Yüz yıllar boyunca dünya üzerinde bilinen, düşünme ve düşündüklerini muhakeme etme yeteneğine sahip tek canlı insan oğludur. Bu üstün yetenek, onun var oluştan bugünümüze kadar geçen süreçte, bilinen en üst düzey canlı yapmakta, tarih sayfalarını karıştırdığımızda, özellikle yaşadığımız Covid-19 pandemi süreci ve daha önce yaşanan tüm hastalıklara bakıldığında, ilginç veriler ile karşılaşılmaktadır.
Bilinen en eski hastalıklar ile şöyle kısa bir yüz yıllar arası yolculuk yapalım. Tarihin meşhur tozlu sayfalarına bakalım, hastalıklardan, sadece insanların değil, hayvanlarında etkilendiği görülmektedir
En büyük hastalık Sığır Vebası 1877-1878 virüsün başlangıç noktası ASYA, ilk önce Avrupa’ya sonrasında da Anadolu’ya geliyor. Osmanlı döneminde devletin ekonomisine ve hayvancılığa büyük bir darbe olarak tarihte yerini alıyor. Sığır vebası sonrası alınan en güzel kararlardan biride 1762 yılında Lyon da açılan veterinerlik fakültesi denilebilir. Osmanlı’da ise 27 Nisan 1894 yılında Bursa’da insanlarda ve hayvanlarda görünen hastalıklar ile mücadele aşı ve serum geliştirmek için Bakteriyolojihane-i Şahane 1901 yılında ise yine Bursa’da hayvan hastalıklarını tespit ve tedavi için Bakteriyoloji-i Baytari kurulmuştur.
İnsanlık adına tarihte en eski bilinen kayıt altına alınmış salgın hastalıklar ise (MS 541-750) Jüstinyen Vebası hastalık İskenderiye’de başlamıştır. Doğu Roma imparatorluğunu etkisine altına almış ve dünya nüfusunun yarısına eşit olan 30 milyon ila 50 milyon insanı öldürdüğü düşünülmektedir. Ekonomik etkileri ticaretin durması imparatorluğun zayıflayarak toprak kaybına uğramasıdır.
(1347-1351) Kara Ölüm Hastalığın başlangıç noktası ASYA merkez ÇİN vücut üzerinde çıkan çıbanlar ile insanlar acı çekerek öldüler Avrupa’da 25 milyon insan Çin’de ise daha fazla sayıda insanın öldüğü bilinmekte Ekonomik etkileri ölümler çok olunca hayatta kalan insanların yaşam standartları arttı köleliğin düşüş başlangıcı olarak da bilinir ayrıca insanlarda önyargı oluşumu ve bir çok azınlığın katledilmesi ile sonuçlandı.
(15-17 Yüzyıllar ) Çiçek Hastalığı yaklaşık 3000 yıldır bilinen bir hastalık Amerika’da o zamanki nüfusun %90’nına yakın 20 milyon insanın canını aldı. Avrupalılar boşalan alanları kolonileştirdi ve Avrupalı işgalcilerin tarihini ve küresel ekonomiyi sonsuza dek değiştirdi. Modern kapitalizmin dönüm noktası olarak da kabul edilir.
(1817-1823) Kolera ilk kolera salgın başlangıç noktası HİNDİSTAN ve Ganj nehri yakınlarındaki köylerdir. Ganj Nehri’nde yapılan festivaller ve dini törenler hastalığı tetiklemektedir. Ganj Nehri normal girilebilecek su seviyesinden 500 kat daha kirlidir bu salgınla beraber kolerada yedi büyük salgın gerçekleşti milyonlarca insan öldü.
1961 yılında başlayan yedinci kolera salgını hala devam etmekte dünya genelinde yılda 1.3 milyon ile 4 milyon insan hastalanmaktadır. Ölüm sayısı 21.000 ila 143.000 olarak devam etmektedir. Hastalığın ilk görüldü 1817 yılından 37 yıl sonra 1854’de John Snow adında bir doktor Londra’nın Soho isimli bir mahallesinde bulunan su pompasını izole ederek salgının o dönemki hızını kesti. Fransa’da bulunduğum yıllarda Koleranın kalıcı etkilerini hissetmemek mümkün değildi. Yer altı kaynak sularına karşı olan ön yargıları hala devam etmektedir. Kolera salgını döneminde Fransa’da insanlar kuyu suyu ile kişisel temizliklerini bile yapmadılar ve her kesin bildiği üzere kirliliğin verdiği kokuyu bastırmak için parfüm sektörünün en hızlı geliştiği ülkedir.
(1918-1920) H1N1 İspanyol gribi (influenza) hastalık İspanya’da başladı fakat ilk vakalar ABD askeri kaplarında görüldü 500 milyon insana bulaştı. 50 milyon ile 100 milyon arası insanının ölümüne neden oldu. O dönem nüfusunun %5’i ne tekabül etmektedir. Salgından en çok etkilenenler 20 ila 40 yaş arası sağlıklı erkeklerdi. 1.Dünya savaşı ile birlikte Amerika’da erkek nüfusunda büyük bir kayıp ortaya çıktı. Bu virüs ile birlikte Amerika’da kadınlar seçme ve seçilme hakkına kavuştular. Ayrıca Samsun’a gitmeden önce Mustafa Kemal Atatürk’te İspanyol gribi olmuştur.
(1957) ASYA Gribi başlangıç noktası Çin’dir hastalığa 40 milyon insan yakalanmış ve 8000 kişi hayatını kaybetmiştir. Hastalık sürekli olarak mutasyona uğramakta günümüzde de hala devam etmektedir.
(1968-1970) H3N2 Hong Kong Gribi başlangıç noktası ASYA Hong Kong dünya çapında 1 milyon insanın ölümüne neden oldu 1957 Asya gribinin 10 yıl sonra tekrar ortaya çıktığına inanılmaktadır. Asya gribine benzerliği ile toplumda oluşan bağışıklık sayesinde en hafif geçen pandemiler arasında yer almaktadır.
(1981) HIV/AIDS başlangıç noktası Afrika ormanları… Cinsel yollar ve kan ile bulaşmaktadır. 75 milyon insana bulaştı. 32 milyon insan hastalıktan öldü. Bilinen bir tedavisi bulunmamakta ve günümüzde hastalık devam etmektedir. Geliştirilen ilaçlar sayesinde hastalık oldukça yavaşlatılmakta ve hastalığa yakalanan insanların yaşamı uzatılmaktadır.
(2002-2003) SARS veya diğer bilinen adı ile Akut Solunum Sendromu başlangıç noktası ASYA Çin’in Guangdong eyaleti 7 koronavirüsün birinden kaynaklanan bir hastalık. 8000 binden fazla insana bulaştı. 774 kişiyi öldürdü 2019 Koronavirüsünü inceleyen bilim insanları 2003 SARS virüsünün %86.9 oranında Covit19 ile aynı olduğunu keşfettiler.
(2009-2010) H1N1 Domuz Gribi hastalık ilk Meksika’da görülmüştür 60 milyon insana bulaşmış ve dünya genelinde 500.000 bin üzeri insanın ölümüne neden olmuştur. Kümes hayvanları ve domuzdan ortaya çıkmış. Kuş gribi ile insan vücudunda bulunan grip virüslerinin birleşmesi sonucu oluştuğu sanılmaktadır.
(2014-2016) EBOLA başlangıç noktası Gine 28.600 kişi enfekte oldu. 11.325 kişi hayatını kaybetti. Oranlardan da belli olduğu üzere oldukça ölümcül bir hastalık… Dünya üzerine yayılmadı. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde sınırlı kaldı. Kongo’da temasta bulunan 8 Amerikalıdan biri hayatını kaybetti. Bilinen bir tedavisi bulunmamaktadır.
Bilinen en büyük salgınları ve yarattığı yıkımları yazmaya çalıştım. Yukarıda adı geçen hastalıklar incelendiğinde görülmektedir ki; insanlığı en çok etkileyen üç büyük hastalık: Kolera, İspanyol Gribi ve Covid-19…
Tam 100 yıl ara ile insanlığı etkiliyor. Hastalıkların ortaya çıktıkları ülkelere bakıldığında gerek dini görüşleri ve yaşayışları, besin zincirlerindeki farklılıklar yaşanılan hastalıkların çoğalmasında ve hayat bulmasında ki etkileri bence tartışılmalı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da ciddi anlamda ele alınmalıdır. Yaşanılanlardan ders çıkarmak muhakeme etmek, başta da söylediğim gibi insanı insan yapan en büyük özelliktir. Yazımı Dostoyevski’nin güzel bir sözü ile sonlandırmak istiyorum
“İlk yapılan yanlış kaza, ikincisine hata, üçüncüsüne ise tercih denir.”