​Koronavirüslerin damlacık yoluyla bulaştığını artık hepimiz biliyoruz. Ağızdan veya burundan çıkan sıvı zerreciklerinin başka bir kişinin ağız, burun veya gözüne teması ile bulaşma gerçekleşiyor. Bu durum direk olarak zerreciklerin taşınmasının yanında zerreciklerin temas ettiği el ve yüzeylerin hastalığı taşımada etkili olduğunu söylemiştik. Bu yüzden en az 1.5 metre mesafe, ellerle taşınmasını engellemek içinde bi dolu önlem alıyorduk. Şimdi önlemleri azaltmadan daha da dikkat kesilmek gereken bazı yeni gelişmeleri paylaşayım.
 
​Gelişmeyi bildiren kaynak ABD Hastalık Kontrol Merkezi (CDC). Başlayalım…
 
Hasta edecek miktarı virüs içeren  1000 salgı zerreciği. Nefes alıp verirken dakikada 20 zerrecik saçıyoruz. Konuşma ile bu sayı dakikada 200 oluyor. Öksürme ve hapşırma ile 200 milyon zerreciği ortama saçıyoruz. 
 
Bu itibarla;
 
Virüs taşıyan kişi bizden 2 metre uzakta ise 45 dakika düşük riskteyiz demektir. Bu kişi bisikletle, yürüyerek yanınızdan geçse yine düşük risk. Mesafenin korunduğu açık hava ve iyi havalandırılan yerler yine düşük risk taşıyor. Tabi virüslü kişi konuşmayacak, öksürmeyecek, hapşırmayacak. Yüz yüze sohbet ettiğimizde 4 dakikadan az süre geçmişse yine düşük risk denmekte. Tüm temaslarda Süre arttıkça riskin arttığı değişmeyen gerçek. 
 
​Mekan olarak incelendiğinde kapalı alanların tümünde risk artıyor. Kalabalık ne kadar çoksa risk de o kadar büyüyor. Havalandırma iyi, süre 5 dakikanın altında ise risk düşük. Market alışverişinde süre uzarsa orta risk başlıyor. Restoranlar ve kafeler açık havada hizmet veriyorsa, mesafe iyi korunuyorsa, yüzeylere fazla dokunulmuyorsa orta risk. Yine iyi havalandırılan ve mesafeye uyulan toplu taşımalar orta riskte. Dini mekanlar da böyle.
 

​ Sıkışık ve uzun süreli kalınan kapalı alanlarda risk yükseliyor. Hamam sauna gibi yerlerde de risk yüksek.  Restoran ve kafeler kapalı alanda hizmet veriyor ve havalandırma kötü ise risk yüksek. Dini mekanlarda da kurallara uyulmazsa risk yüksek. Toplu taşımada da durum benzer. Okullar ve iş yerlerinde mesafe kurallarına uyulsa bile risk çok yüksek. Spor salonları, sinema, tiyatro böyle. Konserler aynı şekilde yüksek risk içeriyor. Yine parti ve düğünler çok yüksek risk alanları.
 
​Bunların yanında yüzeylerden bulaşma riskinin düşük olduğu, asıl bulaşmanın temasla olduğu vurgulanmakta. Bu yüzden açık hava faaliyetlerinde riskin düştüğü vurgulanmakta. Kapalı alanlarda maske takmanın elzem olduğunu tekrar vurgulamak gerekir. Açık havada uyarılar devam ettiği sürece takılması gerekir. Ceza var sonuçta. Özellikle kapalı alanlarda maske takmanın yanında el hijyeni de ihmal edilmemeli. Hemen hemen tüm maskeler damlacık bulaşmasını %80 engelliyor. 3 katlı dokuma olmayan cerrahi maskeler bunların arasında en iyisi. N95 maskelerin ise valvli olmayanları daha güvenilir deniyor. Yani maske olsun da nasıl olursa olsun kıvamındayız şimdilik..
 
​Hala aldığımız tedbir kadar güçlüyüz…