YAYILIN ÇİMLERİN ÜZERİNE, ACELE EDİN

                                                                    

  Koca bir yıl bitmek üzere, 1945 Japon pasifiği ’nin sapsarı akşamları gibi, virüs denilen illetten hala kurtulabilmiş değiliz.2020 yılı hepimizin hafızalarında derin izler bırakacak bir yıl oldu. Her şeye muktedir Kadim dünya medeniyetimiz, görünmeyen bu düşmanı hala yok edebilmiş değil, Yunus’un tabiri ile “bir sinek bir kartalı vurdu yere”. Virüs, Volkanik patlamadan çıkan lavlar gibi, kıtaları işgal etmeye devam ediyor.

Virüsle yatıp virüsle kalkıyoruz. Bazı şeyleri epeyce uzun süre yapamayacağımız bir döneme girmek üzereyiz. Tüm alışkanlıklarımız değişmek üzere. Kendini çok güçlü, başarılı, her şeye muktedir, “Kadir’i Mutlak” gibi yeryüzünde dolaşan, alçak dağları ben yarattım diyen İnsanoğlu, kapalı kapılar ardında can korkusuyla, pısıp durmuş vaziyette. Üstüne üstlük, kepenkler indi, faturalar işliyor. Bir bedel ödeyeceğiz ama ne boyutta bilmiyoruz.

 Yazıyı kaleme aldığım dakikalarda TV kanalarında yeni tedbirler açıklanıyordu.

40 yıl düşünsek aklımıza gelmeyen tedbirler. Hafta sonları sokağa çıkmak yasak, hafta içi 9’dan sonra yasak, akrabalara gitmek yasak, akrabaların gelmesi yasak, taziyelere gitmek, cenazelere katılmak acı gününde dostunun yanında olmak yasak. Ölsen cenazene gelmeleri yasak. Maskeyi burun altına indirmek yasak, Farklı kutuplardaki mıknatıslar gibi, birbirimize dokunmamız yaklaşmamız yasak.

 Hastalıktan korunmamızın ön koşulu birbirimizden uzaklaşmamız. Toplumun selameti için bilim kurulunun bize dayattığı acı reçete bu.

 Mikro ölçekte birer devlet hapishanesi mantığı ile tasarlanan apartmanlarınızdan evlerinizden çıkmayın.

 İzole olun, hastalık geçene kadar burnunuzu dışarı çıkarmayın. Her sokağa çıkma yasağında nüfus sayımı varmış gibi hissederim ve hastalık her aklıma geldiğinde Nazım ın Japon balıkçısı aklıma takılıverir.

Denizde bir bulutun öldürdüğü
Japon balıkçısı genç bir adamdı
Dostlarından dinledim bu türküyü
Pasifik'te sapsarı bir akşamdı

Balık tuttuk yiyen ölür
Elimize değen ölür
Bu gemi bir kara tabut
Lumbarından giren ölür

Balık tuttuk yiyen ölür
Birden değil, ağır ağır
Etleri çürür, dağılır
Balık tuttuk yiyen ölür

Elimize değen ölür
Tuzla, güneşle yıkanan
Bu vefalı, bu çalışkan
Elimize değen ölür

Birden değil, ağır ağır
Etleri çürür, dağılır
Elimize değen ölür

Badem gözlüm, beni unut
Bu gemi bir kara tabut
Lumbarından giren ölür
Üstümüzden geçti bulut

Badem gözlüm beni unut
Boynuma sarılma, gülüm
Benden sana geçer ölüm
Badem gözlüm beni unut

Bu gemi bir kara tabut
Badem gözlüm beni unut
Çürük yumurtadan çürük
Benden yapacağın çocuk

Bu gemi bir kara tabut
Bu deniz bir ölü deniz
İnsanlar ey, neredesiniz?
Neredesiniz?

 Velhasıl…

Yayılın çimlerin üzerine…Acele edin…

Er veya geç…

Çimenler yayılacak üzerinize…

Sağlıkla ve neşeyle kalın…