Tasarruf kelimesini okurken zihnim hep yanılgıya düşmüştür. Kaç zamandır bu konuyu yazmak istesem de, nasip bugüneymiş. Türk insanı tasarruf ’un tarihini yazmıştır dersem, abartmış olur muyum bilemiyorum. Tasarruf, “Yoklukla ve yoksunlukla büyüyen atalarımızın bize aktardığı en kadim bilgeliktir”. Dünyanın hiçbir ülkesinde “kefen parasını” koynunda gezdiren ninelere, dedelere rastlayamazsınız. Bize özgüdür bu tasarruf modeli. Hepimizin cüzdanının bir köşesinde durur bu para. İnanmıyorsanız bakın. Ak akçe kara gün içindir deki akçe, kefen parasıdır. Nede olsa Ağustos böceği nin haline kimse düşmek istemez. Türk insanının yumuşak karnı ’dır Tasarruf, “Baş belasıdır aslında”. Yıllardır biriktirdiğiniz Tasarruflar geride kalanların sonsuz düşmanlığının sebepleri olmuştur çoğu zaman. “Miras kavgaları bu ülkenin yegâne gerçeğidir”. Kardeşi kardeşe düşman eden, atalarının tasarruf çılgınlığıdır belki de, kim bilir. Tasarruflarınıza göz diken çeteler bile vardır bu ülkede. Yüksek kar vaadiyle aldatılan, yaşam boyu biriktirdiği tasarruflarını bir çırpıda kaptıran, yüzbinlerce insan vardır bu topraklarda.
Tasarruf insanoğluna özgü bir durum. Mesela, doğada inanılmaz bir israf söz konusu. Güneşin enerji tasarrufu yapma gibi bir derdi yok, Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurların su israfı diye bir telaşı da yok. “Sonsuz bir bolluk içindeyiz”. Doğa ayağını yorganına göre uzatmaz. Har vurup harman savurur doğa. Hesap kitap yapmaz. Bilanço da tutmaz. İhtiyatlı da davranmaz. “Doğada tasarruf yoktur”. Tek yasa vardır, bolluk her zaman bolluğu çeker.
Bugünlerde popüler bir kelime tasarruf. Genel adı kamuda tasarruf ve verimlilik paketi. İktisatçı olmasam da işin özeti şu; kenara para koy, masrafları kıs, her hangi bir şeyi dikkatli kullan, idareli harca. Minimalist bir yaklaşım söz konusu. Abartmadığın sürece çok problem gözükmüyor. Burada olan tabiatın tam tersi bir durum. Yasa tersten işliyor. Yokluk her zaman yokluğu çeker.
Çoğu insan tasarrufu paradan ibaret görüyor. Toplumumuzda duygusal tasarruflarda söz konusu. “Sevgiden” tasarruf, “iyilikten” tasarruf, çoğu zaman “merhametten” tasarruf. Bu konuda gündemde olan bir başka konuda sokak hayvanlarını öldürelim mi, uyutalım mı, yoksa Yunanistan’a mı gönderelim tartışması. Kısırlaştırmanın ve barınak inşa etmenin devlete getireceği mali yükler inanılmaz boyutlarda. Kamuda tasarruf tabiki önemli ama, para harcamayalım sokak hayvanlarını öldürelim tartışmasıda, “ölümcül” bir yaklaşım. Şayet, Bu gerçekleşirse, belkide hayvancağızların yaşam şekilleri sonsuza kadar değişecek. Aslında olan şu; “kontrol edemiyorsan yok et”. Koca bir boşluk içindeyiz. Kimse ne yapacağını bilemez durumda. Tartışmalar her geçen gün büyüyerek artıyor. Yasa işlemeye devam ediyor. Boşluk her zaman boşluğu çeker.
GAZZE
Gazze haberlerinde gündelik ölçü birimi hiç değişmiyor. “Katliam ve ölüm”. Katledenlerin uluslararası bir muafiyeti var gibi. Katledilenlerinde sanki yetişmeleri gereken bir ölümleri varmış gibi. “Benzeri görülmemiş bir şiddetin eşiğindeyiz”. Gazzeli bir Anne feryat ediyor; “Çocuklarımın etrafta çaresizce su arayıp bulamadıklarını görmek içimi paramparça ediyor. Oğlum zain bana sürekli normal su içmek istediğini söylüyor”. Katiller masum çocukların başına bela olmuş durumda. Gazze binlerce çocuğun mezarı ve içinde yaşayan herkes içinde cehennem haline gelmiş vaziyette. “Belkide merhametten tasarruf ediyoruz dur kim Bilir”. Şairin dediği gibi, “Haydutlar geldi uçaklarıyla, haydutlar geldi gökyüzünden, çocukları öldürmek için”.
Ve sonuç; Katliam her zaman katliamı çeker.
Not:
İlkbahar’ı kaçırmayın, Doğa’da düğün zamanı, davetiye beklemeyin. Her ilkbahar Cahit Sıtkı Tarancı, doğanın kendi düğün gününde, kendi ruhunda yaşananları bize anlatmaya koyulur. Zincirlere, kelepçelere inat,/Kanatlarımı açmak zamanıdır;/Allahaısmarladık kaldırımlar./Giyenler düşünsün dar elbiseyi;/ölçülü sözü, hesaplı adımı/Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan;/Saltanat sürer gibi uçuyorum./Erik ağacı gelin olduğu gün.”
Neşeyle kalın…