Daha önceki yazılarda da Ankara koridorlarından bazı kulis bilgileri aktardık Ali Babacan’ın kuracağı parti hakkında. Beklenti ve olması istenen bu partiye Ahmet Davutoğlu da katılsın şeklinde. Davutoğlu’nu yeni partide Abdullah Gül’ün istemediğini yazmıştık daha önce.
Gül dışında, yeni partinin A Takımını oluşturduğu söylenebilecek kişilerin kahir ekseriyetinin de Davutoğlu’nu aralarında istemediği dile getiriliyor Ankara koridorlarında! Doğrudur değildir, bilemeyiz, vebali bu kulisi bize aktaranların boynuna! Davutoğlu, Babacan’ın A Takımını oluşturanlara göre “İslâmcı” bir görüntü çiziyormuş! Aslında A Takımı bir nevi kalkan olarak kullanılıyor gibi geliyor bize. İdeolojik tavrıyla sivrilmiş, ideolojik tavrı vesilesiyle tanınmış bir kişiyi, bu kişi özellikle dindar bir görüntü çiziyorsa onu başta Abdullah Gül ve Ali Babacan istemez. Kendilerinin istemedikleri bilinmesin ve perdelensin diye A Takımı saptırmasını bir kalkan olarak kullanıyorlar herhalde!
“İslâmcı” görüntü çizen Davutoğlu gibi bir şahsiyet de yeni kurulacak bu partiyi kısıtlar alanını daraltırmış! Ankara kulislerinde öyle değerlendiriliyor, ama bu bizim de kanaatimiz aynı zamanda. Oysa yeni kurulacak parti “milliyetçi – muhafazakâr” ve merkeze talip bir parti görüntüsü bile çizmek istemiyor! Aksine kurulacak bu yeni parti “muhafazakârlığı” hatırlatmaktan kaçınarak doğrudan “merkez”e talip bir parti olacakmış! Malum, merkeze talip olacak bir parti ideolojik kimlikleriyle tanınan kişileri arasında istemez!
Ali Babacan’ın kuracağı parti demişken…
Ankara koridorlarında dile getirilen kulislere göre parti Aralık ayı gibi kurulacakmış!
Partinin tüm teşkilatlarının (il – ilçe vb.) kurucuları belirlendikten, tabelaları hazırlandıktan sonra kurulma aşamasına öyle geçilecekmiş! Sanki düğmeye basılacak ve makine çalışmaya başlayacak gibi bir şey!
Bu bana 2006 yılı Nisan ayında kurulmaya çalışılan ve akim kalan parti çalışmasını hatırlattı.
2006 yılında, Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun çok yakınında çalışan bir dostum anlatmıştı. Aynı araçta Nevşehir’e gidiyorduk. Ankara’dan Nevşehir’e varıncaya kadar o günlerde ayyuka çıkan yeni parti çalışmasını konuşmuştuk.
Belki hatırlayanlarınız vardır Rıfat Hisarcıklıoğlu, Sinan Aygün, Zafer Çağlayan, Salih Bezci (ki Salih Bezci varsa Abdullah Gül de mutlaka olur!), Melih Gökçek ve bazı muhafazakâr işadamlarının yeni bir parti kurma hazırlıkları yaptığı konuşuluyordu. Medyaya aksedip aksetmediğini birden hatırlayamadım, ama bu arkadaş grubunun neredeyse kızıl elması haline gelmişti kendilerinin kuracağı bir parti çatısı altında bir araya gelmek.
Hisarcıklıoğlu’nun çok yakın çalışma arkadaşı dostumuz anlatmıştı parti çalışmasının hangi aşamada olduğunu! Parti kurucuları belliydi, partinin il teşkilatları, ilçe teşkilatları oluşturulmuştu. O dostumuzun aktardığına göre partinin ilçe teşkilatlarının bile tabelaları hazır haldeydi. Partinin kurulması meselesi eli kulağındaydı nerdeyse!
Nisan ortasıydı Nevşehir’e yolculuğumuz. Nevşehir’den Ankara’ya dönünce partinin motor güçlerinden biri olan Hisarcıklıoğlu’nu yakından takip etmeye başlamıştım kuracakları bu partinin hatırına! Mayıs geçti, Haziran geçti partinin kuruluşundan herhangi bir iz, bir emare yoktu.
Nevşehir’e birlikte yolculuk yaptığımız dostumuzu arayıp sordum: “Hani partinin ilçe teşkilatlarının bile tabelaları hazırdı! Ne oldu da halen partinin kuruluşundan bir işaret yok?” Aldığım cevap bu arkadaş grubunun genel hali üzerine çok öğretici bir cümleydi: “Cesaret edemediler. Bir başka bahara kaldı partinin kuruluşu!”
Kamuoyuna yansımadı, aynı ekip 2013 baharında da yine bir parti kurma hazırlığı ve çalışmasına girdiler. Üstelik Gezi olaylarının arefesinde diyeyim siz anlayın!
Bu parti kurma çalışmasından da 2013 yılının Nisan ayında haberdar olmuştum. Bu çalışmayı ve toplantıları da toplantıya çağırdıkları AK Parti’nin önemli isimlerinden bir dostumuz anlatmıştı alı al moru mor bir ifadeyle!
Bu dostumuzu çağırdıkları toplantı Ankara Çukurambar’da yapılmış. Yukarda ismini saydığım isimlerin yanı sıra Ülker grubunu temsilen bir şahıs, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü temsilen daha önce TMSF Başkanlığı da yapmış, ama o anda Cumhurbaşkanlığı Başmüşavirliği görevinde bulunan ismi bizde mahfuz bir şahıs da yer almış. Oysa toplantıda Salih Bezci de varmış ve Salih Bezci’nin olduğu yerde Abdullah Gül’ü temsilen ayrıca bir başka kişinin olmasına gerek yoktu!
O dostumuz anlatmıştı: “Beni bir daha bu neviden toplantılara çağırmayın. Benim numaramı telefonlarınızdan silebilirsiniz. Sizin bu yaptığınız davaya ihanettir. Hatta vatana ihanettir” deyip kapıyı çarpıp çıkmış. Ortada henüz Gezi olayları yoktu. Gezi olaylarının emaresi bile yoktu. O dostumuzun değerlendirmesi “Gezi olaylarının sonrasında bir kaza meydana gelmesi halinde hazır bir partinin bulunması istenmiş” şeklindeydi. O toplantıda olanların birtakım bilgilere ulaşmakta zorluk çekmeyecek kişiler olduğunu, dolayısıyla bir şeylerin tezgâhlandığı bilgisinden hareketle hazırlık yaptıklarına inanıyordu. O dostumuzu haklı çıkaran bir süreç yaşadık bir ay sonra.
Ali Babacan’ın kuracağı parti için de şimdiden yapılan birtakım değerlendirmeler var: Şu an AK Parti’de aktif siyaset yapanların (milletvekili, il – ilçe başkanı, belediye başkanı) yüzde 14’ü yeni partiye geçecekmiş! AK Parti tabanının da yüzde 75 – 80’i yeni kurulacak partiye geçecekmiş!
Partinin arkasında manevi lider olarak Abdullah Gül olduğu için hatırladım ve hatırlattım 2006 ve 2013 yılındaki parti kurma çalışmalarını! Biliyorsunuz Abdullah Gül de neredeyse 4-5 yıldır parti kuruyor. Fakat ne hikmetse bu parti bir türlü kurulamıyor!