​Çocuktuk hatırladığımız ilk bayramlarda.. Büyüklerimiz vardı etrafımızda. El öper şımarıklık yapardık. Harçlık verirler gazoz alırdık. Arap gofret alırdık. Her zaman alınabilen şeyler değildi bunlar. Kıymetliydi. Çok eğlenirdik bir kere.. Her yer oyun alanıydı.. Herkesin mahallesinde boş arsalar yok muydu? Ya da köylerinde bahçeler çocukların değil miydi? Kaç çocuk olurdunuz siz bayramlarda? Amcamın, halamın, teyzemin, dayımın, komşularımızın.. Baban var, annen var. Kardeşlerin var.. Oynamak için çocuk bulmakta da zorlanmazdık.. Canın su mu istedi, en yakın komşu zaten verirdi. Karnın acıksa doyururdu. Doyasıya oynardık. Etrafta kapısını çaldığın her evin şeker kasesi hazırdı bayramlarda. En sevdiğimiz şey değil miydi şeker-çikolata yemek.. Büyüdük sonra, genç olduk.. El öp harçlık al, el öp harçlık al.. Sonra paraları harcayacak yer ara. Bayramlardaki izin sahası biraz daha geniş nasıl olsa.
 
​Çoluk çocuğa karıştıktan sonra hayat biraz daha kısıtlar seni. Hayatı devam ettirme telaşı, çocukların yükü biniyor omuzlara. Gelecek endişesi zorluyor artık seni. Bayramlarda neşeli olmak büyüklerin yanında olmak diye bilinç altın zorluyor seni, gidiyorsun. İşte görebildiğin kadar eski arkadaşlarını.. Herkesin değişik endişeleri var. Çocuk değil sonuçta kimse. Tekrar çocuk olmak da söz konusu değil. El öpsen harçlık veren yok. Üstelik potansiyel harçlık verici artık sensin. Gurbette isen gözün memlekette. Nöbetim olmasa, mesai bitse de gidebilsek diyorsun.. Bazen gidemiyorsun, gitsen uzun kalamıyorsun.
 
​Sonra çocuklar büyüyor, sen büyüklerin yanına mı gideceksin, çocukları bekleyeceksin ikilemi içinde geçiyor ömrünün bir miktarı. En güzeli yine hep beraber anne-babanın yanında olmak diye düşünüyorsun, artık gidememe ihtimali daha büyük. Sebepler çeşitli. Telefon özlem giderme aracı oluverir artık. Bazen tatil uzadıkça denize gidesin geliyor. Gitsen bayram, bayram olmuyor zaten.
 
​Hayat devam ederken insanın içini buran durumlar yaşanmaya başlıyor. Aileden kayıplar oluyor. Kiminin anası, kiminin babası. Çocuklar da oluyor bazen ki burukluk nedir kaybeden bilir. Kaybetmeyince de anlamıyorsun bu durumu. Ne zaman kaybettiklerinde bayramlaşmaya gidersin, o zaman anlarsın. Bayramları mezarlıklarda karşılamaya başlarsın artık. Bayramlar gelmesin artık dersin bazen, sonra ona da alışırsın. Babamı kaybettim ben mesela. Babalar günü gelir, çocuklarım benim babalar günümü kutlar. Sevinirken üzülürsün. Ağlarsın, çocukların olduğuna mı, baban olmadığına mı ayıramazsın. Bayramlarda bayram namazları hep üzer beni. Kimi üzmez ki bayramlar. Şehit oğlu ile, gelin olmadan kaybettiği kızı ile mezarlıkta bayramlaşanların üzüntüsünü bilemezsiniz. Siz kaybetmediniz ki? Ya da kaybettiniz. Sonra kaybedilenler giderek artmaya başlar.  Arayanlar da eksilir giderek. Çocuklar arayacak mi? Yeğenler gelecek mi merakı başlar. 
 
​Nasıl eski bayramlar gibi olsun?

Allah kaybetmediklerinizle muhabbetinizi arttırsın.  
 
​Herkese kutlu bayramlar, mutlu yarınlar…
 
​Bayramınız mübarek olsun..