1 aylık Ramazan ayı sonucunda nihayet Bayrama ulaştık.
Neden Şeker Bayramı dediğimizi hiç düşündünüz mü?
Biraz araştırınca 2 ayrı görüşe ulaştık.
Birincisi; aslında Şükür Bayramı dendiği ve Arapçadaki üç harfin birleşimine Ş-K-R(şın-kef-rı) zamanla şükür yerine şeker dendiği yönünde. Murat Bardakçı’nın ifadesi aslında adı Şükür Bayramıyken bir hatalı okunuş ile Şeker Bayramına dönüştüğü yönünde.
Bir diğer görüş ise Prof Dr Güngör Uras’ tan.
Uras’a göre ; Şeker bayramı denmesinin sebebi, Osmanlı sarayında ramazanın son 15 gününden sonra askerlere sürekli tatlı gönderilmesi ve çocuklara şeker dağıtılması.
Neden şeker dağıtılıyor konusuna
ise Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. Avni İlhan gezdiği müslüman ülkelerden derlediği yazısında değinmiş. Irak'ta da bulunduğunu söyleyen Avni İlhan farklı mezheplerdeki müslümanların aşağı yukarı ülkemizdeki gibi bayramı kutladıklarını anlatıyor. Barışın simgesi olarak bilinen şekerin birçok müslüman ülkesinde dağıtıldığını belirtirken ayrıca 1 ay boyunca oruç tutan bünyenin şekere ve enerjiye ihtiyaç duyduğu için bayramlarda üç gün boyunca şeker dağıtılması olumlu karşılanıyor.
Sebebi şükür de olsa, şeker de olsa İyi dileklerle dolu.
1 ay oruç sonunda sağlıklı olduğumuza şükür ediyoruz, teşekkür ediyoruz, güzel duygular paylaşıyoruz.
Şeker de olsa 1 aylık enerji ihtiyacımıza destek olacak besinleri tüketiyor, dağıtıyor hem kendimizi hem çocukları mutlu ediyoruz.
Aslında yediğimiz besinlerdeki yapay ve katkı maddelerini düşününce şeker dağıtmayı çok da sağlıklı bulmadığımı belirtmeden geçemeyeceğim.
İki tane sporcu annesi, arıcı bir aile olarak; şeker yerine, enerji veren, sağlıklı doğal şeker içeren başka gıdalar tavsiye edeceğim.
Tabii ki İlk sırada Bal….
Doğal, gerçek ve katkısız.
Cennet ülkemizin eşsiz florasından mis gibi enerji kaynağı.
Hem tatlı, hem sağlıklı.
Biliyoruz ki hem tatlı hem sağlıklı çok az besin var.
Ama kaliteli ve çok yönlü bir gıda olan bal; hayatımızın her anında olmalı ; balı özellikle bayram sabahı, kahvaltımızın başrolü yapmalıyız.
Çocukluğumdaki bayram sabahlarını düşününce, arefe gününden gittiğimiz rahmetli babaannemin Kumyaka’daki evinde, üzerimdeki ağır, saten yorganı zorla kaldırıp, parlak yeni ayakkabılarım ve yeni kıyafetlerimi görünce duyduğum heyecan, sonra kahvaltıdaki Paskalya Çöreğinin kokusu (Kumyaka’da her bayram hala Paskalya çöreği yapılır, Rumlar’dan öğrenilmiş bir gelenektir.) ve kaymak balla buluşması, sırayla el öpüp bayramlaşmamız, kalabalık buluşmalar gözümün önüne geldi.
Ne yazık ki pandemiden dolayı bu ritüellerden çok uzaklaştık. 2 sene öncesine kadar, çocuklarımıza da yaşatmaya çalıştığımız bazı geleneklerimizden ve aile büyüklerimizden uzak durmak zorunda kaldık.
Umarım biran evvel eski halimize döneriz.
Bayramlarımızı birbirimize sarılarak kutlar; büyüklerimizin ellerinden, küçüklerimizin gözlerinden öperiz.
Kalabalık sofralarda yemekler yer, uzun sohbetlere devam ederiz.
Tüm güzelliklerle kutlayacağımız
Tatlı, ballı, mutlu bayramlar dilerim.