Alman ormancı ve yazar Peter Wohlleben’in, “Ağaçların Gizli Yaşamı” kitabında, ağaçların birbirleri ile nasıl iletişim kurduklarını, yardımlaştıklarını ve tehlikelere karşı birbirlerini nasıl uyardıklarını okuduğumda, açıkçası alt üst olmuştum. Kitaptan bazı bölümleri konu başlığına ışık tutsun diye sizinle paylaşmak isterim.
Ağaçlar acıyı hissederler, hafızaları vardır ve ebeveyn ağaçlar çocukları ile yaşarlar. Ağaçlar kökleri arasında mantarlar aracılığı ile kurulan doğal bir ağa sahiptir. İnternete benzer bir sistemdir bu aslında. Ağaçlar bu ağ sayesinde birbirlerini kuraklık ve böcek istilası gibi tehlikelerden haberdar ederler.
Büyük ağaçlar küçük ya da hasta ağaçlara, yaşama tutunsunlar diye kendi besinlerinden yollarlar. Ağaçların farklı iletişim kaynaklarıda vardır. Farklı koku sinyallerini kullanarak, hava yolu ile de iletişim kurarlar.
Dalları zürafalar tarafından parçalanmaya başlayan Akasya ağaçları, hasarı algılar ve çevredeki ağaçları uyarmak için, etilen gazı yaymaya başlar. Etilen gazını fark eden diğer ağaçlar, yakınlarda bir Zürafa olduğunu fark ederek, yapraklarına tanen pompalamaya başlar. Yüksek miktarda tanen, otobur hayvanların rahatsızlanmasına ve hatta ölümüne bile sebep olabilir. Bu muazzam dengedeki ortak nokta iş birliğidir.
Ağaçlar hem kendi sağlığını hem de komşu ağacın sağlığını düşünerek hareket ederler ve dalları arasında mesafe bırakırlar. Bunun asıl nedeni, bir ağaca dadanan ve ağacın dal ve yapraklarına zarar veren böceklerin, yan ağaca geçişini zorlaştırmaktır. Ağaçlar komşu ağacın dallarına doğru genişlemezler. Çünkü iki ağacın dalları birbiri üzerine bindiğinde, yaprakların ulaştıkları güneş miktarı azalır ve gelişim yavaşlar. Onun içindir ki, yukarıya yani güneşe doğru büyümeyi tercih ederler. Dalların birbiri içine geçmesi demek, her iki ağacında dallarının kırılması ve yapraklarının dökülmesi demektir. Sonuç olarak karşılıklı fayda inanılmazdır.
Gelelim konu başlığımıza.
Her bir şirket bir ağaçtır aslında. Her birimiz birbirimize sıkı sıkıya bağlıyız. Finansal krizlerden, hepimiz aynı ölçüde etkileniriz. Tüm dünyada artık şirketler arasındaki rekabet, iş birliğine dönüşmüş durumda. Sektörümüzün zenginleşmesinin ve daha bereketli hale gelmesinin ön koşulu iş birliği içinde olmamızdır. Tıpkı ağaçlar gibi.
Sınırların ortadan kalktığı bu dünyada şirketlerin sadece kendilerini değil, içinde bulundukları dünyayı da doğru yönetebilmeleri gerekir. Bağlı bulunduğu sektörün iş birliğini ve güç birliğini sağlamak durumundadır. Araştırmalar göstermiştir ki rakipleriyle ve sektörüyle iş birliği içinde olan firmalar, daha başarılı ve zengin olmuşlardır. Dikkat edin iş birliği kültürü olmadığı için, Otobüs firmaları hiç iflah olmazlar.
İş birliği maliyetlerimizi düşürür. İş gücü ürün kalitesi verimlilik ve istihdamı artırır. Rakiplerimizle yarışmayı öğretir bize. Bölgesel kalkınmayı destekler. Bölge ekonomisini güçlendirir. Ortak gereksinim ve menfaatler için alan sağlar. Her şeyden önemlisi bize dost kazandırır. İri ve diri durmamızın ön koşulu otobüs firmaları gibi değil, ağaçlar gibi davranmaktır. Çünkü birlikten kuvvet doğar ve bu kuvvet rekabetten daha büyük bir kuvvettir.
Atalarımız ne güzel söylemiş.
Ekmeğini yalnız yiyen, yükünü dişiyle kaldırır.
Sağlıkla ve neşeyle kalın.