PARANIN YERİNİ ALTIN MI ALACAK ?

Ticarette Lidyalıların ilk parayı icadından bu yana önemi ve değerini hiçbir zaman kaybetmeyen ‘Altın’ın tarihsel süreci dünya ekonomisinin aslında en temelini oluşturuyor. Üzerinden yüz yıllar geçmesine rağmen hiçbir saniye bile önemini kaybetmeyen Altının tarihsel sürecine ve dünya ticaretinin yüzde 70’nin yapıldığı Amerikan Doları’nın tarihsel sürecini yakından inceleyelim.

Jeopolitik konum ile birlikte ülkelerin ticaret, üretim hacmi, maden kaynakları ülkelerin ekonomik refah düzeyini belirleyen en temel unsurlardır. M.Ö 7. yüzyılda dünyadaki ilk sikkenin darp edildiği bereketli Anadolu toprakları,  üretim hacmi ve jeopolitik konumu ile birlikte en önemli ticari merkezlerden biri olma ünvanını günümüzde de sürdürmektedir.

Lidyalıların değerli metal pulların üzerine güçlerini simgeleyen damga ve figürleri darp etmesiyle para, yeryüzünde ilk olarak Batı Anadolu’da kullanılmaya başlanmıştır.

ALTIN VE GÜMÜŞLE İLK PARA İCAT EDİLDİ

İlk sikkeler elektron denilen, doğada altın ve gümüş karışımı olarak bulunan bir metalden basılmıştı. Tarihlendirilebilen ilk sikkeler Efes Artemis Tapınağı’nın temellerinde bulunmuştu. Tapınağın M.Ö.560 yılında Lidya Kralı Krezus zamanında yaptırıldığı biliniyor. Bu kaynakla, Lidyalılar takas aracı olarak altın ve gümüş karışımı metalden parayı bulan millet olarak adlandırıldılar.

Osmanlı İmparatorluğu sikkelerini ancak geniş bir kapsamda tanıtabilmek mümkün. Osmanlı İmparatorluğu’nda 36 padişah vardır ancak sikkeler işin içine girince fetret dönemindeki padişahların oğulları da dahil ettiğimizde bugün yüz yirminin üzerinde bilinen Osmanlı darphanesi vardır.

OSMANLI’DA ‘ALTIN’ PARA BİRİMİ OLARAK KULLANILDI

Kağıt para öncesinde sikkeler altın, gümüş, tunç, bakır ve pirinç metallerden yapılırdı. Osmanlı İmparatorluğunda da Akçe gümüştendi. II.Mahmud 1833’te 23 ayar yirmilik altın para bastırdı. Yirmilik altın yabancılarla yapılan takaslarda alışverişlerde esas kabul edilirdi.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Fatih Sultan Mehmet’ten başlamak üzere paranın içindeki kıymetli maden oranı düşürüldü. Kötü para iyi parayı kovar. Paranın içindeki kıymetli maden azaltılınca, herkes kıymetli madeni daha çok olan parayı sandığında tutar, daha düşük olanı yani kötü parayı kullanırdı.

İlk altın Osmanlı sikkesi yani ‘Sultani’ , Fatih Sultan Mehmet iktidarının sonlarına doğru basılmıştır.3 buçuk gram ağırlığında basılan bu sikkenin zaten 170 yıldır Osmanlı topraklarında kullanılan Venedik altın sikkeleri ile aynı gramda basılmış olmasından daha doğal bir şey olamazdı.

AMERİKA VE AVRUPA’DA ALTIN STANDARTI

İngiltere’de 1914 yılından önce 1 sterlin değerinde altın para vardı. Kağıt paradan sonra 19.yy başlarından, 1.Dünya Savaşı’nın sonlarına kadar Amerika ve Avrupa’da banknotun bağlı olduğu altın standartı uygulandı. Bu sistemin bir diğer adı tek metal para sistemi olarak ta bilinmektedir.

TÜM PARA BİRİMLERİ DOLARA ENDEKSLENDİ

II.Dünya Savaşından sonra  daha sürdürülebilir  bir dünya para sistemine geçmek için 1944’de ABD Bretton Woods’da 44 ülkenin katılımı ile Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı düzenledi. Bu konferansta diğer üye ülke para birimleri ‘Dolar’a endekslendi. II.Dünya Savaşı’nın bitimiyle müttefikler birbirleriyle olan ticari ilişkilerini geliştirebilmek için piyasadaki bütün paraları altına sabitlemişler ve sahip oldukları altın rezervi kadar banknot basmakla yükümlü oldukları konusunda anlaşmışlardır. Dolar ise altına bağlandı. Yani 1 Ons Altın 35 dolar olacak şekilde sabitlendi.

1970’e gelinceye kadar ABD’nin dış açıkları büyüdü. Dolar-Altın konvertibilitesi konusunda güven sorunu doğdu. Dolardan altına kaçış, ABD’nin altın rezervleri üstünde baskı oluşturmaya başladı. 1971 yılına kadar altın dünya parası olarak işlem görmektedir. Altının bu kadar değerli olmasına rağmen para birimi olarak yerini Dolara bırakması Başkan Nixon dönemine rastlamaktadır.

1 ONS ALTIN 70 DOLARA ÇIKTI

Bu sistem Vietnam Savaşı’na kadar problemsiz sürmüştür. Ancak ABD’nin Uzak Doğu’da girdiği bu uzun savaş harcamaların armasına, altın rezervlerinin savaş harcamaları nedeniyle hızla erimesine ve altın kaynaklarının ekonominin durumuna değil, maden ocaklarındaki stoklara bağlı olması; ABD hükümetini karşılıksız dolar basmak zorunda bırakmıştır. Büyük bir üretim kapasitesine sahip olup bütün dünya piyasalarına mal ihraç eden diğer yandan harcamaları karşılamak için karşılıksız dolar basan ABD parasını %10 devalüe etmek zorunda kaldı. Böylece o dönem 1 ons altın 70 dolara kadar çıktı.

Nixon, doların altına çevrilebilirliğine son verdiğini, bundan sonra sattığı malların karşılığının kendisine dolar olarak ödenmesini istedi. Üstelik bu kararı tek başına alarak ABD’nin tam hegomanyası da bu tarihte başladı. Büyük ihracat rakamları diğer yandan ihraç ettiği piyasalar zaten dolara boğulmuştu. Bolluğun cazibesi ile kimsenin kasasındaki dolarları yakacak hali yoktu. Bugün ise Dünya merkez bankalarındaki rezervlerin yarısı dolardan oluşmaktadır ve dünya ticaretinin %70’i dolarla yapılır hale gelmiştir.

2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİ

2008 Küresel Finansal Krizinden sonra yatırımcılar Altını tekrar keşfetmeye başlamışlardır. Özellikle kriz sonrası FED ve ECB’nin uyguladığı genişletici para politikaları ile düşük faiz ortamı altındaki fiyat artışını hızlandırmıştır. Bankalar bedava para denilen bu ortamda reel sektörden ziyade emtialara ve sermaye piyasalarına akıttıkları para ile altına Ekim 2008’de başlayan ve 3 yıl süren bir ralli yaşatmıştır.

Yaşanan bu rallinin gerekçesi olarak; sıfır faiz ve genişletici para politikasının oluşturacağı enflasyonist ortama karşı en iyi koruma aracı olması fikri, sürekli değişen kurlara karşı geleneksel değer saklama aracı olarak görülmesi. Doların diğer para birimlerine göre değer kaybetmesinin altın fiyatlarını matematiksel olarak yükseltmesi yani altının fiyatının dolar bazlı olarak artması, altına yatırım yapan özellikle hedge fonların Spekülatif hareketleri ve manipülasyon olacak kadar artması, altının çıkarma maliyetlerinin enflasyon eklenerek 1100 dolar olarak yapılan hesaplamalar ileri sürülmüştür.

BUGÜN VE GELECEKTE ALTIN…

Bugün baktığımızda merkez bankaları ve altın konusu bu günlerde giderek ön plana çıkmaya başlıyor.

Oluşan bu pandemi sürecinde dünya ekonomileri yine aynı ekonomik senaryolarla karşı karşıya. Soğuk Savaş döneminde ülke merkez bankalarının kasalarında bulunan altın stokları, olası bir sıcak savaş durumunda gereken mal ve hizmetlerin satın alınabilmesi için ana kaynak niteliği taşımakta. Sıcak bir savaş eşiğinde, yaşamsal niteliği olan sanayi kollarının çalışabilmesi için ya da ordunun akaryakıt vb. ihtiyacının ithalatla karşılanması için dövize ihtiyacı var. Ödeme sisteminin bloke edilmesi durumunda ise tek araç kalıyor; ALTIN.

Bu pandemi sürecinde oluşturulan ve karşılıksız basılan paralarla bir şekilde üstesinden gelinen sorunlar sistemi tekrar eskiye mi döndürülüp Altın standardına mı oturtulacak yada ABD,  ‘Dolar’ın hegomanyasını mı devam ettirecek? Yoksa  ABD, IMF üzerinden çıkaracağı yeni bir dünya parasını mı rezerv olarak sunacak?

Geçmişten geleceğe görüyoruz ki hayat hiçbir zaman statik değil dinamik bir şekilde ilerliyor. Ekonomi ve diğer konularla ilgili hiçbir şey eskisi gibi olmayabilir.