olamadı! Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı adaylığı garantisini alamadı. Ali Babacan da ortaya çıkıp parti kuracağını ilan etmiş oldu! Böyle bir ortam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok seveceği bir ortamdır da!
Edebiyat Dergisi Yayınları Devlet’e mi geçti?
Biliyorsunuz burada merhum Nuri Pakdil ile ilgili epey kulis bilgisi paylaştık. En son paylaştığımız bilgi ise Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yakında Nuri Pakdil Evi’nin kurulacağı bilgisi oldu.
Bu bilgiyi tamamlayan bir kulis bilgisini daha paylaşalım sizlerle:
İddiaya göre Nuri Pakdil, sahibi olduğu Edebiyat Dergisi Yayınları’nı kendi hayattayken Necip Evlice tarafından idare edilmesi kararını almış. Kendisi bu hayattan ayrıldığında ise Edebiyat Dergisi Yayınları’nın mülkiyeti ve yönetiminin Devlet’e geçmesi vasiyetinde bulunmuş. Eğer bu vasiyet doğruysa artık Edebiyat Dergisi Yayınları bundan sonra bir Devlet Yayınevi’dir! Yayınevini yönetmek üzere Devlet kimi atar bilemeyiz!