Panik ve kaosun nelere yol açacağını dün gece gördük. Üstelik ayrımcı ve ötekileştirici bir dolu yazışma ve paylaşımla karşılaştım. Üzüntü verici... Devletimize ve Sağlık Bakanlığımıza güvenmemiz lazım. Daha önceki yazılarımda da bundan bahsettim.
 
Bir kaç gün sizlerin sorduğu soruları yanıtlamaya çalışacağım…
 

Aynı evde yaşayan kişiler nasıl hareket etmeli, aynı masada yemek yenmeli mi, aynı sabunu kullanmak risk yaratır mı?
 
Riskten bahsedebilmek için öncelikle ortamda koronavirüs hastası ya da şüphelisi biri olmalı ve bu husus da doktor tarafından tanılanmalı. Bu ikisinden birisi mevcutsa oda, eşya, havlu, banyo, tuvalet, tabak, çanak, bardak gibi ortak kullanılabilen her şey ayrılmalı. Şüpheli veya hasta olan maske takılmalı. Ev halkı da maske takabilir ama şart değil. Banyo ve tuvalet tekse kullandıktan sonra 1/100 oranında çamaşır suyuyla hazırlanmış dezenfektan ile temizlenirse sorun olmaz. Ayrılamayacaksa İl Sağlık Müdürlüğü mutlaka karantina süresince kalınacak yer ayarlayacaktır.
 

Eldiven takılmalı mı?
 
Yapılan iş gerektiriyorsa iş bitene kadar eldiven takılmalı. Aynı eldivenle gün geçirilmemeli. Hizmet veriliyorsa her kişi ile temasta eldiven değiştirilmeli. Tezgahtar ürünü hazırladı, para üstü verecek!!! Olmaaaz. Yine eldivenini değiştirmeli. Eldivensiz ve sürekli el hijyeni uygulamak daha sağlıklı. Hele yaşlılarımıza servisi eldivenlerle yapanlar… Beni en çok korkutan onlar..
 

Günlük görülen vaka sayısı ivmemiz neredeyse 5 bine ulaştı, katlanarak gitmemesi güzel bir hadise ancak bu ivmede kaç gün daha sürerse sağlık sistemimiz sıkıntıya düşer?
 
Sağlık sistemimizin sıkıntıya girmesi yoğun bakımlarımız ve akabinde yoğun bakım odasına çevrilebilecek odalar da dolduğunda ortaya çıkar. Burada kritik durum bu. Bunun dışına taştığında hastalara gereken tedavi desteği verilemediğinden ölüm hızı çok artar. Ayrıca yoğun bakım tecrübesi olmayan sağlık çalışanı yoğun bakımda çalıştığında hastalık kapma riski de artar. Bu senaryo en kötü olanı. İtalya, İngiltere, İspanya ve hatta ABD bu sorunla yüz yüze. Hastaneleri, yoğun bakımları dolu. Yoğun bakımlara yeni hasta alamıyorlar ya da çok kısıtlı alabiliyorlar. Sıkıntıya girme süremiz tamamen aldığımız tedbirlere bağlı. Şu andaki durumda sıkıntıya girecekmiş gibi görünmüyoruz. Bunda hastalara erken tedavi başlamamız da etkili oldu.  İmmün plazma da faydalı olursa ölüm oranlarımız da düşer. Ama tedbirlerimizi ve dikkatimizi artırmamız gerekiyor. Yoksa örnekler önümüzde..
 

​Vakaların yarısının hiçbir belirti göstermediği, çeşitli araştırmalarla kanıtlandı. Asemptomatik kişi sayısının fazla olması virüsün öldürücülüğünün az olması anlamına gelmiyor mu? Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi? Pozitif vakaların sayısı bu yüzden korkunç boyutlarda olabilir mi?
 
Bu zaten öngörülen bir şey. Bilim Kurulumuz tarafından da bilinen ve önlemleri tedricen alınan bir durum. Ancak problem bu konuda hem tecrübemizin az olması hem de Çin ve DSÖ’nün çelişkiye düşmemize sebep olan bilgiler vermesi. Salgın esnasında belirti vermeyen kişi sayısı da dahil pek çok veriye dayanılarak strateji belirlenir. Kalabalık yerde herkesin maske takma önerisi bu yüzden geldi. Biliyoruz ki cerrahi maske hastalıktan korunmadan çok hastalığı bulaştırmamak için kullanımı ön planda. Bu uygulamanın asemptomatik dediğimiz kişilerin hastalık bulaştırmasını sınırlandıracağını düşünüyoruz.
 

Salgın nedeniyle tüm hastaneler her vakaya koronavirüs testi pozitif gibi davranıyor bu anlamda ciddi önlemler alındığı ortada… Peki salgın bittikten sonra sağlık sisteminde ne gibi değişiklikler bizleri bekliyor olabilir? 
 
Sağlık çalışanları ve hastaneler salgın kontrol alınsa da tedbirli davranmaya devam ederler. Aynı zamanda toplu olarak bulunulan yerlerde de tedbirler devam eder. Çünkü tamam bitti demek uzun zamanımızı alacak. Salgın kontrol altına alındıktan sonra sokağa virüsle hiç karşılaşmamış yaşlılarımız da dahil pek çok kişiyi bırakacağız. Bunları da korumamız lazım. Sistemsel değişiklik beklemiyorum ama tedbir manasında değişiklikler olacaktır. Daha az yoğun hastane ve giriş çıkışları sınırlandırılmış alanlar görürüz.
 Tedbir aldığımız kadar güçlüyüz ve güvendeyiz. 
Umarım faydalı olmuştur. 
Sağlıcakla kalın.