Ocak ayı başından itibaren muhtemelen sizin de dikkatinizi çekmiştir Maliye Bakanı Berat Albayrak bazı illerde toplantılara katıldı. O toplantılarda bazı önemli açıklamalar da yaptı. Özellikle de maliyeyle ilgiliydi yaptığı önemli açıklamalar. Eeee, ne var bunda diyebilirsiniz! Haklısınız. Maliye Bakanı’dır ve yaptığı açıklamalar da haliyle Bakanlığı yaptığı alanla ilgili olacak. Bunda herhangi bir sorun yok tabii ki.
Fakat Ankara koridorlarındaki kulislere göre, durum hiç de öyle değilmiş! Biz kulislerde dile getirilen dedikoduların yalancısıyız!
Ankara koridorları bu il gezilerini asla aklınıza getiremeyeceğiniz bir sebeple bağlantı kurarak anlatıyorlar: Neymiş efendim Maliye Bakanı Berat Albayrak AK Parti’nin başına geçebilmek için başlatmış bu il gezilerini! Hem de öyle uzak bir zamanda değilmiş AK Parti’nin başına geçebilmek için başlatacağı harekât: Önümüzdeki Haziran ayında damat olarak partinin başına geçecekmiş! Öyle ya tarikatlarda bile postlar damatlara kalıyormuş da, falan filan…
Üstüne bir de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu dâhil ediyorlar dedikodularına! İçişleri Bakanı’nın olaya dâhil edilmesi ise tam anlamıyla bir komplo teorisini akla getiriyor! Bizim kanaatimiz de tümüyle bunun bir komplo teorisi olduğu yönünde! Bu komplo teorisine göre İçişleri Bakanı Maliye Bakanı’nın bu huruç hareketini akamete uğratmak için kolları sıvamış ve hemen trafik polislerini devreye sokmuş! Son bir iki haftadır trafik polisleri sürekli denetim yapıyor ve lüzumlu lüzumsuz çevirdikleri her araca ceza kesiyorlarmış!
Bunun Maliye ile alakası nedir diyeceksiniz! Haklısınız. Fakat mesele ceza, üstelik de para cezası olunca ilk akla gelen kurum neresidir? Bildiniz, Maliye Bakanlığı! Trafik polislerini devreye sokan İçişleri Bakanı bu cezalar aracılığıyla Maliye Bakanı’nı “kötünün temsilcisi” konumuna itiyormuş da, falan filan… Bu cezalar dolayısıyla insanlar Maliye Bakanı’ndan nefret edeceklermiş de, partinin başına gelmesini engelleyeceklermiş de…
Ortada ciddi bir muhalefet olmayınca, Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu parti beklenen etkiyi yapmayınca, Ali Babacan da bir türlü parti kurma hareketini başlatamayınca Ankara koridorlarında ne yazık ki böylesine uçuk şeyler kendine yer bulabiliyor. İşin tuhafı da şu: Bu meseleleri anlatanlar öylesine kendinden geçmiş ve inanmış bir hâlde anlatıyorlar ki, dinleseniz sizin de inanacağınız gelir! Şaka şaka! Tabii ki inanılabilecek şeyler değil bunlar, ama ciddiyim bu dedikoduları anlatanlar kendilerini kaptırarak, tam bir inanmışlıkla ve adanmışlıkla anlatıyorlar bunları.