Yaşadığı şehire, ülkesine ve milletine hizmet etmek isteyen ve bu heyecanı yüreğinde taşıyan insanların görev almak istediği siyasi oluşumlar demokrasinin bir gereğidir.
Partiler ülkeye ve millete hizmet etmek amacı ile kurulurlar ve programlarını ilkelerini kısaca ne yapacaklarını kamuoyu ile paylaşırlar ve vatandaşların oylarına yani güvenlerine talip olurlar.
Vatandaşlarda kendilerine sunulan programlara, vaatlere bakarak karar verirler ve çoğunluğun desteklediği siyasi oluşumlar tek başına yada ittifakla iktidara gelirler ve süreç başlar, vatandaşın sağ duyusu her şeyin üstündedir.
Milletin engin feraseti doğrudan ve istikrardan yanadır, başlangıç çizgisinden ayrılanlar Milletin gönlündeki yerlerinden de ayrılırlar bu yüzdendir ki hakem millettir.
Millete verdikleri sözleri unutup hata yapanları millet önce sarı kart göstererek uyarır, uyarı yeterince dikkate alınmaz ise o zaman istikrardan yana yeterince tolerans gösteren millet bardağın taşmasına müsaade etmez ve kırmızı kartı gösterir.
İktidarda olanlar, millet kırmızı kartı göstermeden uyarıları dikkate almalıdırlar, aksi halde her şey için telafisi zor olan bir süreç başlayabilir, süreç devam ederken iktidar sahipleri ve partilerin teşkilatları milletin uyarılarını ısrarla görmezden gelip dikkate almazlar ise süreç daha da hızlanabilir.
Siyasette iki fay hattı önemlidir,
birincisi başlangıç çizgisinden sapmadan millete hizmet etmek için ilkeli bir duruş sergilemek, İkincisi teşkilat yapısıdır.
Siyaset uzun soluklu bir mecradır, bu nedenle teşkilatların yapısı çok önemlidir.
Vatandaşların sevgisini kazanabilmek bu sevgiyi mensubu olduğu partiyi iktidara getirecek büyüklüğe taşımak ve bu durumu muhafaza edebilmek elbette parti liderlerinin başarısı olduğu kadar teşkilatlarında başarısıdır.
Milletine ve ülkesine hizmet sevdası bulunan heyecanı yüksek, temsil kabiliyeti olan ve aidiyet taşıyan neferlerle teşkilatlar güç kazanırken, emek vermemiş, aidiyet taşımayan buna rağmen önemli ve kritik görevler verilen figürler ile başarı sağlanamaz; çünkü onlar emek vermeden, bir gayret içinde olmadan, bir aidiyet taşımadan kısaca hak etmeden bulundukları yerlere havadan gelmişlerdir ve onların kaybedecek bir şeyleri de yoktur. Üstelik bu durum emek vermiş, aidiyet taşıyan teşkilat mensubu dava erlerini de rencide eder, hal böyle olunca sonuç malum.
Ne demiş büyüklerimiz, ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar...
Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz, istişare kültürü ile milletin hassasiyetleri dikkate alınmalıdır.
Siyasi partiler doğarlar, büyürler, gelişir kök salarlar tıpkı bir çınar gibi, bu çınarın kökleri sağlam tutulmalı ki gövdede sağlam olsun, gövde sağlam olunca dallar daha güçlü, yapraklar daha parlak olsun ve çevresine fayda, güzellik ve huzur saçsın…
Bunları boş verelim biz koca çınarız bize bir şey olmaz dersek işte orada yanılırız,
zira kibir iflah olmaz bir hastalıktır...
O koca çınar un ufak olurda hiç anlamayız.
Yarınlara emin adımlarla ilerlemek için dün olduğu gibi bugünde alternatif yine biz olmalıyız.
Sözün özü ipin ucu kaçmadan sıkı sıkıya sarılalım değerlerimize ve birbirimize.
Kalın sağlıcakla …