​Bugünlerde daha sıkça sorulan bir konuyu incelemeye başlayalım. Çocukların ateşinin çıkması şu günlerde anne ve babaları daha çok tedirgin ediyor. Malum, hastaneye gelmek daha endişe verici. Ebeveynler iki arada bir derede kalıyor. Bir kaç yazı yazarak konuyu toparlamaya çalışalım.
 
​Ateşi tanımlamakla başlayalım. Ateş kelimesi tarif ettiği durum için hatalı olsa da yaygın kullanımından dolayı biz de öyle yapalım. Doğrusu vücut ısısının düşüp-yükselmesidir. Ateşe vücut ısısının yükselmesi deyip devam edelim. Bu da vücut ısısının normalden 1C derece daha fazlası olma durumudur.
 
​Vücut ısısının düşüp yükselmesi beyinde ayarlanır. Beyindeki bu silsileye termostat benzetmesi yapabiliriz. Beyin aldığı uyarılar sonucu vücut ısısını yükseltme talimatı verirse refleks halinde vücutta bir takım olaylar meydana gelir. Bunlar kanın el ve ayaklardan çekilmesi, merkezde toplanması ile başlar. Böylece kanın dağılması yoluyla olan ısı kaybı önlenmiş olur. Çocukların ateşi çıktığında hepimiz tecrübe etmişizdir; yahu bu çocuğun el ve ayakları buz gibi ama başı ve vücudu yanıyor.. Evet deyip aynen böyle oluyor dediğinizi duyar gibiyim. Yapabilen çocuklar el ayaklarını vücuduna doğru çeker, konuşabilenler üşüyorum der, üzerlerini örttürürler. Hatta titremeye başlarlar. Tüm bu refleksler beyinin karar verdiği ısı derecesine yükselene kadar devam eder.
 
Ateş yükseldikçe bilinç durum değişiklikleri de olmaya başlayabilir. Çocuklar saçmalayabilir, halüsinasyonlar görebilir, korku ve endişe içinde olabilirler. Kendilerini iyi hissetmezler. Kusabilirler. Hırçındırlar, bir şey yiyip içmek istemezler. Ya da uykusuz ve halsiz olabilirler. Ateşle olup geçen bu durumlar bizi çok endişelendirmez. Ateş yükseldikten sonra ne kadar yüksek kalacağına ve ne zaman düşeceğine aldığı uyarılara göre yine beyin karar verir. Ateş düşeceği zaman çocukların el ve ayakları tekrar ısınır, terleyebilen terler(büyük çocuklar). Çocuk rahatlar, endişeli hali geçer. Çocuk düzelince aile de rahatlar.  

​Beyinin vücut ısısını yükseltmesine sebep olan uyarılar çoğunlukla mikropların parçacıklarıdır. Bağışıklık sistemimiz bunları tanır, beyine haber gönderir. Beyin de cevap olarak yukardan bahsettiğimiz refleksleri devreye koyar ve ateşimiz çıkmış olur. Esasen vücudu koruma mekanizmasıdır.
 
​Ateşin en sık sebebi enfeksiyonlar olsa da başka hastalıklar da buna sebep olabilir. Çocuklarda bu hastalıklar nadirdir. Romatizmal hastalıklar, kalp-damar hastalıkları, karın içi organların hastalıkları, kanser hastalıkları olabilir. Bazen ateşin sebebinizi bulamayız. Üç haftadan uzun süren bu hastalıklara nedeni bilinmeyen ateş deyip daha ayrıntılı testler yaparız. Büyük çoğunluğu yine enfeksiyon çıkar.
 
​Madem mikroplarla karşılaşıyoruz peki faydası var mı bu ateşin? Sorusuna cevaben bildiklerimizi sıralayalım. Hipokratın ‘bana ateşi üretecek güç verin, ben de bütün hastalıkları tedavi edeyim’ dediğini biliriz. Özellikle viral hastalıklara karşı ateşin koruma sağladığı belirtilir. Bunu bağışıklık sistemimize yaptığı olumlu etkiler ile açıklayabiliriz. Ateşli çocukların iştahsız olduğuna şahit olmuşuzdur. Böylece kan şekeri düşer. Aynı zamanda kandaki demir değerleri de düşer(bu yüzden ateşli ve hasta çocuğa demir eksikliği tanısı koyulmaz). Bu iki olay mikropların çoğalmasını azaltır.

​Peki ateşin olumsuz etkileri var mı? Değerlendirelim. Bir kere pahalıdır. Hem enerji, hem de oksijen tüketimini arttırır. Sıvı kaybı da olur ki bu kritik sorunlardan biri haline gelebilir. ‘Bol sıvı alınması gerekir’ sözünü sıkça duyuyoruz değil mi? Kas yakımı olabilir, kilo kaybı olur. Bu da ateşi olan çocuklarda sık gördüğümüz durum. Ama hastalık geçince çocuklar eski kilolarına çabucak ulaşırlar. Birde havale geçirme riski var ki aileleri en çok korkutan olaydır. Daha sonra ayrıntısına ineceğiz. Bilinç değişiklikleri genellikle geçicidir. Beyin hasarını 42C derecenin üstündeki derecelerde görebiliriz.
 
​Ateşi daha yakından tanımış olduk. Yarın ateşin doğru ölçülmesi ve ateşli havaleden bahsedenim.
Sağlıklı günler diliyorum.