Şimdi hepimiz 2. Dalgayı konuşuyoruz. Gelir mi? Gelirse ne zaman gelir? İkinci dalganın ortaya çıkış sebepleri neler olabilir? Kaos ve paniği kimler besliyor? Neden sorusunu aklımızdan çıkarmadan dalgamıza bakalım.
Tarihten bir örnekle başlayalım. 1918 İspanyol gribi dünya genelinde 3 dalga halinde seyretti. Her dalganın yaklaşık bir ayda tüm topluma yayılması salgın hızını ortaya koyuyor. İlk dalga Mart-Ağustos 1918’de. İkinci dalga hemen bir ay sonra Eylül 1918’de başlayıp aynı yıl Aralık’a kadar sürüyor. Üçüncü dalga yine bir ay sonra başlayıp 1919 Ocak-Mart aylarında görülüyor. İlk dalga hafif belirtilerle geçiyor. İkinci dalga çok büyük kitlelere ölüm saçıyordu. Üçüncü dalga ise ikinci dalganın hafif geçtiği Avusturalya gibi yerlerde yıkıcı etkilere yol açmıştı. Bu salgın hızlı yayılan ve ölüm oranı yüksek olan bir virüsün tipik bir örneğidir. İkinci dalganın sebebini mutasyon olarak açıklayabiliriz. Fakat 3. Dalga, ikinci dalgadaki virüsün tekrar dolaşıma çıkmasıyla açıklanabilir. Bu virüsün salgını ile mevsimler arasında bir ilişki de yoktu.
İspanyol gribinin etkeni Covid-19 olmasa da Buradan çıkarımlarımız, tecrübelerimiz ve yaşadıklarımızla önümüzdeki senaryoları sıralayalım.
1. İyimser senaryoda ikinci dalga mevcut Korona virüsle mutasyon olmadan gelebilir. Bu durumda ülkenizdeki insanların ne kadar bağışık olduğu öne çıkar. Sürü bağışıklığı modeli uygulayan ülkeler bu senaryoda daha az etkilenir. Diğerleri yine karantina günlerine dönüş yapar. Bulunmuş ya da bulunacak olan aşı bu senaryoda toplumu korumada etkili olacaktır. İlk dalgadan edinilmiş tecrübe ikinci dalganın daha hafif geçirilmesini sağlayacaktır. Alınan sosyal mesafe ve hijyen kurallarını mükemmel uygularsak böyle bir 2. salgına yakalanmayız. Ancak dünyanın bütününde salgının geçmesi için tüm ülkelerin böyle titiz çalışmayı yapıyor olması gerekir.
2. Virüsün mutasyona uğrayarak tekrar saldırması bizi korkutmakta. Mutasyonun bulaştırıcılık ve öldürücülük özelliğinin artarak tekrar karşımıza çıkması bulunmuş aşıyı da atlatabilir. Böyle olursa korktuğumuz başımıza gelmiş demektir. Alacağımız tedbirler daha katı olacak, daha uzun sürelerde evlerimize kapanmak zorunda kalacağız.
3. En iyimser senaryo da virüsün bulaştırıcılığının veya öldürücülüğünün azalması ile olacak dalga ki bu durumda zaten salgının ortadan kalkmasından bahsedebiliriz.
Hal böyle iken panik ve kaosu besleyen açıklamalar Çin ve Dünya Sağlık Örgütünden (DSÖ) gelmeye devam ediyor. Her iki grup da ilk dalganın geçmediğini, geçse bile ikinci dalganın çok ağır geleceğine dem vurarak evde karantinayı devam ettirmek istiyorlar. Tam burada Çin’in tekrar üretim çarklarını döndürmeye başlamış olması da mandiar. Sanki Çin mevcut ve muhtemel gelecek virüsten ve ikinci dalgadan azade. Acaba dünyada tek veya en büyük üretim üssünün Çin mi olası isteniyor?(Bu konuyu daha sonra incelemek isterim)
Korona virüslerin sık mutasyon geçirmediğini bilmekle yeni yapılmış bir çalışma salgındaki virüsün 14 değişik mutasyonlu halinin bulunduğunu ortaya koyuyor. ABD’de çok aktif olan virüsün Meksika’da etkisinin az olması, Brezilyada çokça can alırken Arjantin’de zayıf olması, bizde bu kadar etkili iken Irakta yokları oynaması garip değil mi?
2. dalga konusunda düşüncem, gelme olasılığının kuvvetli olduğudur. Koronavirüs laboratuvar üretimi ise(benim de kanaatim bu yönde) sistem istediğini elde edene kadar dalgalar peş peşe gelir. Veya istediğini elde edemeyeceğini anladığında. Kaos ve panik içindeki ülkelerde istediğini elde edecek, Milli birliğini sağlayıp kaosu yaşamayan ülkelerde ise yenilgiyi kabul edecekler..
Sağlıcakla kalın...