Hak davasında herkesin hakkı ve hukuku korunur, mazlumların sesine kulak verilir, yoksul, garip gurebanın yardımına koşulur.
Yani millete efendi değil, hizmetkâr olunur.
Devletten, milletten ve bayraktan yana taraf olunur.
Hak davasının erleri, idealizmle hareket ederler,
Milletin refah düzeyini yükseltmek için gece gündüz çalışırlar, makam ve koltuk sevdalısı olmazlar, ceplerini doldurmazlar ve menfaatleri için kıblelerini değiştirmezler.
Doğruya doğru yanlışa yanlış demekten çekinmezler.
Milletin sevgisine layık olmaya çalışırlar.
Başarı böyle dava erleri ile kazanılır.
Maddi ve manevi karşılık beklemeden inandıkları değerlere ve davalarına hizmet eden bu güzel insanlar kırılır, hor görülür ve dikkate alınmazlar ise kaybeden sadece davanın kendisi olur.
Bugünlere nereden ve nasıl gelindiği ve kimlerle yol yüründüğü, nasıl başarılar elde edildiği asla unutulmamalıdır, varoluş hikayelerini unutanları millette unutur.
Davasına nankörlük yapanlarla,
dava bilincini kaybedenlerle,
kibrine yenilenlerle,
mizanı unutanlarla,
haksızlıklar karşısında susanlarla,
verdiği sözleri unutanlarla,
adalet duygusunu kaybedenlerle,
savunduğu tüm değerleri yıpratanlarla,
kısaca davalarının hikâyesini unutanlara yol yürünmez.
Makam ve mevkiler gelir geçer,
hak davasında imtihan vardır.
Er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önünde hesap verileceği asla unutulmamalıdır.
Kalın sağlıcakla...