Biz askerlerimize kahraman diyoruz? Neden cesur diyoruz? Çocuklarımıza neden kına yakıp göndeririz askere? Vatan uğruna, Devlet uğruna, Millet uğruna canlarını hiçe saydıkları için değil mi? Geride bıraktıkları ana, baba, kardeş, eş, çocuk.. Her şeye rağmen duygularını bastırıp koşarlar cepheye...
Şimdi bir doktoru, bir hemşireyi düşünün, teknisyenleri, temizlik görevlisini, güvenliği ve tüm hastane çalışanlarını.. Hepsinin anası babası yok mu? Kardeşi, eşi.. Sokağa çıkamayıp evin altını üstüne getiren çocukları, sınava hazırlanan gençleri ve dahi kundakta olanları.. Geride bırakıp evdekileri, hastalığı ve ölümü hiçe sayıp koşmuyorlar mı hastaneye.. Cepheye.. Kimin için? Halkı, Milleti, Devleti için.. Tedirgin oluyorlar mı? Oluyoruz tabi.. Ama korkmuyoruz ölümden, hastalıktan.. Asıl korkumuz ne biliyor musunuz? Annemize, babamıza, eş ve çocuklarımıza hastalık götürmekten, onları hasta etmekten, onları kaybetmekten çok korkuyoruz.. Bir çoğumuz evini ayırdı, bazılarımız otellerde yatıp kalkıyor bu sebepten.
Arada ayrık otları görüyorum. Sağlıkçıları rencide eden. En çok ihtiyaçları olduğu zamanı anlamayıp cüzzamlı muamelesi yapanlar. Bu bozuk mizaçlı insanları Allah’a havale ediyoruz. Yok öyle maaşımızın iki katına üç katına çıktığı.. Düşmesin yeter diyoruz..
Sizin için hastanedeyiz, polikliniklerdeyiz, acillerdeyiz, yoğun bakımlardayız. Laboratuvarlarda sizin örneklerinizi çalışıyoruz, filmlerinizi çekiyoruz. Sizin için nöbet tutuyoruz, sizin için uyumuyoruz..
Kimimiz eşinden, kimimiz çocuklarından, kimimiz ana-babasından ayrı.. kimimizin gözleri dolar ilk hastasını kaybederken, kimimizin sesi titrer doktorların vefat haberini verirken.. Kimimiz Bilim Kurulu kararlarını savunur televizyonlarda, kimimiz immun plazma için çalışır, kimimiz aşı için.. Kimimiz temaslı olur karantinaya alınır, kimimiz hasta olur ilaçları benim üzerimde deneyin der.. Kimimiz yoğun bakımda, kimimiz mezarda..
Sizin için ölüyoruz..
Farkında mısınız?
Sağlıcakla kalın..