Bursa Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu yürüyüşün ardından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi, "Bugün iyiyle kötünün savaşını daha net görüyoruz. Biz Bursa Barosu olarak hak mücadelesinde her alanda savaşıyoruz. Bugüne kadar avukat hakları başta olmak üzere kadın hakları, çocuk hakları, insan hakları, hayvan hakları, işçi hakları, engelli hakları, tüketici hakları gibi her alanda mücadele verdik. Vermeye de devam edeceğiz. Çünkü hak mücadelesi bir hukukçunun en temel mücadelesidir!

Hukuk ile yasa bazen çatışabilir. Söz konusu teklifin yasalaşması halinde de maalesef bunu yaşayacağız. Aslında insan haklarını, çocuk haklarını, hayvan haklarını beraber savunabilecekken şuan bu hakları yarıştıran karşı karşıya getiren vekiller, insanlar çok yanlış yoldalar. Çünkü hak mücadelesi ayrı ayrı yürütülmez. Yaşam hakkını savunan kimse insandan başka bir canlının öldürülmesini savunmaz. Savunmamalıdır!

Bu teklif sokakta kediler de dahil hiç evcil hayvan bırakmamak adına hazırlanmış, hayvanları öldürmeyi meşrulaştıracak, bilimden uzak, toplum vicdanını derinden sarsacak bir teklif! Uluslararası yasa yapma tekniğine tamamen aykırı olarak meclise sunulacak düzenlemeyi kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz!

Mevcut kanun yetersiz kaldı ve kısırlaştırma bugüne kadar denendi ancak çözüm olmadı diyorlar. Hayvanlar bir halk sağlığı ve güvenlik tehdidi oluşturuyor diyorlar. Hayır mevcut kanun uygulanmadı! 2004 yılından beri yetkili kurumlar görevini gereği gibi ifa etmediği için bugün bu sorunları yaşıyoruz.

Sahipsiz hayvan popülasyonu sebebiyle artan kuduz vakalarının, zoonoz hastalıkların arttığı iddia ediliyor. 2013-2023 yıllarında yani 10 yılda toplamda 22 adet insanda kuduz vakası tespit edilmiştir. Uzman doktorlar, ülkemizde yılda ortalama 1-2 insanda kuduz vakası tespit edildiğini, bu sebeple kuduz riski artıyor denilemeyeceğini, 2008 yılından beri aşağı yukarı hep aynı sayıda kuduz vakası görüldüğünü, farkındalık arttığı için, sağlık merkezlerine başvuran kuduz riskli temas sayısının arttığını söylüyorlar. Yani diyorlar ki kuduz vakası artmadı! Hastaneye başvurular arttı! Yani insanlar bilinçlendi, bir hayvan ısırınca ya da tırmalayınca hastaneye gitmeye başladılar diyor uzmanlar!

Son yıllarda medyada “saldırgan başıboş köpek çeteleri” başlıklı haberler bilinçli olarak pompalanmıştır. Algı yaratılmıştır. Bazen farklı ülkelerden görüntüler yayınlanmış, bazen montaj videolar yayınlanmış, bazen de olaylar çarpıtılmıştır!

Turistler ülkemize gelmek istemiyor diyorlar. Yabancı ülkelerde bizim hayvan sevgimize özenilmekteyken bu düzenleme ülkemizi yabancı ülkelere kötü gösterecek, işte o zaman itibarımız zedelenecektir. Milyonlarca hayvanın öldürülmesi emin olun özellikle Avrupa ve Amerika’da tepki çekecektir. Biran önce bu yanlıştan dönülmesi gerekmektedir.

Sokaklarımız hayvanlar sebebi ile güvensiz değildir. Sokaklarda uyuşturucu satılmakta, gençlerimiz zehirlenmektedir. İstismarcılar sokaklarda cirit atmaktadır. Kadınlar sokaklarda öldürülmektedir. Resmi verilere baktığımızda sokaklardaki hayvan saldırıları bu tehlikelerin yüzde birini bile oluşturmamaktadır. O yüzden sokaklar hayvanlar yüzünden tehlikede değildir.

Nitekim kamuoyunda büyük infial yaratan Bursa’da otomobilde öz kızına cinsel istismarda bulunurken yakalanan baba tahliye edilirken de çocukları düşündüğünü iddia eden, hayvanların öldürülmesi için uğraşan bu insanlar maalesef yoktular. Bu davanın ilk duruşmasında da yoktular. Çocukları savunduğumuz, korumaya çalıştığımız hiçbir olayda bu sözde çocuk hakları savunucuları destek olmadılar. Çocuk hakları alanında çalışan gerçek hak savunucuları zaten hem çocuklar için uğraşıyor hem de hayvanların öldürülmesine karşı olduklarını her defasında dile getiriyor. Daha bugün mevsimlik tarım işçisi olan 15 yaşında bir çocuğun vefat ettiğini öğrendik. Çok üzgünüz. Bizim çocuklarımızı önce istismardan korumamız lazım. Çocuk işçiliği bu ülkede sona erdirmemiz lazım. Sokaklarda çalıştırılan çocuklarımızı kurtarmamız lazım. Onlara güzel bir gelecek sunmamız lazım.

FIRTINANIN UÇURDUĞU ÇELİK ARACA SAPLANDI FIRTINANIN UÇURDUĞU ÇELİK ARACA SAPLANDI

Ülkemizde mevcutta yaklaşık 105 bin hayvan kapasiteli 322 adet hayvan bakımevi bulunduğu ve yaklaşık 4 milyon sahipsiz köpek olduğunun tahmin edildiği belirtilmiştir. Bu açıklamaya göre belde belediyeleri dışında 1003 belediye olan ülkemizde maalesef yalnızca 322 adet hayvan bakımevi bulunmaktadır. Bu teklifle yerel yönetimlere bakımevi kurmak için 2028e kadar süre verilmiştir! Yani 2024 yılı sonunda bitecek olan süre yine uzatılmıştır! Ancak teklifteki ötenazi maddesi, yerel yönetimlere hayvanları toplamadıkları taktirde ceza öngören madde yayım tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu süreçte bakımevi olmayan yerel yönetimler topladıkları hayvanları nereye koyacak! Böylesine boşluk dolu ve hak ihlali yaratacak uygulamalara yol açabilecek maddeler içeren bu yasa değişikliğini kabul edemeyiz. Biliyoruz ki yumuşatılmış tabiri ile ötenazi yani öldürme yetkisi alan bazı yerel yönetimler hayvanları zaman kaybetmeden, bakımevi kurmadan katledecektir.  

Yaban hayatı uzmanları, biyologlar, insan hekimleri, veteriner hekimler bir sürü çözüm sunuyor! Öldürmeyin başka yolu var diyorlar!  Neden öldürme tercih ediliyor inanın biz hukukçular olarak da vicdanlı insanlar olarak da anlayamıyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü’nün, kırsalı bol ve şehir merkeziyle iç içe olan ülkelerde, gerek ekolojik denge gerekse insan ve çevre sağlığı açısından yaban hayatı ve insanlar arasında bariyer olan sokak hayvanlarının yok edilmesinin, yaban hayatının şehirlere kayması ve ekolojik dengenin bozulmasına yol açacağını öngören görüşleri göz ardı edilemez! Akla, mantığa, bilime ve vicdana uymayan bu teklif derhal geri çekilmelidir!  

Bu teklifin bu şekilde yasalaşması halinde ülkemiz tarihinde görülmemiş bir hayvan katliamı yaşanacaktır! Sokaklarda vicdanlı insanlar hayvanları korumaya çalışırken gerek hayvan sevmeyen insanlar gerek yetkililer tarafından şiddet görecektir! Kaos yaşanacaktır! Toplum barışının bozulmaması adına bu teklifin derhal geri çekilmesi gerekmektedir.

Kabul etmiyoruz! Yine söylüyoruz çözüm basit! Üretimi durdurun! Kırsaldan başlayarak kısırlaştırın! Sokağa terki önleyin! Sahiplendirmeyi teşvik edin! Görevini yapmayanları cezalandırın! Halkı bilinçlendirin! Çocukları eğitin! Çözüme uzmanları katın! Halkın sesini dinleyin! Yoksa bu ülkede bir katliam olacak ve vicdanlarınız uzun yıllar sızlayacaktır!

Uluslararası olarak da kabul edilen yasa yapma tekniğine aykırı olarak meclise getirilen bu yasa teklifi Anayasa’ya da aykırıdır. Uzmanlar sürece dahil edilerek bilimsel metotlarla bu sorunu çözmek mümkündür. Tekrar tüm vekillerimize sesleniyoruz. Milyonlarca hayvanın yaşam hakkını ihlal edecek bu yasa teklifi derhal geri çekilmelidir. Yasa teklifinin genel kuruldan geçmesi halinde de gerekli mekanizmaları hayata geçirerek hukuki anlamda savaşacak ve tüm yaşam hakkı savunucularının yanında olacağız.

Basına ve kamuoyuna saygılarımızla."