Eğitim ve öğretim konusunu, ülkemiz içerisinde bütünsel olgular kapsamında değerlendirmemiz gerekmektedir. Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin sonuç anlamındaki tek başarı kriteri akademik kazanımlar değildir. 21yy. için özellikle gençlerin beşeri alanlarda geliştiği, kendini ifade edebilen ve küresel vatandaşlığa uygun bir birey haline dönüşmeleri, özgür ve demokratik fikirlerini sosyolojik boyutta sergileyebilmeleri, uluslararası başarı kriterleri olmuştur.

               Ülkemizde bireysel, aile ve toplumsal olarak odaklandığımız tek noktanın sınavda iyi başarı sırası elde etmek, istenilen bölüm, fakülte ve üniversitede eğitim görme isteği olduğu için bütünsel hedeflerden uzaklaşarak sadece kısır döngü içerisinde kalan süreçlere sebebiyet veren durumlarla karşı karşıya kalmaktayız. Bu durum mesleki anlamda,  iş koşulları açısından, öğrenci ve velilerin yaşadığı gelecek kaygısı maalesef ki böyle bir arayış ve yaşayış reflekslerini beraberinde getirmiştir. Gelecek kaygısı bizleri “Başarılı bir insan olmaktan ziyade değerli bir insan olma” prensibinden uzaklaştırmıştır. Kişisel değer kazanımları değil de odaklandığımız tek nokta yüksek puan almak, iyi bir sıralama içerisinde olmak, kazanmak, başarmak gibi eylemler üzerine olmuştur.

               Eğitimde eşitlik ve adalet birbirinden çok farklı kavramlardır. Herkese eşit davranış ve tutumlar sergilemeniz, adaletli olduğunuz anlamına gelmez. Farklı farklı seviyelerde yer alan veya orijinal keşfedilmemiş yeteneklere sahip olan öğrencilere aynı eğitimi değil, yetenek tespitlerini iyi belirleyip, ihtiyaca ve kazanımlara uygun eğitim anlayışının olması sizleri sistemsel ve hakkaniyet açısından ileriye götürecektir. Liselere geçiş sınavı sonrasında, belirli bir puan kriterini sağlayarak fen lisesi, Anadolu liseleri, proje odaklı liselerde eğitim gören veya kurumsallığını tamamlamış akademik ve sosyal alanda önemli başarılar elde eden özel kolejlerdeki öğrencilerin açık liseye geçişle ilgili tercihleri düşüktür. Bu öğrencilerin eğitim - öğretim alanı içerisindeki; ders, etüt ve okul bünyesindeki nitelikli  takviye kurslarındaki kazanımları  beklentilerine fazlasıyla cevap vermektedir.

               Zorunlu olarak adrese dayalı liselerde ve mesleki teknik eğitim veren tüm okullarımızda,  kontenjan ve talep artışı bazı illerimizdeki okullarda ikili eğitime bile dönüşü sağlamıştır. Öğretmen branş kadrolarında yetersizlik olan okulların ücretli öğretmenlik uygulamasından yararlanması, verimlilik ve aidiyet konusunda sıkıntıların oluşmasını sağlamıştır. Bu durumda öğrenciler, zamanı etkin kullanma, daha verimli bir ders çalışma stratejisi oluşturmak adına açık liseye geçiş tercihlerini kullanmaktadırlar. Örgün eğitimden açık liseye geçiş; zamanını etkin kullanmak isteyen öz disiplinini, kişisel öz planlamasını en faydalı şekilde kurgulayan öğrencilerde başarılı olabilir. Aksi takdirde boş zamanın vermiş olduğu yalnızlık ve rahatlık tuzağı, öğrenciyi hedeflerinden uzaklaştıran, stres ve kaygı yaratan bir süreç içerisine de itebilir. Bu olumsuzluklarla karşılaşmamak için öğrenci veli işbirliğinin sağlanması ve mutlaka etkili rehberlik desteğinin alınması gerekmektedir.