Peş peşe iki genel kültür yazısı yazdık. Biri Ayasofya diğeri haçlı zihniyeti ile alakalı. Bu makaleyi önceki iki konu ile zihninizde yoğurmanızı isterim.
Konumuz birlik.
2000’li yilların başında ABD dışişleri bakanı Condelezza Rice’ın Büyük Ortadoğu Projesi hakkında konuşurken Türkiye dahil 22 ülkenin sınırları değişecek dediği söyleniyordu. Tabi gerçek tam da bu değildi. Ilımlı islam adında Türkiye örnek gösterilerek Arap dünyasında değişim, seçimle gelecek ve daha kolay kontrol altında tutunabilecek liderler isteniyordu. Yani batı Ortadoğu’ya demokrasi getirecekti. Gerektiğinde de ülkeler bölünerek idare edilecekti. Türkiye’yi örnek göstermelerinin sebebi adeta emir eri gibi her söyleneni kayıtsız şartsız kabul eden ülke olmamızdır. Ayrıca Lozan antlaşmasının 100. Yalının gelmesi de yeni antlaşmalar yoluyla sınırlara müdahale edilebileceğinin göstergesi idi. Şimdi batının demokrasi vadettiği ülkelerde akan kanı ve çekilen acıları seyrediyoruz.
11 Eylül saldırılarından sonra Ortadoğu’ya müdahale bahanesi bulmuş olan ABD dizayn çabasını sahaya sürdü. Türkiye’den müdahale çok güvenli bir seçenekti. 1 Mart 2003’te Ak parti ve MHP’nin çoğunluğu parti kararı almadan ABD askerlerinin Türkiye’de konuşlanarak Irak’a müdahale isteğini reddediyordu. Bu görüş ABD askerlerinin güneydoğuyu işgal edeceği ve bir daha oradan çakmayacağız ile ilgiliydi. HDP kuzey Irak’a Türk Silahlı Kuvvetlerinin de girecek olması nedeniyle tasarıya red oyu vermesinin sebebi idi. CHP ise olaya ılımlı bakıyordu. Tabi bu konuda HDP dışında partilerin görüşleri net değildi.
1 Mart tezkeresinin reddi tam bir bağımsızlık hareketi(o zamanlar anlamasak da) idi. ABD bu hareket nedeniyle Türkiye’nin üstünü çizdi. Ortadoğu’da daha çok güveneceği müttefikler aradı. ABD ile aramız giderek açıldı. ABD teröristleri terörist gibi davranan devletleri müttefik edinerek Ortadoğu’ya müdahale kartını açtı. Amaç tüm Ortadoğu ve kuzey Afrika’nın haçlı müdahalesi ile Ortadoğu devletlerinin küçültülerek daha kuvvetsiz hale getirilmesi idi. Böylece daha kolay sömürülebilecekti. Bizim sınırlarımızın değiştirilmek istenmesi yeni bir konu değildi elbette. Olaylar Türkiye’nin ummadıkları gibi davranması ile istedikleri gibi gelişmedi. Evet haçlı seferleri Papalığın organize ettiği çok uluslu güçlerdi. Şimdi batılı devletler askeri teçhizat bakımından çok güçlü oldukları için her zaman birlik olmaya ihtiyaç duymuyorlar. Ancak haçlı zihniyeti ile doğunun( Asya, Afrika ve Güney Amerika da buna dahil) zenginliklerini sömürmeye devam ediyorlar.
Anadolu coğrafyasında batıya karşı galibiyetler hep Anadolu’da siyasi birliğin sağlanmasından sonra geldiğini biliriz. Osmanlı zamanında İstanbul’un fethi de böyle olmuştur, Selçuklu zamanında Anadolu’ya mührümüzü basan Miryakefalon savaşı da. Hemen hemen kurduğumuz bütün devletlerdeki yenilgilerimiz birliğimizin olmadığı, dağıldığı zamanlarda gerçekleşmiştir. Kıbrıs harekatındaki başarının en büyük payı tüm partilerin birlik içinde müdahaleye onay vermelerinden geçtiğini düşünüyorum. O yüzden devletin bekaasını ilgilendiren konularda ne pahasına olursa olsun bu siyasi birlik sağlanmalıdır.
Çok değil %50’nin biraz üstündeki birlik ile nelerin başarıldığını görüyoruz. Güçlü liderler etrafında sağlayacağımız birlik ile daha da gelişeceğiz. Son bölme ve işgal çabası olan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra uyanan milli bilinç birliğimizi pekiştirmektedir. Ayasofya’yı açabilmek bu gücün göstergesi. Bakın bu birlik yine ülkemizde savunma sanayinin geldiği noktaya da işaret eder. Savunma sanayi deyip geçmeyin. Ülkedeki hemen tüm endüstriyel gelişimin önünü açar. Yolun başında olduğumuzu unutmadan tek örnek vereyim: Tüm gelişmiş ülkeler solunum cihazı üretiminde kapasite artırımı yapamazken biz hemen hemen sıfırdan üretim bandı kurduk ve tüm ülkelerin toplam üretim sayısından daha fazla miktarda solunum cihazı ürettik, üretiyoruz. Savunma sanayi bu üretimde başat rol oynadı. Birlik olmazsanız bunları yapamazsınız. Yaptırmazlar..
Ülke içinde çekişelim ziyanı yok. Ayrıca demokrasinin gereği bu. Fikir zenginliği doğruyu gerçeğe uydurmamıza yardım eder. Ancak dışarıya karşı tek yumruk olabilirsek önümüz çok açık. Yarım yumrukken böyle isek gerisini siz düşünün…