Nesilden nesile aktarmaktır asıl mesele... Nice 30 Ağustos’lara

Türk İstiklal Harbi’nin dönüm noktası, vatanından kovulmak istenen bir halkın yek vücut olmasında etken, birlik olan bu milletin vatanını işgalcilerden kurtarması ile özgür ve bağımsız yaşama isteğinin fiziki mücadelesinin tezahürü ve nişanlarından biridir Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesi…
 

26 Ağustos 1922’de başlayan 30 Ağustos 1922 gününe kadar beş gün beş gece devam eden Büyük Taarruz, bu aziz milletin evlatlarının kesin zaferi ile sonuçlanmıştır.

Klasik tarihsel gelişiminden, nasıl olup bittiği, neler olduğu ve en çok ta bize ne bıraktığıdır her zaferin her olayın her senei devriyesinde asıl mesele. Şanlı tarihimizden bu yana kazandığımız hangi zaferi içten içe anlamış, tecrübe edinmiş hayatımıza uygulamış durumdayız?

Kazandığımız başarısızlıkların ne kadarından ne dersler almışız birazda bu aklıma takılır bazen. Kutlamalar, resepsiyonlar, farkındalık etkinlikleri elbette olmalı, dosta düşmana unutturmamak adına yaşamalıyız o kutlu günleri bununla birlikte tarihin kırılma noktalarından önemli bir günü hatta günleri nesillerimize iyi anlatmalıyız. Tarihimizi özümsetemediğimiz takdirde,  tarihini yazmış bir millete başka milletlerin tarihini okuturlar zamanı gelince.
Anadolu’ya ilk ayak bastığımız günden bu yana, örneğin 1071 dediğimizde ne hissediyoruz? Evlatlarımız ne kadarını biliyor?  I. Kosova Muharebesi dediğimizde zihnimizde ne canlanıyor? 1453 Fetih deyince o huzuru buluyor muyuz?  Mercidabık, Ridaniye ve çok daha fazlası bize ne ifade ediyor? Çanakkale Zaferi, Büyük Taarruz ve niceleri tüylerimizi diken diken edip, bizi duygulandırıyor mu?

Demem o ki Çanakkale’yi, Sakarya’yı, Dumlupınar’ı, Büyük Taarruz’u anlamak tarihimizi anlamaktan geçer. Bu yolda vatanını davası bilip şehit olan gazi olan o güzel insanların halet-i ruhiyesini, yaşantısını anlamaktan geçer. Her şehit mezarında bir şehitle birlikte şanlı şerefli temiz bir tarih yatıyor. 30 Ağustos ruhu bin yıl önce Kudüs’tü, Fatih ile ‘Fetih’ti, Sultan Selim ile Hadimü’l Haremeyn’di. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte bağımsızlıktı, hürriyetti.  Velhasıl zaferlere aşık olan bu milletin 30 Ağustos’larına  birliğe dirliğe olan aşkı  hiç bitmedi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, bu vatanı bize yurt yapan, adımladığımız bu toprakların her karışını kanları ile kazanan tüm şehitlerimizi gazilerimizi Rahmet minnet ve şükranla bir kez daha anıyoruz.

    Yiğit düştüğü yerden kalkar misali tarihimizle, zaferlerimiz ile 30 Ağustos’larımız ile gerçek manada buluşmak hissetmek ve geleceğe doğru şekilde aktarmaktır asıl mesele.

Bu kutlu günleri yaşamak, yaşatmak, bin yıllara yaymak temennisi ile kalın sağlıcakla.