Her anne çalışandır

         

  Anne…

Bir toplumun hafızası, beyni, kalbi, vücudu ve kısacası her şeyi. Bir bedenden, saydığımız bu organların birini çıkardığımızda, vücudun kaybettiği fonksiyonlarına ve zararlarına bakarak bir annenin de maddi veya manevi olarak aileden ve toplumdan çıkarıldığında, yol açacağı sonuçları biraz müşahede edin.

          Hayatın hengâmesinde koca bir mücadeleyi yüklenmiş o kutlu kadınlar; çalışarak üreterek ailesine yuvasına ve çevresine her daim umut ve ışık olmuştur.
           Çalışıp üretmek cümlesinde ki kastım sadece bir iş yerinde, bir firmada bir işi yapmak babında değildir, anne aynı zamanda evde de huzur üretir, şefkat üretir, topluma faydalı bireyler üretir; ötesinde sağlıklı bir toplumu anneler üretir.
          Bu yüzden çalışan ve çalışmayan anne kavramına karşıyım, çünkü her anne kendi hayat çemberinde çalışmaktadır.
           Rızkı için ter döken, çalışan anneler gibi, evde çalışan ve mücadele eden annelerin emeği de kutsaldır saygıya değerdir.
               Günlerdir okuduğum, yazılar makaleler ve bilhassa “Haberler” beni buralara getirdi. Çalışan annelere verilen desteğe bakarak böyle bir kategorize yapıldığı zaman diğer kategoride evde olan annelerimiz ne hissediyor acaba.

                Çalışan annelere verilen desteğe karşı değilim, ancak çalışmayan olarak görülen annelere ne olacak? Çalışan anne imkânları dâhilinde sosyal müreffeh bir hayat için çalışacak bi tık üstü belki emeklilik hakkı olacak, ya imkân bulup da çalışamayan anneler?    Sosyal ve ekonomik olarak bu annelerimizi kim destekleyecek , sosyal güvenceleri ,ekonomik hakları ne olacak? Evinde mücadele eden annelerimizin emeği desteğe değer değil midir ? Bu kafamdaki sorulardan bir tanesi. 
               Diğer bir konuda hayat şartlarının bize dayattığı yaşam mücadelesi içinde annelerin çalışmak zorunda olması, bununla birlikte çocukların gün içinde yorulmuş, yıpranmış bir anne ve baba ile ne kadar sağlıklı iletişim kurabildiğidir kafamı kurcalayan.
Bitti mi? Bitmedi. Anne yorgun argın döner eve ve ikinci mesaisi başlar evde, hakeza babalarda böyledir. Burada çocuk ne kadar verim alacaktır ailesinden. Velhasıl Annesinden.
               Bediüzzaman, Risale-i Nur'un en mühim esaslarından dediği "şefkat mesleğini anlatırken de annelerin ehemmiyetine dikkat çeker ve "İnsanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir" der.
              Biz çağımızda bunu kaçırmaktayız işte. Zaman akıp gitmekte anneler evlatlarını yetiştiremeden devran sürüp gitmektedir.
               Biz çalışan annelere maddi olarak daha nasıl fazla destek veririzi değil,  manevi olarak anneler ile evlatlarını nasıl daha fazla buluştururuzu konuşmalıyız. Sağlıklı bir ailenin sağlıklı bir toplumu oluşturduğunu düşündüğümüzde burada annenin bu işin kilit taşı olduğu aşikârdır.
               Bizi yıllardır parçalayıp bölemeyen güruhlar aile yapımızı çökerttiğinde inanın bu iş bitmiş olacak. Bir toplumun çökmesi için ele geçirilmesi tanka, topa, tüfeğe gerek yok. Aile yapısının ve maneviyatının ellerinden alınması yeter. Hepimize ailemizi ve aile yapımızı korumakla, manevi bilincimizden, kültürümüzden kopmadan aslımızı gelecek nesillere aşılayarak aktarmak zorundayız.
Medeniyet dediğimiz O tek dişi kalmış canavarın hedef noktalarında biride ailemiz. Toplumu koruyalım, evlatlarımızı, ailemizi ve işin özünde annelerimizi koruyalım…  Ailenizle, sevdiklerinizle ve sağlıcakla kalın.