Tabi pek çok spekülasyon dolaşıyor. Vakalar, aşılar, karantinalar, hastalarımız, kaybettiklerimiz… Aslında tüm olup biteni fiilen yaşıyoruz. Covid-19 vakalarının tekrar artmasıyla hepimiz yeni tecrübeler ediniyoruz.
Salgının ilk günlerindeki silahımız izolasyon tedbirleri idi. Yani virüsün insandan insana bulaşmasını sınırlamak. Kimi etkili kimi etkisiz diyordu. Kapanmadan, kişisel koruyucu ekipman ve davranışlardan bahsediyorum. Bu konuları speküle etmek, üzerinden polemik yaratmak hiç birimizin faydasına değil. Gerçekleri olduğu gibi anlatmak kamuoyunu doğru bilgilendirmek hepimizin görevi olmalı. Yoksa bazı olayları dolaylı yoldan anlatarak doğruları çarpıtmak, işine geldiği gibi yorumlamak elbette yanlış olacaktır.
Vaka sayılarında zirveyi zorlasak da keskin bir dönüşle yirmibinli rakamlara geriledik. Birinci grafikte bizde ve dünyadaki vaka sayılarını görmekteyiz. Hindistan’ın 300 binli vaka sayıları ile vahim durumu ortada. Ancak özellikle İsrail ve İngiltere’de kaydedilen düşük vaka sayıları dikkati çekmekte.
Tedbirleri gevşetmek sağlık sisteminizin göğüsleyebileceği hasta sayısı ile orantılıdır. Yani hasta sayısı servis ve yoğun bakımlarınızın sayısını geçerse, o zaman bakım verilemeyen hastaların ölümüne yol açmakta. Bu süreç kaybettiklerimizin sayısını bir anda katlanarak artırır. Biz bu sınırın eşiğinde dolaştık iki kez. İkisinde de tam kapanma ile sonuçlandı. Alınan tedbirlerle yeni vaka sayılarının, hastaların ve ağır hasta sayılarının hızla düştüğünü gözlemledik.
İkinci grafikte Türkiye’deki vaka sayılarının hızlı düşüşü alınan tedbirlerle alakalı. İngiltere ve İsrail’deki düşüş elbette aşılanma oranları ile alakalı. Aşılanma oranları arttıkça tedbirleri gevşetseniz de yeni vaka oranlarını azaltıyor.
Dünyadaki aşılanma oranlarını da üçüncü grafikte veriyorum. Aşılanma hızında bir miktar geriye gittiğimiz doğru. Ancak devletler arası yapılan anlaşmalar, verilen sözler yerine gelmediğinde oluşan aksamalar maalesef bize yansıyor. Aşılama oranlarındaki düşüş ve vaka sayısının artması tabi ki tedbirlerin arttırılmasını kaçınılmaz kılıyor. Çoğunlukla yaptığımız aşı Sinovac’ın hastalıktan koruma oranı %60’larda olduğundan yeni vaka görülmesi sıklığında etkisi sınırlı kalıyor. Ama ağır hastalıktan %100 koruması da aşının iyi yönü inkar etmeyelim.
Ezcümle bu süreci hep birlikte yaşıyoruz. Denklem basit. Aşı üretemiyorsan tedarik zincirin sağlam olacak. Ama bu da devletler arası verilen sözlerin yerine getirilmesine bağlı. Bize söz verilen aşıların tamamı gelebilse biz de aşılamayı büyük ölçüde ilerletmiştik. Artık üretime bir şekilde hız vereceğiz. Aşın varsa tedbirleri gevşetirsin, aşın yoksa sabredersin. Mecburen sabredeceğiz..