Manevi güzelliklerle dolu olan Ramazan ayı müminler için bir rahmet ve mağfiret mevsimidir. Ramazan ayı, Allah Teâlâ’nın büyük bir ihsanıdır. Çünkü Ramazan ayı; Kur’an, oruç, iyilik ve güzellik ayıdır. Bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle değerlendiren mümin ebedi mutluluğun kapısını açar. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:                              
’Ramazan ayı gelince, cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulurlar.’’[1]İyi işler yapan mümine Cennet’in kapıları açılır, Cehennem ’in kapıları kapanır. Oruç sayesinde nefsine hâkim olup şeytana uymadığı için de şeytanın eli kolu bağlanmış ve etkisiz hale gelmiş olur.                     Ramazan ayı; orucu, iftarı, sahuru, teravihi, cemaatle dolan camileri, dinlenen vaazları ve okunan mukabeleleri ile kurtuluş ayıdır. Ramazan Allah rızasını kazanma ayıdır. Oruç, beş vakit namaz, teravih, dualar, zikir ve tesbihler, iftarlar, sahurlar, fitreler, sadakalar hepsi de birer sevap makinesi gibi işlerler.                     Ayrıca Ramazan’ı Dolu Dolu Yaşamaya Ruhen ve Kalben Niyet Etmek; yani mümin, niyetli bir Ramazan yaşamaya kararlı olmalıdır. Burada oruç tutmak için gerekli olan niyetten söz etmiyoruz. Merkezi Allah rızası olan bir niyeti kast ediyoruz.   Efendimiz(sav)                                                           “Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Herkese niyet ettiği şey vardır.’’[2] buyuruyor. O halde amelin gerçek değeri amel edenin niyetinde gizlidir. Mü ’minin niyeti amelinden hayırlıdır. Peygamber Efendimiz bir başka hadisinde; “Niyet ederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları affolunur.’’[3] müjdesini vermektedir. Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, orucun Allahü Teâlâ’nın emri olduğuna inanmak ve sevap beklemek lazımdır. Günün uzun olmasından ve oruç tutmanın güç olmasından şikâyet etmemek şarttır. Günün uzun olmasını, oruç tutmayanlar arasında güçlükle oruç tutmayı, fırsat ve ganimet bilmelidir. Oruçlu kimse oruca niyet ettiği gibi bu oruçla Allah’ın rızasını, rahmet ve mağfiretini de dilemelidir. O halde Ramazan’da niyetlerimizi sağlam tutmalıyız ki adetlerimiz ibadet olsun, ibadetlere dönüşsün. Ziyafetlerimiz, ziyaretlerimiz ibadet olsun.
’Nice oruç tutanlar vardır ki oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.’’[4] hadisi bu gerçeği vurgulamaktadır.  .
Ramazan-ı şerif Kur’an ayıdır;  kalplere nur, gönüllere şifa, müminlere rahmet ve bütün insanlara hidayet olan Kur’an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Öyle ki; ‘’O Ramazan ayı ki, Kur’an o ayda indirildi. Kur’an’ın bu ayda indirilmiş olmasının şerefine bu ay oruçla taçlandırılmış ve Müslümanlar için yılın aylarının en hayırlısı olmuştur. ‘’Kur’an bütün insanların kılavuzu, yol göstericisidir. İnsanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden  ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır’’[5]
Okunması bir ibadettir, her harfine bir hasene sevabı verilir.
‘’Kur’an-ı öğrenenler ve öğretenler mü’minlerin en hayırlılarıdır.’’[6] Kur’an-ı okumaktan maksat onu anlamak, onu anlamaktan maksat ise hükümlerini Tatbik etmektir. Cebrail (A.s) her yılı Ramazan ayında Sevgili Peygamberimizle buluşur, karşılıklı olarak birbirlerine Kur’an okurlardı.                                                     Ramazan-ı Şerif Oruç Ayıdır; Ramazan orucu Bakara suresinin 183-184. ayetlerinin inmesiyle hicretin 2. yılında Bedir Savaşı öncesinde Şaban ayında farz kılınmıştır. Orucun farz olduğu Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir. Kur’an-ı Kerimde;
’Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten (kötülüklerden ve haramlardan) sakınmanız için oruç tutmak, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.’’[7] Orucun kötülük ve haramlardan korunmak için farz kılındığının bildirilmesidir. İbadetin insanın kişisel ve sosyal hayatındaki yerini ve etkisini bildirmeye yöneliktir. Nitekim Yüce Allah, günde beş vakit kılınan namazın insanı hayâsızlık ve haramlardan alıkoyduğunu bildirmektedir.[8]  Aynı şekilde orucun da insanı haram ve kötülüklerden alıkoyması gerekir.
Oruç sevabı en çok olan ibadetlerden biridir. Peygamber Efendimiz; ‘’Ademoğlunun her ameline on katından yedi yüz katına kadar sevap verilir.’’ buyurmuş ve Yüce Allah bir hadisi kutside:  ‘’Oruç hariç, çünkü oruç benim içimdir, onun mükafatını da Ben vereceğim, oruç tutan kimse yemesini, içmesini ve şehvetini Benim için etmektedir.[9] 
Oruçlunun iki sevinci vardır; biri iftar ettiği zaman, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir” Allah’ın kitabında ve Peygamberimizin dilinde methedilen Ramazan , ilahi rahmet ve mağfiretin oluk oluk  aktığı bir aydır. Yapacağımız ibadetlerle Rabbimizin sonsuz rahmet ve merhametine ermek için bu ay büyük bir fırsattır.
Ramazan gecelerinin ihyasında en verimli ibadet Teravih Namazıdır. Peygamberimiz bu namazı kılmış ve ashabına da kılmalarını tavsiye etmiştir. Hz. Ömer döneminden sonra ise teravi namazı İslam’ın bir şiarı haline gelmiş ve Müslümanlar bunu devamlı kılmışlardır. Mümkün olduğu kadar teravih namazını camide ve cemaatle eda ederek Ramazan gecelerini değerlendirme gayreti içinde olmalıyız.
Kadir Gecesi; gecelerin en feyizlisi ve en bereketlisidir. Bu gece çok şerefli ve müstesna bir gecedir. Kur’an’ın ‘Kadir süresi’ buna tahsis edilmiştir. Kadir gecesi Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı bir gecedir. Ramazanın hangi gecesi olduğu konusunda birçok görüş ileri sürülmüştür. Âlimlerin çoğunluğunun görüşü, Ramazanın 27. Gecesi olduğu şeklindedir. Peygamberimiz(sav);’Siz Kadir gecesini Ramazanın son on günü içerisinde tek rakamlı gecelerde arayınız’’[10] buyurmuştur.                                                                                      Kadir gecesinin öyle bir anı vardır ki, o anda yapılan ibadet ve dualar kabul olur. Bu anı yakalayabilmek için gecenin bütününü tövbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Bunu yapamayanlar en azından yatsı ve teravih namazlarından sonra bir miktar dua etmelidirler.
İslam âlimlerinin büyüklerinden İmam-ı Rabbani Hazretleri buyurmuştur ki; Ramazan-ı şerif ayında yapılan nafile namaz, zikir, sadaka ve diğer bütün ibadetlere verilen sevaplar, başka aylarda yapılan farzlara verilen sevaplar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda, bir oruçluya iftar verenin günahları affolur, Cehennem ’den Azad olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı da hiç azalmaz.                                 Bu ayda, emri altında bulunanların işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren amirler de af olurlar; Cehennemden Azad olurlar. Resulullah, bu ayda, esirleri Azad eder, kendisinden istenilen her şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene, bu işleri yapmak nasip olur.

Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer. Bu ayı fırsat bilmelidir. Elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü Teâlâ’nın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.’’
Fırsatı Kaçırmamalı; Bu ayı ahreti kazanmak için fırsat bilip, elden geldiği kadar ibadet etmeli, Allahü Teâlâ’nın razı olduğu işleri yapmalıdır. Allahü Teâlâ’nın gazabına sebep olabilecek bütün kötülüklerden, haramlardan sakınmak, iman, ibadet bilgilerini, haramları öğrenmek, kul haklarından sakınmak, varsa helalleşmek, günahlardan tövbe etmek lazımdır.
Her şeyden önce, itikadı düzeltmelidir. Ehli Sünnet alimlerinin bildirdikleri itikadı öğrenmek ve buna göre inanmak lazımdır. İtikat düzgün olmazsa, tutulan oruçların, yapılan diğer ibadetlerin bir fa idesi olmaz. Çünkü itikadı bozuk olanların, muhakkak Cehenneme gidecekleri hadis-i şerifte bildirilmiştir. Bunun için, Ehli Sünnet alimlerinin yazdıkları ilmihal kitaplarını alıp okumalı, doğru imanı öğrenmeli, ibadetleri yapmalı, haramlardan sakınmalıdır.
Allahü Teâlâ, şartlarına uygun yapılan tövbeleri kabul edeceğini vadetmiştir. Böyle mübarek günleri, ayları fırsat bilip, çok çok tövbe-istiğfar etmeli, affedilmek için, Cenabı Hakk’a yalvarmalıdır. Sonra ibadetleri, haram ve helal olanları öğrenmeli ve bunlara göre ibadet yapmaya çalışmalıdır. Kıymetli zamanlarda bu bilgileri okumak, öğrenmek, nafile namazlardan ve diğer bütün nafile ibadetlerden çok daha kıymetlidir. Ramazan-ı şerif yardımlaşma ayıdır. ‘’Komşusu aç iken, müminin tok dolaşması yakışık almaz.’’[11] Oruç fakirlere karşı yardım duygusunu geliştirir. Ramazan ayı boyunca aç ve susuz kalan insan, Allah’ın ihsan ettiği sayısız nimetlerin kadrini bilir, O’na şükreder, açlığın ne demek olduğunu anlamak suretiyle de bunu devamlı tadan fakirlere yardım ellerini uzatır.                                             ’Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulma ayıdır’’ diyen Peygamber Efendimiz (sav) ‘’Ramazan ayında dört şeyi çok yapın. Bunlardan ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz. Diğer ikisine ise sizin ihtiyacınız var. Rabbinizi razı edeceğiniz şeyler; kelime-i şehadet ve tövbe-i istiğfardır. Sizin muhtaç olduğunuz iki şey ise; Allahü Teâlâ’dan Cennet’i istemek ve Cehennem ateşinden O’na sığınmaktır. ’buyurmuştur.
        
Bir de bu gecelere özel bir dua tavsiye edilir Peygamberimizden. O da şöyledir: Hz. Aişe validemiz Peygamber Efendimiz (sav) “Ey Allah’ın Rasülü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu anlarsam o gece nasıl dua edeyim?” diye sorunca Peygamber Efendimiz (sav) “şu duayı oku” buyurdu:
                                                                          
“Allah’ım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.” [12] Netice olarak; ayların sultanı olan Ramazan Kur’an, oruç, sabır, yardımlaşma, dayanışma, rahmet, bereket, af ve mağfiret ayıdır. Bu ayı manevi kazancımızın en yüksek olduğu bir ay olarak değerlendirmeliyiz.
Hz Allah, Ramazan ayı vesilesiyle bize mademki daha farklı bir muamelede bulunmaktadır. O halde biz de Rabbimize karşı, bu ayda diğer aylardan daha çok ibadet ve güzel ameller işleyerek yaklaşmalıyız.
Ramazan yıllık ruh bakımıdır. İnsan bu yolculuğun sonunda, kendisiyle buluşacak, tanışacak ve barışacaktır. Kendisiyle barışık olan hiç kuşkusuz, Hakikatle barışık olur. Kendisiyle  kavgalı olan. Başta Cenabı Hak olmak üzere, hakikatle, insanlıkla kavgalı olur Oruçlarımız, uçsuz bucaksız bir rahmet,            
Teravihlerimiz sonsuz bir fazilet, İftar ve sahurlarımız ebedi bir mağfiret vesilesi olsun Rabbim! Tutacağımız oruçları kabul buyursun. ( Âmin! )  
[1] Buhari, Savm, 5, II, 227 [2] Buhari, Kitab’u Bedu’l Vahyi, s.65 h. 1/1 [3] Buhari, İman 28. II, 228; Müslim, Salatü’l-Müsafirin, 13. II, 523.                       [4] İbn Mace, Savm, 21,  I, 539[5] Bakara,2/185 [6] Buhari, Fezailü’l-Kur’an, 21 [7] Bakara,2/183 [8] Ankebut, 29/45 [9]Buhari, savm, 2 , II , 226, Müslim, Sıyam,163 I,807 [10] Buhari, Fadlu Leyleti’l Kadr 5, Müslim, Sıyam 21 [11] Ahmed b. Hanbel, I, 55 13 Tirmizi, Daavat, 84