Bir yazının ötesinde sizinle hasbihal edercesine sarıldım kalemime, gayri var olduğumuz sürece kem söz girmesin kelamıma.
Selam olsun tarihin kadim şehri Bursa’mıza Bursa’nın güzel insanına.

Bursa demişken içim buruk bazen gamlıyım, bu şehir mahzun bakıyor bize ağlayan çınar ağlıyor yitip gitmeye yüz tutmuş geleneklere, güzelliklere, leylekler bile Karaağaç’a uğramayacak diye korkuyorum bazen. Sultan Hüdavendigar bekliyor Tophane’de Osmangazi ve evladı Orhangazi.

Üftade Hazretleri’nde nefes nefese kalıyor zaman ve Üftade halimize haykırıyor sessizce. Kol kanat geriyor bizlere Ulucami zamana meydan okurcasına, Sultan Çelebi Mehmet ile Yeşil’de buluyoruz kendimizi , Emir Sultan bekliyor ,Yıldırım Beyazıd bekliyor, kısacası gün yüzünde kalan tarihimiz ve manevi hatıralar hep bizi bekliyor. Hâlbuki yan yana yaşamamıza rağmen ne kadar uzak kaldık sizlere.
acıdır ki Pınarbaşı’nda bıraktık o bayram günlerini, sizden kaçarken AVM’lerde bulduk huzuru, oyun konsollarında heba ettik gençliğimizi, Maneviyat ile, tarih ile eş ve dost ile iletişimimiz koptu. Resimli mesajlara sığdırdık cumaları, kandilleri ve bayramları, tarihimizden koptuk. Elin adamı işlerken bilmem ne babayı dimağlara, biz geyikli baba Sultan’ı tarihe gömdük, bir menkıbe tadında anlatamadık sizleri öğrenmeyi öğretmeyi beceremedik. Kanımca Bursa, Biz seni sevmesini bile beceremedik.
Yine de bizi böyle bir şehir ile rızıklandıran rabbimize hamdolsun, bizlere burayı yurt kılan ecdadımızdan Allah razı olsun.

Şehrimizi, manevi değerlerimizi gençlerimize ve toplumumuza sevdirmek ve bu değerler etrafında toplanmak dileği ile.
Ha bu arada; bre adam iyide sen kimsin diyen dostlar için, sanırım kendimi tanıtmadım
bu fakir Ömür DİLEKMEN.