Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi Üzerine Bir Değerlendirme
CHP Ankara Milletvekili Deniz DEMİR’in, 30/10/2024 tarihli meclise sunmuş olduğu kanun teklifinde TCK 125 ( Hakaret) ve TCK 299 (Cumhurbaşkanına Hakaret ) suçlarının Türk Ceza Kanunundan çıkarılması teklifini meclise sundu.
Özellikle Cumhurbaşkanına hakaret suçunun kanundan çıkarılmasına ilişkin sunduğu gerekçede, Avrupa Birliği Komitesi Medyada Siyasi Tartışma Özgürlüğü Bildirisinde yer alan ‘’ifade özgürlüğü ‘’ kavramının işlendiği maddeleri öne çıkarırken,itibar zedelemesi ve hakarete dayalı haksız eylemler neticesinde verilecek tedbirlerin ve müeyyidelerin, daha önemli hakların zedelenmesine yol açacak düzeyde ve hapis cezasını gerektirecek eylemlerden olmadığını gerekçelendirmiştir.
Her ne kadar sayın Demir, teklifinde bilhassa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi boyutuna dikkat çekmişse, TCK 299 (Cumhurbaşkanına Hakaret ) suçunun gerekçesi Cumhurbaşkanın devleti temsil etmesidir. Cumhurbaşkanın kişiliğine yapılan hakaret bir nevi devlet kuvvetleri aleyhine bir cürüm niteliğinde olduğu kanun gerekçesinde belirtilmiştir.
Bu noktada, Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer devletin siyasal iktidar yapısıdır (Özek, Çetin, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10).Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır (Faruk Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino,1926 s. 198).
Ayrıca belirtmek gerekir ki, Cumhurbaşkanına hakaret suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan olmayıp resen soruşturulan suçlardandır. Ancak kamu davası yoluyla yargılamasının yapılması Adalet Bakanının “olur”una tabi kılınmıştır. Kovuşturmanın Adalet Bakanlığının “olur”una tabi kılınması söz konusu suçun takibinin şikayete bağlı olduğu anlamına gelmemektedir.
TCK 299 (Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu) Devlet Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar arasında düzenlenmektedir. Suçla korunan ve ihlal edilen hukuki değerin hali icabı ile, Basit Hakaret Suçunun TCK 125 (HAKARET) koruduğu hukuki değerin bir kotada eritilerek süzülmesi ve devamında yok edilmesi hiçbir hukuk sisteminde karşılığı olmayacak bir yaklaşım olacaktır. Basit Hakaret Suçunu düzenleyen TCK 125. Maddesinin koruduğu değer, anayasal haklardan biri olan şeref ve haysiyeti koruma hakkıdır. Bu iki suç tipinin aynı gerekçelerle kaldırılması gerektiğini savunmak oldukça yanlış bir yaklaşım olacaktır.
Sonuç olarak; işbu yukarıda bahsi geçen suçlara ilişkin hukuki değerlerin korunması vazifesi devlete aittir. Devlet yükümlülüklerini yerine getirmektedir. Bu nokta da devlet eleştirel sözlü açıklamaları cezalandırmamaktadır. Devlet, hakaret boyutundaki eylemleri cezalandırmaktadır. Belirtmek gerekir ki, iktidar eleştirilebilinir. Cumhurbaşkanı eleştirilebilinir fakat hakaret boyutunda hiçbir sözlü açıklamanın mağduru konumuna getirilmesi düşünülemez. Düşünenler de cezalandırılmayı hak etmektedir. Öyle ki, Cumhurbaşkanına hakaret suçu yalnızca şu anki Cumhurbaşkanımıza özel bir kanun değildir. Kanunun koruduğu hukuki değerin farkında olarak, basit hakaret suçu ile Cumhurbaşkanına Hakaret suçunu aynı kefeye koyup değerlendirme yapılması oldukça yanlıştır. Ve son olarak belirtmek gerekir ki, Avrupa ülkelerinin çoğunda Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası hapis cezasıdır. Bu noktada, Avrupa ülkeleriyle uyum içerisinde olduğumuzu da ifade etmek yanlış olmayacaktır.