“Doğrusu Biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (KADİR,1–5)
Kur’an-ı Kerim'in ifadesiyle “Kadir Gecesi”; “kandil geceleri” denilen ve İslâm tarihinde bereketli zaman dilimleri olarak çeşitli ibadetlerle ihya edilen, gecelerden biri ve en önemlisidir. Müfessirler bu surenin, “Biz onu Kadir gecesinde indirdik” ayetindeki “O” zamiriyle, Kur’an’ın kast edildiği hususunda ittifak etmişlerdir.
Ayrıca “Biz onu indirdik” ifadesi “tamamını indirdik” manasına geldiği gibi, “indirmeye başladık” manasına da gelmektedir. İslâm âlimlerinin çoğu, ayette “peyderpey indirdik” anlamındaki (nezzelna) yerine, “indirdik” anlamındaki (enzelna) fiilinin kullanılmasını gerekçe göstererek, burada Kur'an'ın tamamının ulûhiyet makamından dünya semasına indirilmesinin mevzu bahis edildiğini ileri sürmüşlerdir. Bazıları ise bu ayetle, doğrudan Peygamberimiz (sav)’e gelen Alak suresinin ilk ayetlerinin kastedildiği kanaatindedirler. Her iki yoruma göre de mevzu bahis zaman diliminin, Kur’an-ı Kerim’in indirilişine sahne olduğu ve bu hadiseyle, bu gecenin büyük bir değer ve şeref kazandığı için bu surede ona (leyletü’l-kadr) denildiği ifade edilmektedir.
Çünkü zaman ve mekânlar; kendilerinde meydana gelen mühim hadiseler sebebiyle değer kazanırlar. Kadir gecesini bu derece değerli kılan da Kur’an-ı Kerim’in bu gece indirilmeye başlanmış olmasıdır. Ayette geçen “KADR” kelimesi SÖZLÜKTE; “güç, kudret, hüküm, takdir, şeref, mertebe, ululuk ve tazyik” gibi manalara gelmektedir. Şeref ve ululuk anlamı; bu gecenin bin aydan daha şerefli ve daha büyük olduğunu bildirmek içindir. Özellikle Kur'an’ın bu gecede indirilmesinin, geceyi şereflendirdiğini ve kadrini yücelttiğini ifade etmek üzere ona bu isim verilmiştir.
Kadir gecesine, hüküm ve takdir gecesi de denir ki, Duhan suresinde, “Kur’an-ı Kerim’in indirildiği, büyük işlerin belirlenip hükme bağlandığının ifade edildiği gece buna işaret eder. Ancak Kur’an-ı Kerim hadiselere göre yirmi üç küsur senede indiğine göre, Kadir gecesinde indirilmesi, topluca dünya semasına indirilmesi demektir. Tazyik manasına gelmesi ise; o gece meleklerin inmesi ile yeryüzünde büyük bir izdiham ve sıkışmanın olmasındandır. Bu, ayrıca sonu kurtuluş olan büyük ve şerefli gelişmelerin, büyük şiddet ve baskılar neticesinde olabileceğini de gösterir. Kadir gecesinde bu üç manada da vardır ve “Kadir Gecesi” tabirinin surede üç yerde tekrarlanması buna işaret ediyor olabilir.
“Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin!” mealindeki 2. ayetini açıklayan sonraki ayetlerde; onun zamanının belirtilmesi yerine bu gecenin önemi, özellikleri, insanlar için hayır ve bereketi üzerinde durulmuş; gecenin feyiz ve bereketini yakalama gayretini insanlara telkin etmek için de kesin olarak hangi gecede olduğu açıklanmamıştır. Böylece bu gecenin manevî bereketlerinden istifade etmek isteyen Müslümanlar, hemen hemen Ramazan’ın her gecesini Kadir gecesiymiş gibi değerlendirmeye çalışacaklardır. Bu da onların çok hayır kazanmalarına vesile olacaktır.
Yine bu gizliliğin insanların o gecede kazanacakları sevaplara güvenip, diğer zamanlarda kulluk vazifelerini ihmal etmelerini önlemek gibi, diğer bazı sebep ve hikmetleri de vardır. “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır” ayetiyle kişinin, Kur’an’ın indirildiği bu mübarek geceyi değerlendirmekle bin aylık bir ömrü hayırla geçirmiş, yani bereketlendirmiş olacağı belirtilmektedir. Diğer bir ifadeyle, Kadir Gecesi’nin bin aydan daha hayırlıdır denilmesi, hayrının çok fazla olduğunu göstermek içindir. Bu fazlalığın miktarını ise ancak Allah bilir.
Müfessirlerin bir kısmı, bu ayeti hakiki manasında anlayarak bu gecede yapılan ibadet ve hayırların, içinde Kadir gecesinin bulunmadığı tam bin ayda yapılanlardan daha çok sevap getireceğini ifade ederler. Bazılarına göre ise, buradaki bin sayısı çokluktan kinayedir. Nitekim birçok dilde olduğu gibi, Arapçada da bin rakamı çokluğu anlatmak için kullanılmaktadır. O halde bu ayette Kadir gecesinde yapılan ibadet ve iyiliklerin, diğer bütün zamanlarda yapılanlardan daha çok sevap getireceği ifade edilmiş olmaktadır.
Müfessirlerin çoğunluğuna göre 4. ayetteki “Ruh ”tan maksat Cebrail (As)’dır. Cebrail (As) meleklerden biri olmakla birlikte, makamının yüksekliğini ve şanının yüceliğini göstermek üzere ayrıca zikredilmiştir. Ruha, “meleklerin ileri gelenleri, meleklerin dışında Allah’ın görünmez ordularından bir ordu, rahmet” vb. manalar verenler de vardır.
5. ayette ise bu gecenin esenlik ve mutluluk gecesi olduğu ifade edilmektedir. Zira melekler, gecenin başından itibaren tan yeri ağarıncaya kadar gruplar hâlinde inerek, müminlere selâm verirler. Bu durum gecenin karanlığı çekilinceye kadar devam eder. Kadir gecesinde, Allah Teâlâ Rahman ismiyle tecelli etmektedir. Hz Allah şöyle buyuruyor:
“Her hikmetli işe o gecede hükmedilir. (Yani) katımızdan (verilen her) emir. Çünkü biz, peygamberler göndermekteyiz. Senin Rabbinin acıması gereği olarak (gönderdiğimiz elçilere o gece emirlerimizi bir bir açıklar, vahiylerimizi bildiririz) Doğrusu o işitendir, bilendir.” (DUHAN,4,6)
KADİR GECESİNİN ZAMANI
Allah, bu surenin ilk ayetinde Kur’an’ın Kadir gecesinde; Bakara suresinde de Ramazan ayında indirdiğini belirtilmiştir:
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (BAKARA,185)
Duhan suresinde ise şöyle buyurur:
“Biz onu mübarek bir gecede indirdik.” (DUHAN,3)
Allah, bu ayetlerde bu gecenin bereketli, hayırlı, uğurlu ve önemli bir gece olduğunu açıkça ifade etmiştir. Dolayısıyla bu ayetlerden, Kadir gecesinin Ramazan ayı içerisinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ramazan’ın hangi gecesine denk geldiği hususunda ise farklı görüş ve rivayetler vardır. Bazı hadis-i şeriflerde bu gecenin, Ramazan ayının son on günündeki tek rakamlı geceler içinde gizlendiği haber verilmiş; bazılarında ise son yedi gecesinde olduğuna dikkat çekilmiştir. Kadir gecesinin Ramazan'ın 27. gecesinde olduğu yönünde ise genel bir kanaat oluşmuştur.
KADİR GECESİNİ EN GÜZEL ŞEKİLDE DEĞERLENDİREBİLMEK
Rabbimiz çeşitli zamanlarda bizlere sayısız fırsat ve imkânlar sunmaktadır. Bu fırsat ve imkânları en güzel ve verimli bir şekilde değerlendirmemiz gerekir. İnsanlar arasında da bazı zamanlarda mesai yapanlara, normal zamanların birkaç katı fazla ücret ödenir. Bazen genel af ilân edilir ve çok büyük cezalar dahi bağışlanır. Bazı pazar, panayır ve değişik yerlerde daha büyük oranlarda kârlar sağlanır. Bütün bunları düşündüğümüzde Kadir gecesi gibi zamanların manasını daha iyi kavrarız. Çünkü o gecenin sahibi olan Hz Allah, kullarından daha cömerttir, Kerim’dir, Gaffar’dır. O’nun hazinesi, cömertliği, keremi, bağışlaması, başkalarınınkiyle asla kıyaslanamaz. Maddî ve manevî nimetler, hazineler O’nun olduğuna göre, kime ne kadar vereceğini de O bilir. İşte Kadir gecesi, O’nun Muhammed (sav) Ümmetine adeta bir bahşişi, bir umumi af ilânı ve bir ikramiyesidir.
Bu bakımdan Kadir gecesini iyi değerlendirmek gerekir. Ebu Hüreyre (Ra)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyorlar: “Faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.”
Bu bakımdan Kadir gecesini, her zamankinden daha çok, Kur’an-ı Kerim okuyarak, manasını anlayarak, namaz borcu varsa kaza namazı kılarak, yoksa nafile kılarak, tevbe istiğfarda bulunarak ve dua ederek değerlendirmeli; hayatımızın ve yaşantımızın Kur’an ve Sünnete uygun olup olmadığının muhasebesini yapmalı; dargınlık, kırgınlık, kin ve nefretin yerine sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk ve kardeşliği hâkim kılmalıyız. Yetimlerin, kimsesizlerin, fakir ve muhtaçların yüzünü güldürmeli, onlara yardım elimizi uzatmalıyız. Geceyi hayatımız için iyi bir fırsat bilmeli, manen bin aydan daha hayırlı olduğu müjdelenen, dolayısıyla, yaklaşık 80 küsur yıllık bir insan ömrüne bedel olan bu geceden gerektiği şekilde istifade etmeliyiz. Sayısız manevî güzelliğin yaşandığı ve mükâfatların sınırsız olarak verildiği bu gecede; özümüze dönerek gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulamalı, kendimizle hesaplaşmalı, iyi ve güzel davranışlarımızı artırmaya, kötü davranışlarımızdan uzaklaşarak kalbimizdeki manevî kirleri temizlemeye çalışmalıyız. Ayrıca ibadet ve taatlarımızı sadece bu gibi gün ve gecelere hasretmemeli; hayatımızın her anını Allah'ın rızasına uygun bir şekilde değerlendirmeliyiz.