Gün geçmiyor ki sabaha yeni bir taciz, tecavüz, cinayetle uyanmayalım.
Yeni bir çalma çırpma, yeni bir dudak uçuklatan servet, yeni bir insanın tüylerini diken diken eden dram duymadan geçiremiyoruz hiçbir günü.
İyilik parmakla gösterilir bir hal almışken, iyiler köşe bucak saklanır oldu sanki.
Her dakika ölçü ve şekil değiştiren, iğrenç detayları aklımıza bile gelmeyecek boyutlara ulaşan, sosyalleştiğimizi sandığımız sosyal medya ile de akıl almaz değişime uğramış insani değerlerimizi artık hatırlamıyoruz bile.
Hatırlamıyoruz çünkü artık küfür etmek, kavga, dayak, dövüş, yan bakmak, laf atmak, gülmek, konuşmak, konuşmamak aklımıza gelen her şey anında suça dönüşebiliyor ve yine aklın almayacağı bir şekilde ceza bile almayabilip, kötü örnekler hanesine ilave oluyor.
Ve artıyor.
Kötülük, büyük bir süratle, büyük bir hırsla, büyük bir iştahla, önlenemez bir şekilde artıyor.
İnsan olmayı kenara koyup, ne idüğü belirsiz varlıklar gibi yaşamaya başlayalı çok ta uzun bir zaman olmadı aslında.
İnsan para için her şeyi yapar hale geldiğinde bile bu kadar kötü değildi. Ama değişti, bozuldu, insanlık bitti, vicdan merhamet tükendi.
Kendini dünyanın lideri zannedip geri kalanları kendince düzene sokmak fikri nasıl insani bir çöküntüyse, engelli bir çocuğa tecavüz eden ya da 80’lik nineyi tek bileziği için öldüren de aynı kefedeydi. Köpeğe, eşeğe tecavüz etmekten utanmayan, anası bacısı yaşındakilere yapmadığını bırakmayan, çocuk çocuğun sokaktaki oyununa kadar elinden alan, acı çektirmeyi keyif sayan yüz karası olan insanların içimizde gezindiği, insanlıktan utandığımız zamanlarda yaşamak ne ıstırap verici.
Sadece kendimiz için değil evlatlarımız, büyüklerimiz, konumuz komşumuz, iş yerlerimiz, namusumuz, sağlığımız, dini, insani, beşeri tüm değerlerimiz o kadar büyük bir tehlike altında ki, bunca insanın bunu ısrarla görememesi bir yana, bunu hak sayması, haksızlığa uğrayanın ise sinmesi, sindirilmesi nasıl da sıradan.
Güçlü olduğu için her şeyi yapabileceğini sananların dünyası (ki gerçeklik payı oldukça yüksek) ile dünyayı iyiliğin kurtaracağına inananların dünyası sürekli savaş halinde.
Ve işin kötüsü biri savaşa topla tüfekle giriyor, diğeri duayla minnetle. Biri savaşa parayla pulla soyunuyor, diğeri sevgi saygıyla.
Biri dünyanın sahibi olmak istiyor, diğeri sadece kalplerin, biri ne olursa olsun hepsi benim olsun diyor, diğeri iyilikten başka hiçbir şey istemiyor.
Bu adil olmayan savaşın kazananı herkese göre değişirken, ben hep ikincilerle savaşmaya ısrarla ve ısrarla devam edeceğimden, tüm bu ahlaki çöküntünün üzerimizden kalkacağı zamanın geleceğini büyük bir saflıkla hayal etme çabası içindeyim.
Bu kıyamet mi olacak bilmiyorum ama insanın özüne döneceği ve kimsenin kimseyi kıyaslayamayacağı, ötekileştiremeyeceği, yaftalamayıp, gruplandırmadığı adı sadece insan olan kalabalıklarda, hesapsız yaşamanın özlemi benimki.
Kimsenin başkasının malında, karısında kızında ya da parasında gözü olmadan, hak edilmemiş kazançların yanından bile geçmeyenlerle çevrili, sadece adı değil yüreği de insan olanlarla bezenmiş bir hayat.
Hayali bir zorken gerçeği imkânsız gibi gelse de, bunun aslını sadece cennet tarif etse de…
Sadece insanın değil hiçbir canın yanmadığı, insanlığın vicdanını kaybetmediği bir dünya var bir yerlerde, olmalı…
Ama bulmak bize kalmış olmalı…