Özellikle ülkemiz bazında tıp dünyasındaki en popüler hastalıklarda biri “bel fıtığı hastalığı” diyebiliriz. Her yaş grubundan, meslekten ve sosyo kültürel düzeyde insanın hayatının bir döneminde ya kendisinin ya çevresindekilerin yaşadığı ve aşina olduğu bir hastalıktır.
Aslında bel fıtığı bizden birisidir, sürekli bizimle hayatımızda ve çevremizde yaşanılır, konuşulur, anlatılır, tavsiyede bulunulur, tedaviler önerilir veya varlığına alışılıp birlikte yaşamayı öğrenilir.
Aslında burada anlaşılması gereken 'bel fıtığı' ile 'bel fıtığı hastalığının' birebir aynı durum olmadığının bilinmesidir. Özellikle 30’lu yaşlardan sonra ‘bel fıtığı görünümü’ radyolojik olarak yani çekilen MR görüntülerinde hemen hemen herkeste görülebilmektedir. Dolayısıyla insanlar bel ağrısı veya başka bir nedenden dolayı bel MR’ı çektirdiklerinde bel fıtığı görünümü olunca ben ‘bel fıtığı hastası oldum’ diye düşünmektedirler ve bunun için tedavi arayışı içine girmekte ve benim bel fıtığı hastalığım var psikolojisi içinde yaşamaktadırlar.
Eğer mevcut bel fıtığı görünümü kişide bir rahatsızlığa neden oluyorsa ki her zaman neden olmaz o zaman hastalık düzeyinde yaşanıyor demektir ve tedavi edilmesi gerekir ama kişide ağrı, uyuşukluk, yanma, keçelenme, güç kaybı gibi sinir fonksiyonlarını bozan bir durum yoksa sadece MR da fıtık görüntüsü var denip tedaviye gerek yoktur.
Bel ve / veya bacak ağrısı şikayeti olan hastalar beyin ve sinir cerrahisi hekimi tarafından değerlendirilir. Muayene edilip radyolojik tetkikleri yapıldıktan sonra bel fıtığı hastalığı mı, yoksa bel fıtığı görüntüsü mü olup olmadığına karar verilir.
Lütfen bu konudaki bu ayrımın bir uzman hekim tarafından yapılmadan, benim bel fıtığım var diyerek tedavi olma yollarına gidilmemelidir. Aksi takdirde hastalar sağlık açısından mevcut durumundan çok daha kötü durumlara gelebilirler.