İmamoğlu CHP Genel Başkanı mı Oluyor?

İstanbul biliyorsunuz Türkiye’nin gözbebeği olduğu kadar bölgemizin de gözbebeği, hatta sadece bölgemizin değil dünyanın da gözbebeği bir şehrimiz. Dünyanın gözbebeği, çünkü bu coğrafyada İstanbul kadar hem stratejik hem tarihî hem de kitaplı dinler açısından daha önemli bir başka şehir yok.

Belki Kudüs için bir nebze olsun çok önemli bir şehirdir diyebiliriz. Fakat Kudüs de İsrail işgali ve İsrail’in devlet olarak bu şehirde uyguladığı terör yüzünden bu önemini öne çıkaramıyor. Çünkü İsrail devlet olarak 1940’lı yıllarda Hitler’in uyguladığı terör ve zulmü, holakostu dürbünle aratacak kadar gaddar bir terör devleti olarak varlığını koruyor ve tüm kinini, tüm soykırım teorilerini Kudüs ve çevresinde uygulamaya koyuyor. Müslümanlara ve Hıristiyanlara ait tüm değerleri yok etmek için bebeklerin bebekliklerini bile hesaba katmadan hunharca katleden bir politika izliyor. İşgalci ve teröristleri mumla aratacak politikalar izlemeyi bırakmadan İsrail, Kudüs’te huzur ve istikrarın tesis edilmesi mümkün olmadığı için İstanbul dünyanın gözbebeği bir şehir olma özelliğini sürdürecek.

Bu girizgâhı niçin yaptığımızı merak ediyor olabilirsiniz! Haklısınız. Merak edilmeyi gerektirecek bir durum söz konusu çünkü! İstanbul’dan niçin vazgeçilemediğini de bariz bir şekilde gösterecek aktaracağımız kulis!

Söylemeye, hatta hatırlatmaya bile gerek yok 23 Haziran’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı değişti. Yeni belediye başkanı CHP’den Ekrem İmamoğlu oldu. İmamoğlu 23 Haziran’dan bu yana ne yazık ki icraatıyla değil sansasyonel tavır ve uygulamalarıyla kamu gündemine geldi. Şimdi aktaracağımız kulis bilgileri ise Ankara’nın dehlizlerinde yeni çalkalanmaya başladı.

Yeni, çünkü olay meydana geleli daha çok yeni oldu. Ben diyeyim 21 Aralık, siz de deyin ki 20 Aralık’ta Ekrem İmamoğlu 14 avukatıyla birlikte bir toplantı yaptı. Toplantıya katılan avukatların hepsi de İmamoğlu’nun göreve getirdiği avukatlar. Bu avukat grubu İmamoğlu tarafından göreve getirildi belediyede.

14 avukatla yapılan toplantının tek gündem maddesi vardı: İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI OLARAK AYNI ZAMANDA CHP GENEL BAŞKANI OLUNABİLİR Mİ?

Toplantının böyle bir gündemle yapıldığı bilgisi Ankara kulislerine bomba gibi düştü. Ankara koridorlarında neredeyse bu avukatlar toplantısını bir şekilde gündeme getirmeyen, bir şekilde bu toplantıdan bahsedilmeyen dost muhabbeti yapılmaz oldu diyeyim de ben nasıl bir bomba etkisi meydana getirdiğini varın siz hesap edin!

En çok da CHP’lilerin bir araya geldiği kapalı kapılar ardında bu avukatlar toplantısı sağından solundan, İmamoğlu böyle bir hareket başlatırsa CHP’de yaşanabilecek depremden, Türkiye siyasetinin alacağı yeni şekillerden, hatta kurulacak yeni partilerin kimlerle ve nasıl ittifaklarla kurulabileceğine kadar çok farklı değerlendirmeler yapmaya başladı CHP’li çevreler. Sonuçta ilk anda bu hareketten etkilenecek olan CHP geliyor.

Ankara koridorlarında meseleyi iyice abartıp Sinan Aygün – Mansur Yavaş kavgasının seyrinin bile bu toplantıdan sonra değişebileceğini düşünenler, hatta bunu açıkça dile getirenler bile var kapalı kapılar ardındaki bu koridorlarda!

En aklı başında değerlendirmelere göre bu avukatlar toplantısının ve devamında meydana gelmesi muhtemel gelişmeler iki başlıkta toplanıyor:

  1. Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kalarak CHP genel başkanı olmak için hukukî bir çıkış yolu bulur ve başkanlık için mücadele başlatır. Bunun da iki farklı sonucu olabilir.
  2. Ekrem İmamoğlu belediye başkanı kalarak CHP genel başkanı olabileceği konusunda hukukî bir çıkış yolu bulamaz ve CHP’den 2023 seçimleri için ittifakın başkan adaylığı garantisini almanın yollarını yapar. Bunun da farklı sonuçları olabilir.

Dediğimiz gibi her iki hâlin de farklı sonuçları olabilir. Birinci maddede dile getirdiğimiz ihtimal devreye girerse; a) İmamoğlu CHP genel başkanlığı için mücadeleyi başlatır ve CHP genel başkanı olur, b) İmamoğlu CHP genel başkanlığı için başlattığı mücadeleyi kaybeder ve CHP politbürosu tarafından kapının önüne konulur. Haliyle siyasî hayatı daha için başındayken sona erer! Fakat kapının önüne konulduğu andan itibaren İmamoğlu’nun izleyebileceği yollarla ilgili Ankara koridorlarında dile getirilenleri bir duysanız şaşırıp kalırsınız! Mesela deniliyor ki Ankara koridorlarındaki kulislere göre “İmamoğlu, Ali Babacan’a yanaşır ve Babacan’la birlikte parti kurar!” İşin tuhafı Ankara koridorlarında şu bile dile getiriliyor kulis olarak: “Ali Babacan’ın elini ve partisini güçlendirmek için İmamoğlu’nu böyle bir yanlış yola özellikle yönlendiriyorlar!” Kimse Abdullah Gül’ün bu işe nasıl bir tepki koyacağını veya nasıl bir tavır takınacağını hesaba katmıyor.

İkinci maddede dile getirdiğimiz durum meydana gelirse de farklı farklı ihtimaller var demiştik. İşte onlardan biri; CHP İmamoğlu’na 2023’teki seçimler için ittifakın adayı garantisini vermez, daha doğrusu veremez. Veremez çünkü, a) CHP’ye genel başkanlık için böyle bir kumpas kuran kişi cezalandırılmadan bırakılmaz, dolayısıyla aday bile yapılmaz. Yapılmaz, çünkü CHP’nin başına seçimle, mücadeleyle değil, atamayla, büyük ittifakla genel başkan olunur, b) CHP’den ittifakın adaylığı için garanti isteyen bir başka isim var biliyorsunuz, burada gündeme getirmiştik: Abdullah Gül. CHP İmamoğlu gibi toy ve üstelik CHP geleneğini bir nevi çiğneyen biri karşısında Gül gibi tecrübeli ve makbul ve mutemet birini aday yapmayı daha tercih edilir bulabilir! Farklı ihtimaller de var kulislerde dile getirilen, ama hepsini saymayalım. Mesela CHP’den umudu kalmayan İmamoğlu Babacan’ın partisine katılır ve kurulacak o partinin adaylığının garantisini ister!

İmamoğlu’nun bu noktada en büyük açmazı ise toplantı yaptığı 14 avukatın neredeyse hepsinin tecrübesiz avukatlar olması! Birçok anlamda tecrübesiz bu avukatlar. Meslekî anlamda da tecrübesiz, siyasî anlamda da tecrübesiz. Muhtemelen bu avukatların içinde çok yakın ilişki içinde olduğu bir veya birkaç avukat vardır. Siyasî tecrübesi olsa bu avukatların İmamoğlu’nu uyarmaları gerekirdi “Efendim ne yapıyorsunuz, böyle bir toplantı bu kadar kalabalık bir grupla yapılmaz. Bu kadar kalabalık bir grupla böyle stratejik bir toplantıyı sır olarak saklayamayabiliriz!” diye. Demek ki ya avukatlar da tecrübesiz veya İmamoğlu’nu uyarmak onların işine gelmedi yahut da İmamoğlu’nun zaten bu meseleyi 14 kişilik bir avukat grubuyla toplanarak müzakere etmesi sızacağını bile bile atılmış bir adımdı!

Yoksa Ankara’nın kapalı kapılar ardındaki koridorlarındaki kulislerde dile getirilen, enine boyuna tartışılan bu toplantının kulis bilgilerine biz nasıl ulaşabilecektik ki! Avukatlar sızdırmasa (tümüyle iyi niyetli olabilir bu sızdırma, mesela hukuken izleyecekleri yolu tespit için akıl sormak maksadıyla birilerine açmışlardır bu toplantıyı) Ankara koridorlarının bile haberi olmayabilirdi bu toplantıdan!

Gördüğünüz gibi belediye başkanlığı İmamoğlu’nu kesmemiş, CHP genel başkanlığını da uhdesinde bulundurmak istiyor. Tabii İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile birlikte yapmak istiyor bu iki başkanlığı da! İstanbul vazgeçilemez bir şehir çünkü, başta da bu şehrin önemine yaptığımız vurgu gibi!

İstanbul’a yeni genel sekreter geliyor!

Bursa Haberdar Gazetesi’nin kulislerini izleyen biriyseniz eğer, burada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili gündeme taşıdığımız kulis bilgilerini hatırlayacaksınızdır muhtemelen.

Genel Sekreter Yavuz Erkut’un Koç grubunun TÜPRAŞ’ından transfer edildiği bilgisini vermiştik. TÜPRAŞ’ta Dış Ticaret CEO’luğu yapan Erkut’un Koç grubundan dolarla maaş aldığını da dile getirmiştik. Dolarla maaş almayı bırakıp 657 sayılı kanun çerçevesinde maaş almayı niçin tercih etmiş olabileceği üzerine bir iki kelam etmiştik. Haberde fikri takip kuralını izleyerek size bu kuliste de genel sekreterlikle ilgili Ankara kulislerinden birkaç fısıltı aktaracağız!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2-3 ay içinde yeni bir genel sekreterle tanışmak zorunda kalacak. Zorunda kalacak cümlesini Yavuz Erkut’un görevden alınacağı şeklinde yorumlamamak gerekiyor! Erkut görevden alınmayacak, ama genel sekreterliğe yeni bir isim getirilecek. Çünkü Yavuz Erkut yaş haddinden emekliye ayrılmak zorunda kalacak!

Birkaç ay sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği’ne ise şimdiden getirilmesine kesin gözüyle bakılan bir isim var: İBRAHİM KAPAKLIKAYA.

On parmağında on marifet var Kapaklıkaya’nın. Her şeyden önce bir hukukçu. Zamanında kaymakamlık yapmış. Kaymakamlık sonrasında İçişleri Bakanlığı’nda üstelik İstanbul’da Başmüfettişlik yapmış. Başmüfettişliğini ise Kadir Topbaş’ın başkanlığı sırasında iki yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı ile taçlandırmış. Teftiş Kurulu Başkanlığı sonrasında ise iki yıl da yine Kadir Topbaş’ın başkanlığı sırasında Genel Sekreter Yardımcılığı ile iyice pekiştirmiş. Üstelik 2026 yılına kadar da yaş haddi sebebiyle zorunlu emekliliği istenemeyecek bir yaş aralığında. Daha ne marifeti olsun istenir ki bir bürokratın! Ayın zamanda kitaplar yazmış, üstelik kitapları da epey satmış bir yazar haline gelmiş. Kitaplarının çok satmasına birtakım çevrelerle ilişkisinin, bazı cemaat bağlarının sebep olduğu gibi birtakım tezviratlar yapılıyor, ama siz aldırmayın bunlara!

İbrahim Kapaklıkaya’nın genel sekreter olacağı kulisleri Ankara koridorlarında kulis olarak çalkalanmaya başlayınca İstanbul’daki bazı tanıdıkları arama gaflet, delalet ve hatta hıyaneti içinde bulunduk! Ortaya çıkan sonuç mu? Kapaklıkaya’nın genel sekreterliğine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Bu da yetmiyor. Bizans koridorlarında dile getirilen kulis bilgilerine göre FETÖ Ekrem İmamoğlu’ndan beklediği sonucu alamamış. İstedikleri yerlere ve istedikleri kadar kadroya bir türlü sahip olamamışlar. Çünkü Genel Sekreter Yavuz Erkut her ne kadar Koç grubundan olsa da FETÖ’ye bekledikleri kadar geçit vermemiş, geçit vermeye de pek niyeti yokmuş! İmamoğlu ise FETÖ müntesiplerini “yakında genel sekreteri değiştireceğim, yeni genel sekreter size istediğiniz kolaylığı gösterecek” diye oyalıyormuş! Bunların doğru olduğuna inanası gelmiyor insanın, ama yine de dikkat etmek lazım, ne badirelerden geçti bu ülke.

FETÖ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çöreklenmeye başlarsa İmamoğlu’nun söylediklerinin bir oyalama değil, doğru olduğuna inanmamız gerekecek o zaman!