Efendim hikaye bu ya, mitolojik anlatılara göre Narsizme isim babalığı yapan Narsis, ırmak ilahı Kephissos ile arındırıcı suların bekçi perisi Liriope’nin oğlu olarak doğar.
Bir kahin, Narsis çocuğun albenisinin başına neler getireceğini önceden öngörmüş olsa gerek ebeveynine , Narsis’in dünyada kendi yüzünü görmediği sürece yaşayacağını bildirir.
Olmaz deme olur ya, yaşanması gerekenler yaşanır ve Narsis bir gün bir su birikintisine dökülen bir kaynağın yanına gelir ve su birikintisine doğru eğilerek oradaki sudan içmeye başlar. Doğal olarak, bu sırada, birikintide yansıyan yüzünü görür. Kendi yüzünü görünce önce şaşkınlığa düşer, sonra kendini hayranlıkla seyre dalar ve kendisine âşık olur.
Gel gör ki o yörede narsisin ötekisi olarak tanımlayacağımız, kendine aşık dillere destan birisi daha vardır . Kendisine yapılan bütün sevgi sözcüklerini görmezden gelip karşılıksız bırakan, çok güzel bir peri kızı olan Ekho.
Ekho (yankı) günlerden bir gün, güneşin tadını çıkarıp, doğayla başbaşa, huzurun kollarına kendini bırakıp güzel bir gün yaşamak isterken, avlanan bir avcı görür.
Gördüğü evet, Narkissostur .Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte aşık olur. Ancak Narkissos kendinden başka bir sevgili olmayacağına inandığından olsa gerek, bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır, gider.
Ekho reddedilmenin verdiği acı verici bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür . Söylenenlere göre vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise, bu kayalarda ‘eko’ dediğimiz yankılara dönüşür.
Ekhonun bu hazin sonundan sonra, “insan yaşattıklarını yaşamadan ölmez “ darb-ı meselinde bahsedildiği şekliyle, hikayenin benzerini yaşama sırası Narkissosa gelmiştir.
Yine günlerden bir gün, av izindeki Narkissos susamış bitkin bir şekilde nehir kıyısına vardığında sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini tekrarından ama, daha bir iştiyakla görür. Yakışıklılığı karşısında bu defa adeta büyülenmiştir.
O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir. Artık Ekho gibi Narkissos’ ta günden güne erimeye başlamıştır .Oracıkta kendini seyrederek, ömür sermayesini tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür.
Hikayenin sonu geldi hazan yine hüzün , dramatik bir şekilde sonuçlanıyor, değil mi?
Yalnız, mitolojik öyküleri ne söylediğinden ziyade ne söylenmek istendiğine dikkat kesilerek okumak icap eder. Yoksa mitoljinin kendi içindeki tutarsızlığı aşikar.
Şimdi, hikayeninin günümüzle ilişkisini ilişkilendirmek açısından konuyu açıp sorayım. Günümüz gerçekliğinde şöyle bir derinlemesine gözlemlediğinizde, bu hazin sonun müşahhaslaşmış hali, Dünya’nın kendi etrafında döndüğünü zanneden birçok kişilikler görüyoruz değil mi?
Bu tarz kişiliklerin davranışlarının altında ne gibi dürtüler / nedenler yatıyor?
Hiç düşündünüz mü?
Narsisizm üzerine bilimsel çalışmalarıyla tanınan Dr.Twenge, “Narsist, eleştiriye asla açık değildir. Kendini geliştirme ihtiyacı da hissetmez. Çünkü; bunu çoktan başardığına inanır. “ der.
Son tahlilde; kişinin kendisine tapması, kendisine aşık olması olarak tanımlanan narsisizmi davranışa dönüştüren kişiliklerin, hangi nedenlerle böyle düşünüp / yaşadıklarını, kalplere şifa olarak gönderilen kerim kitabımızın diliyle anlayalım istiyorum.
Evet , İnsan; kendini “yeterli” gördüğünden azgınlık eder.
Vesselam