Hep kullandığımız bir cümle var; gelişen sanayi, gelişen teknoloji, gelişen insanlık… Evet her şeyin ilerlediği gibi insanlıkta gelişmekte. Her konuda bilinçli sorgulayıcı ve teknolojiyi kullanarak artık aynı zamanda; araştırmacı, tüketici, ne ve neyi ne kadar istediğinin farkında olan insan. Tabii bu bilinç ile beraber üretim noktalarında da beklentileri karşılamak adına firmalar, daha kaliteliyi üretmek isterken rekabet edebilmek için de daha ucuz, daha adetli üretime endekslenmektedir. Bu beklentiler doğrultusunda firmaların iç organları olan Ar-ge departmanları metod, kalite ve üretim birimleri kendi sektörlerinde ve bu sektörün piyasadaki konumlarını korumak adına sürekli iyileştirme ve geliştirme çalışmaları yapmaktadırlar.
İşte böyle son teknolojiye ayak uydurmuş, o günkü şartlarda gelişimini tamamlamış, işletmenin birinde büyük bir verimsizlik varmış; kullanılan teknoloji, çalışanların eğitimi, çalışma koşulları, her şey dört dörtlükmüş. Ama bir türlü üretim rakamlarında istenilen, beklenilen, verimlilik elde edilemiyormuş. İşletme sahibi yöneticilerinden sürekli, yapılan bunca yatırımın karşılığı olması gereken, üretim artışını beklerken, aksine bir grafik izleyen şablon ile karşılaşıyor ve öfke ile neden, neden diye bağırarak yöneticilerinden cevap istiyormuş. Fakat kimseden elle tutulur bir sonuç alamayan işletme sahibi, profesyonel destek almak için bu işlerde uzman kuruluşlardan birisi ile anlaşarak işletmesinde ki verimsizliğin nedenlerini bulmalarını ve yapılan yatırımların karşılığı olması gereken üretim artışının sağlanması talebinde bulunmuş. İlgili uzman firma hatıra sayılır bir ücret ile tüm yapılan iyileştirme çalışmalarını incelemiş, kurulan sistemlere, yapılan otomasyonlara bakmış. Kullanılan teknolojinin son sistem olduğu, beklenilen üretim artışlarının gerçekleşmemesi için hiçbir negatif unsurun bulunmadığı, konusunda işletme sahibine rapor vermiş. Rapor tamam ama beklenti, bilinenin rapor haline gelmesi değil, fiiliyatta uygulanabilir olması. Uzman firmanın hatıra sayılır ücretini de göz önünde bulunduran işletme sahibi, beklentinin derhal gerçekleştirilmesi hususunda kesin olarak direktiflerini vererek; ‘Size son bir ay veriyorum, bir ayın sonrasında, grafiklerde ve üretim adetlerinde artış görülecek, yoksa karışmam’ diyerek her şeye noktayı koymuş.
Telaş içerisinde hem yöneticiler hem de uzman firma yetkilileri, tekrar tekrar her şeyi gözden geçiriyor, ama bir türlü üretim adetlerindeki artışı sağlayamıyorlarmış, günler hızla ilerlemeye hatta yöneticiler ve uzman firma yetkilileri için haftalar gün gibi geçmeye başlamış. Son hafta içerisine girildiğinde, değişen bir şeyin olmadığını gören uzman firma yetkilileri son çare olarak, ‘Birde çalışanlara soralım bakalım, onlar ne diyecekler’ diyerek; herkesi tek tek odalarına çağırmaya başlamışlar. Onlarında fikirlerini sorarak, ‘Sizce yanlış olan nedir?’ demişler. Tabii herkesin bir fikri var, herkes kendince olan nedenleri söylemeye başlamış. İki üç gün içerisinde firma çalışanlarının büyük bir kısmı ile konuşularak, gerekli notlar alınmaya, dikkat edilmesi gereken konuların altı çizilmeye başlanmış. Odaya her girip çıkan çalışandan sonra, üretim hatlarında beklenilen verimliliğin gerçekleşmeye başladığını gören yöneticiler, uzman firma çalışanlarının yanlarına gelerek; ‘Tebrik ederiz üretim rakamlarında ciddi bir artış gerçekleşmekte nasıl başardınız?’ diyerek uzman firma çalışanlarını kutlamaya başlamışlar. Uzman firma çalışanları bir birlerine bakarak aslında daha hiçbir şey yapmadık sadece dinliyoruz dememek için kendilerini zor tutmuşlar. Üretim artışları hakkında bilgi alan işletme sahibi uzman firma yetkililerini yanına çağırarak, ‘Evet söyleyin bakalım neyi yanlış yapmışız? Eksik olan neydi? Tespitlerinizi benim ve yöneticilerim ile paylaşın ki bizde bilelim’ diye sormuş. Uzman firma yetkilileri kurulan sistem yapılan tüm yatırım doğru fakat atlanılan tek bir şey var oda çalışanlarınız ile aranızdaki iletişim. Biz son çare olarak çalışanlar ile konuşmaya başladığımızda çalışanlarınızda kendilerine verilen değer ile sistemi çalıştırmaya başladı olan ve gerçekleşen tek şey çalışanlar ile iletişime geçmiş olmamız. Evet; iletişim, değer vermek, dinlemek, varlığın farkına varmak ve farkında olduğunu göstermek hiçbir para birimde karşılığı olmayan duygu. Bu yazımın sonunda da ne yapalım biliyor musunuz şimdi şöyle bir çevremize bakalım etrafımızdaki insanların ve etrafımızda olanların farkına varalım GEREKLİ HER ŞEYE GEREKTİĞİ DEĞERİ VERELİM ne fazla nede eksik ve yaşantımızın her noktasında işi ehline teslim edelim ne demiş MEVLANA CELALETTİN RUMİ, ‘Kunduracının önünde çiftçinin aletleri, Köpeğin önünde saman, eşeğin önünde kemik, bir şey ifade etmez.’