İnsanlık, tarih boyunca pek çok salgın ile karşı karşıya gelmesine rağmen hala bitmeyen bir salgın vardır ki, o da yaklaşık 40 yıldır devam eden AIDS virüs salgınıdır. Sebep olan mikrop ile ilk defa karşılaşıyorsak salgın hep başa bela olmuştur. Toplumun belli bir yüzdesini hastalığa bağışık hale getirmeden salgın bitmemiştir. Zaman ilerledikçe önemi daha da anlaşılan izolasyon ve hijyen, salgınların sona erdirilmesinde etkili olmuştur.
Toplumun bağışık hale gelmesi iki şekilde olmaktadır. Birincisi, toplumun belli bir yüzdesini aşılamak, diğeri ise hastalığı geçirmektir. Tarihte bu süreç, zaman zaman, 150 milyonu bulan insan kayıplarına sebebiyet vermiştir. Salgınlar, devletlerin yıkılmasına ve şehirlerin yok olmasına yol açmıştır. Sosyolojik, ekonomik ve dinsel pek çok etkileri de olmuştur.
“Aşı ile engel olunan salgınlar var mıdır?” diye sorarsanız, cevabım pek tabi vardır olur. Çiçek hastalığı buna prototip örnektir. Yaklaşık 43 senedir halk arasında çiçek hastalığı görülmemiştir. “Hastalığı geçirerek duran salgın var mıdır?” diye sorarsanız, o zaman da cevabım aşıdan önceki tüm salgınlar olur. O yüzden hastalığın hasta etme ve öldürme yüzdesi ile bulaşıcılık hızı salgının etkisini ortaya koyar.
Basamak basamak salgın durdurma stratejilerine bakalım:
- İlk olarak salgın tariflenmelidir:
o Tariflendi.
- Sonrasında suçluyu bulmak gerekir:
o Bulundu Covid-19.
- Üçüncüsü, vaka dağılım özellikleri zaman, yer ve kişi olarak belirlenir:
o Bu aşamayı hemen hemen bitirdik gibi ama hala yeni bilgilerin geldiği oluyor. Burada; kuluçka süresi ile bulaştırıcılık evresi ve buna göre de maruziyet kaynağı ve olası vakalar tespit edilir. Maruziyet kaynağı, bir partide üretilmiş süt ise, o partiyi imha ederek, sütü bozan etkeni ortadan kaldırmış olursunuz, yani salgını sonlandırırsınız. Vaka yerleri bulaşıcılık hakkında bize bilgi verir. Kümelenen yer ve kişi özellikleri belirlenmekte, hastalığın nerede, kimlerde görüldüğü ve nasıl bir yol izlediği saptanır. Salgına ve hastalığa uygulanan tedbirlerin sonuçları incelenir.
- Son aşamada ise hipotezler geliştirilip, stratejiler belirlenir. Tam da bu seviyedeyiz. Uygulanabilirlik kanıtı çoksa hemen uygulanır (karantina, bazı ilaçlar, immün plazma gibi). Yoksa, deney ve çalışmalar yapılarak (aşı vs.) hayata geçirilir. Mesela, salgının hızlı olduğu yerler karantinaya alınır (önce 65 yaş üstü, daha sonra 20 yaş altı sokağa çıkma yasağı gibi). Bu tedbirler ve hatta tedavi yöntemlerinin de sonuçları değerlendirilir, gerektiğinde değiştirilir veya durdurulur. Aşı bulunursa uygulanır ve toplumun bağışık hale gelmesi planlanır. Aşı yoksa salgın yayılım hızına göre toplumun hastalığı geçirerek bağışıklanması planlanır.
Salgın öldürücü ve yayılma hızı fazla ise hastaneler ve yoğun bakımlar hasta sayısına cevap veremez, ölü sayısı hızla artar. İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD bugün bunu yaşıyor. Kuzey Avrupa (İsveç, Norveç ve Danimarka) ile Uzakdoğu (Çin, Japonya ve Güney Kore) salgını izolasyon ve karantina yöntemleri ile kontrol altına aldılar. Biz ve Almanya ise İtalya mı olacağız yoksa Güney Kore mi, tam da bunun karar aşamasındayız. Ciddi tedbirler almazsak İtalya gibi veya daha kötü, tedbirlerimizi arttırırsak Japonya gibi olacağız.
Eğer bu vaka sayısı ve tedbirlerimizi attırarak gidersek ortalama 2-3 ay içinde salgının Türkiye’nin genelinde kontrol altına alınacağı düşünülüyor. Tabi tedbirlere uyulması halinde bu süreyi verebiliyoruz. Tedbirlere uyulmaması, gevşetilmesi veya temasın azalmaması durumunda ise salgın hızının artması ürkütücü sonuçlar ile karşı karşıya bırakacaktır bizi. Salgın ortadan kalksa da bu tedbirler hemen bitmeyecek. Göreceli olarak azaltılarak günlük yaşam planlanacak.
Peki, bu salgının daha çabuk bitmesi mümkün mü? Evet mümkün, ama bu da Covid-19’un inisiyatifinde. Covid-19’un bulaştırıcılığını ve hastalık yapıcı özelliklerini azaltacak ya da yok edecek mutasyon olursa bu salgın hızlıca biter.
Aldığımız tedbir kadar güçlüyüz, güvendeyiz.
Sağlıcakla kalın..