Biliyorsunuz geçtiğimiz haftalarda Yeni Şafak Gazetesi’nden 3 yazarın yazılarına son verildi. Gazeteden kovuldular yani. Gazeteden kovulanlar meseleyi bir düşünce özgürlüğü meselesi haline getirmek için epey çaba harcadılar, ama meselenin düşünce özgürlüğüyle falan alakası olmadığı için başarılır olamadılar.
Çok kabaca anlatalım:
Serdar Tuncer: Serdar Tuncer’in yazılarına son verilmesi tümüyle ticari bir mesele. Ne düşünce özgürlüğüyle, ne Serdar Tuncer’in yazılarına tahammül edememekle alakası var meselenin. Serdar Tuncer gazetede yazdığı yazıları bir araya toplayıp bunları kitap haline getiriyor biliyorsunuz. Bu kitaplardan ilki de Yeni Şafak’ın yayınevi Ketebe Yayınları arasında çıktı. 20 bin civarında basıp sattı. Fakat Serdar Tuncer bu konuda ne yayınevinden, ne de Yeni Şafak’tan memnun kalmadı! Çünkü istiyordu ki gazete bir yandan, televizyon bir yandan, yayınevi bir yandan kendisi hakkında PR yapsın ve kitapları yüzbinler satsın! Yapmadılar. Serdar Tuncer de gazetede yazdığı yazıları topladığı yeni kitaplarını başka yayınevlerine verdi. Gazete patronları dedi ki: “Kardeşim sen bu gazetede yazdığın yazılara telif almıyor musun? Bu gazetenin bir yayınevi yok mu? Ahlâkî olarak gazetede yazdığın ve telifini aldığın bu yazılardan çıkaracağın kitabın da yine telifini ödeyerek gazetenin yayınevinden çıkması gerekmez mi? Gazete yazılarından çıkaracağın kitapların yayınlanacağı yayınevi gazetenin yayınevidir. Ya gazetede yazmaya devam eder, kitaplarını bu yayınevinden çıkarırsın, ya da gazetede yazdığın yazılardan oluşturduğun kitapları başka yayınevlerinden çıkarır, ama gazeteyle ilişkini kesersin.” Serdar Tuncer kendiliğinden gazetede yazmayı bırakmadığı, kitaplarını da başka yayınevinden çıkarmayı tercih ettiği için “Güle güle” denildi.
Özlem Albayrak: Özlem Albayrak neredeyse gazete kurulduğu günden bu yana Yeni Şafak’ta çalışıyor, yazıyor. Özlem Albayrak da düşünce özgürlüğünden, yazılarına tahammül edilemediği için falan gönderilmiş değil. Özlem Albayrak epey zamandır sanki kimse fark etmiyormuş gibi yeni oluşumlara göz kırpan yazılar, CHP’yi haksız olduğu konularda bile haklı çıkarmaya çalışan yazılar yazıyor. Sanıyor ki âlemin akıllısı o, kimse ne yaptığını fark etmiyor. Ali Babacan’ın kuracağı partinin epey ciddileştiğini görünce Özlem Albayrak yazılarının dozunu yeni oluşuma göre ayarlamaya başladı. Bir gün yazısı yayınlanmadı ve kendisine “Güle güle” denildi. Mesele bu kadar basit yani!
Ha patronlar şunu yapamaz mıydı: “Kardeşim falan tarihte gazeteyle ilişkini kesiyoruz. Kendini ona göre ayarla. Okurlarınla istediğin vedalaşabilirsin” diyebilirdi. Ama demediler. Çünkü onlar patron. İstediklerini işe alırlar, istediklerini işten atarlar! Bu durumu da onların nezaketsizliği olarak görün. Fakat mesele kamuya yansıtıldığı gibi değil. Bunu bilin.
Bu arada Faruk Aksoy arada kaldı denilecek! Olsun. Gazetede yazılarına son verilen yazarlarla Yeni Şafak hiç bir şey kaybetmedi. Kaybeden yazarlar oldu. Ayrıca Yeni Şafak gibi bir gazete şu an 80 civarında yazar istihdam ediyor. Bu yazarların da bir kısmı gönderilecek gazeteden. Bizim aldığımız duyum gazeteden 20 civarında daha yazarın yazılarına son verilebilir!