Söze yine bu salgınla belki de (bence kesin) dünyada en etkin mücadeleyi gösteren Bilim Kurulumuza ve Sağlık Bakanlığımıza müteşekkir olduğumuzu belirterek başlamak istiyorum.

Resmi mümkün olduğu kadar  tıbbi ayrıntılara girmeden basitleştirerek çizmeye çalışacağım. Çünkü tıbbi kelimeler kullanırsam anlamak için tıp fakültesi bitirmiş olmak gerektiğini biliyorum.

Covid-19 için virüs demiştik. Virüsler doğada kendi başlarına canlı değildir. Canlılık aktiviteleri (büyüme, çoğalma vs.) göstermezler.

 Genelde DNA veya RNA adında gen ve bunun etrafında değişik yapılardaki kılıf ile bu kılıfın üstünde hücrelere yapışma birimlerini içerirler. Amaçları bu yapışma birimleri ile hücrelere tutunmak, içlerindeki gen yapısını da hücrelere aktarmaktır. Virüslerin geni  (DNA veya RNA) hücrelere girdiğinde hücreyi bir bakıma esir alır. Bu hücreleri çoğalmak için kullanır. Esaret altındaki hücre normal aktivitelerini bırakmıştır. Artık amacı zalim virüsün  yapısındaki birimleri üretmek olmuştur. Sonra bu birimler birleşir, yeni virüsler açığa çıkar. Bu duruma virüs replikasyonu denir. Replikasyon süreci bazı virüslerde hücre patlayana kadar devam eder, bazıları ise sürekli hücre üretip dışarı salıverirler.

Covid-19 ikinci tiptedir. Bu sürecin hızı, hastalığın klinik bulgularının hızını belirler. Yine bir defada çok fazla virüs bulaşmışsa birçok odakta çoğalma olacağından klinik hem hızlanır hem de ağırlaşır. Bir defada hastaya bulaşan virüs sayısına da virüs yükü denir. Hücre patladıktan sonra açığa çıkan veya sürekli üretilen yeni virüsler damlacıklarla taşınarak  komşuluk yolu ile  yakındaki hücrelere veya derin nefes alma ile daha içerilere hareket ederler. Bu süreç kuluçka süresidir. Ortalama 5 buçuk gün sürer.  İzlenen yol basittir; geniz, gırtlak ve alt hava yolları ve sonunda akciğerler. Virüs akciğerlere inene kadar genelde ya bulgu olmuyor ya da hafif nezle grip belirtileri görülüyor. Akciğerlere inince asıl klinik oturuyor ve hastalık ilerlemiş oluyor. Bu esnada hastalık 9 -10. günündedir. Nefes alındıktan sonra elbette bir de vermek gerekir. Nefes verirken damlacıklarla beraber virüsler vücut dışına saçılmış olur. Dahası virüsün asıl çoğalma yeri olan akciğerlere ulaştığında sebep olduğu öksürük ile bolca virüs etrafa saçılır. Hastaların maske takmasını bu saçılmayı azaltmak için istiyoruz ve çok etkili olduğunu biliyoruz. Bu aşamada bağışıklık sistemimiz virüsle savaşmaya başlıyor. Kullanılan ilaçlar yardımcı oluyor. Bağışıklık sistemimiz ne kadar iyi çalışırsa (özellikle güçlü demiyorum) virüs o denli iyi yok ediliyor. Vefat gerçekleşirse (genelde 10 -12. gün) bulaştırıcılığın devam ettiği kabul edilir,  izolasyon uygulanarak cenaze defin işlemleri gerçekleştirilir.

BU VİRÜSÜN YAŞAM ÇİZGİSİYDİ. PEKİ BİZDE OLANLAR NEDİR?

Virüs bize bulaşıp çoğalmaya başladığında henüz klinik bulgu yoktur. Klinik bulgu ortaya çıkana kadar geçen süreye kuluçka süresi diyoruz. Bu süre hemen hekej her hastada 5 buçuk gün, ortalama 4-6 gündür. Ama tedbiren 2-14 gün denir. Çünkü çok küçük gruplarda, hastanın bağışıklık durumuna göre veya alınan virüs yüküne göre bu sürekli değişebilir. Bazen virüs alınsa da belirtiler hiç görülmeyebilir veya çok hafif belirtiler ile hastalık atlatılabilir. Kuluçka süresi bulguların ortaya çakması ile biter. İlk bulgular 5 - 6. günlerde boğaz ağrısı, ateş, kas ağrısı ve halsizlik başlar. Öksürüğün başlaması veya derinleşmesi, balgam çıkmaya  başlaması virüslerin akciğerlere ulaştığını gösterir, hastalık da 9 -10.  günündedir. Bu esnada akciğerle kan arasında hava değiş-tokuşunu yapan küçük kesecikler bağışıklık sisteminin çalışması esnasında su baloncukları ile dolar. Hava buralara giremez, hava açlığı oluşur. Sonuç hastadaki boğulma hissidir. Hastaya artık tıbbi destek gerekir. Solunum cihazı da dahil hataya oksijen vermek için çeşitli aparatlar kullanılır. Artık 12 - 14. güne ulaşılmıştır. Vefatlar genelde bu günlerde görülür. Verilen destek ile bu süre uzayabilir. Elbette bu kötü senaryo idi. Hastalar %80 oranla minimal belirtilerle bu durumu atlatıyor. %15 kadarı tedavi ve destekle durumu atlatıyor. %5 civarı hastamızı da kaybediyoruz. Vefat edenler virüsün hücre yüzeyindeki tutunma yerleri fazla olanlar (tansiyon hastaları ve sigara içenler), bağışıklık sistemi zayıf olanlar (kanser hastaları, nakil hastaları, yaşlılar, vs.) ve kronik akciğer hastalığı olanlardır.

Ellerimizi yıkamaya, sosyal mesafeyi korumaya, Sağlık Bakanlığımızın uyarı ve yönlendirmelerini uygulamaya devam. Dilerim faydalı olmuştur.

#evdekal