Bu vakalarla karşılaştığımda nasıl yüreğimin yandığını, nasıl üzüldügimi anlatacak kelimeler bulamıyorum. Evet, bu sabah…
Yine aşı reddi, yine doğumda uyguladığımız K vitamini reddi, yine tarama testlerinin reddi… Geçen haftalarda K vitamini eksikliğinden dolayı diye tahmin ettiğimiz bir bebek ölümümüz var. Bebek evde ölmüş. 20 günlükken. Boğmaca vakaları, kızamık vakaları… boğmaca hastalığına yakalanan çocuklar öksüre öksüre elimizin altından kayıp gidiyor. Kızamık vakaları arttı, salgını olacak diye korkuyoruz. Bu konuda gerekenleri yapamamanın da acziyetini yaşıyoruz. Hayretler içerisinde aşıyı reddeden ailelerin tutumlarını seyrediyoruz. Bu yazıyı da bebeğine aşı yapılmasını da, K vitamini yapılmasını da, tarama testleri yapılmasını da reddeden ailenin bebeğine beyin kanaması teşhisi koyulduğunun ertesinde yazıyorum. 40 günlük. Yaşatabilecek miyiz acaba? Sakat kalmasına mani olabilecek miyiz?
Bebeğin babasıyla konuşuyoruz, ikimizde ağlıyoruz. Soyledigim ise şu: Bu zamana kadar olanlar çocuk ihmaliydi, bundan sonra reddedeceğiniz her tedavi çocuk istismarına girer. Ve ben gereken tedbirleri alırım. Yandı yüreğimiz, parçalandı. Babayla beraber dövündük keşke yaptırsaydık hepsini diye.
Neye yarar şimdi?
Memnun musunuz aşı karşıtları? Mutlu musunuz ey Şarlatanlar..
Belki bir çocuk daha, bir bebek daha elimizin altından kayıp gidecek. Neye yaradı?